35.Bölüm

131 6 17
                                    

"Hamileyim" dedim. Ağzımdan bir hıçkırık kaçtı gözuaşlarım yanaklarımı yıkadı. Hamileydim.
Hamileydim...
...
Ağlamam dinmezken elimdeki şok etkisi yaratan testi avcuma alıp dirseklerimi dizlerime dayadım ve kafamı eklerimin üzerine koydum.
"Şşşt güzelim ağlama nolur neden ağlıyorsun büyütülecek bişey değil sonuçta" dedi barış ve beni kendine çekip sarıldı ve saçlarımı okşamaya başladı.
"Barış benim korkum çocuk büyütmekten değil kendimden"dedim.
Şaşırma nidasıla birlikte "neden güzelim niye kendine. Korkuyorsun" dedi.

Derin bir nefes aldım ve yavaşça ondan ayrıldım. "Ben...ben daha kendim doğru düzgün anne sevgisi görmedim ki barış çocuğa nasıl annelik edeyim ya ona eksik hissettirirsem ya da ne bile-
"Öncelikle öyle bişey olmaz" dedi.
"Nerden biliyorsun olmayacağını benden anne olmaz bence barış" dedim.
"Annemden biliyorum gülseren annemden" dedi derin bir nefes aldı elimi avcunun içine aldı.
"Güzelim bak benim annemin annesi o çok küçükken ölmüş yani anneannem.
Ama annem bana hiçbir zaman eksik hissetirmedi hatta sende görüyorsun annem benim üstüme titrer beni çok sever ve sevgisini eksik etmez. Ama eğer bana dersen ki daha erken barış çocuğa bakamyız hemen gidip aldırırız. Ama bana ben anne olamam deme. Çünkü sen dünyanın en iyi annesi olabilecek bir kadınsın" dedi. Gözlerinde az hüzün az mutluluk vardı.
O da baba olacaktı. Dünyanın en güzel babası. Sevdiğim adam baba olacaktı.
Derin bir nefes aldım.
" bilmiyorum"dedim sadece.
"Gülseren yarın hemen uçak bileti alıyoruz ve dönüyoruz sende yarına kadon doğuma randevu bak bebeğin durumunu öğrenelim kaç aylıkmış falan ona göre annemle konuşursun olur mu belki bir anne anlar senin halini şimdi ben ne dersem diyeyim anlayamam senin içindeki hormonları duyguları ama bana sorarsan"dedi ve kalbini gösterdi. "Sen bana ilk hamileyim galiba dediğinde buraya bir kor düştü. Sevgi koru. Ben belki muhteşem bir baba olamam ama olmaya çalışırım ona çok iyi bakarım zamanı fark etmez ister şimdi ister sen hazır olduğunda ben sevdiğim kadından çocuğum olsun isterim ama sevdiğim kadında istiyorsa"dedi. Gözleri dolu doluydu.

"Öyle deme canımın içi senden çok iyi baba olur" dedim yanağına elimi koyup okşadım. Ben ne kadar zor durumdaysam o da öyleydi. Çocuk bir sorumluluktu.
"Tamam canımıniçi yarın gidelim bakalım annenle de konuşalım yani konuşayım belki fikrim değişir ama işte" dedim derin bir nefes aldım çok zordu karar vermek.
İçimde ikimizden bir parça vardı.
Onu hissediyordum. O bizim canımızdı.
Ama ben anne olabilirmiydim ki
Bunca eksikliğim içinde.
Bana verilmeyen anne sevgisini ona verebilir miydim?

Barışla birbirimize sarıldık. O başımı öptü "herşey gececek bu sıkıntılarımızda gececek inşalalh güzelim" dedi saçlarımı öptü. Ayrıldık bende dudaklarına bir busa kondurdum. Çokta durmadan abimlerin evine yola koyulduk.
...
Eve geldiğimizde aç olup olmadığımız sordular reddettikten sonra odamıza çıktık. Biraz daha sakin kafayla düşünüyordum. Barış haklıydı. Dünyanın sonu değildi. Sonuçta herşeyin bir çözümü vardı.
Derin bir nefes alıp yatağa girdim ve barışın dibine sokuldum.
Elleriyle iyice beni sarıp kendine çekti.
Saçlarımı okşadı. Mayıştım.
Gözlerim ağırlaştı fakat uykuya dalamıyorudum gözlerimi kapalı öylece duruyordum yarı uykulu yarı uyanık şekildeydim.
Karnımda bir el hissettim.
"Babacım...yani seninle ne kadar konuşmam doğru olmasa da ufaklık annene iyi gel" dedi barışın kısık sesi. Derin bir nefes aldı. "Şimdi seninle konuşuyorum ama dünyaya gelip gelmeyeceğin belli değil o yüzden bana bağlanma olur mu ufaklık ama umarım gelirsin bize yani annene ve bana annene çok iyi geleceğini biliyorum çünkü annen çok güzel bir kadın ve çok iyi bir anne" dedi. Burnunu çekti. Ağlıyormuydu.
"Sen bize en kötü zamanımızda gelen mucizesin" dedi.
Ondan sonrasını hatırlamıyorum çünkü karanlık beni kollarına çekti
...
Sabah erkenden kalkıp kahvaltı yapmıştık. Barışın ne ara ayarladığını bilmediğim uçak biletlerimizi ve kadın doğum randevumu öğrendikten sonra şuan havalimanında uçus saatimizi bekliyorduk.
Barışın omzuna kafamı koydum. Ellerim onun elleriyle kenetli bir şekilde duruyorduk.
Arabayı naptınız dediğinizi duyar gibiyim arabamızı şimdilik abimlerin konağına bıraktık çünkü buraya tekrar geldiğimizde götürecektik.
Uçuş anonsuyla birlikte uçağımızın kalkacağı yere doğru yürümeye başladık başlasın bizim iki saatlik yolculuğumuz
...
Hem uyuşmuş hemde mayışmış bir şekilde çağırdığımız taksiye bindim. Burdan sonraki durağımız hastaneydi.
İçimde hem korku hem heyecan vardı.
Barış ise bir dakika yanımdan elimden ayrılmıyordu.
Yoldayken akşam beni uyudu sanıp konuşması geldi aklıma.
Ona bunu yapamazdım.

Yani o baba olmayı sonuna kadar hak ediyordu. Onun elinden alamazdım ama benim korkularımı yenmem gerekiyordu. Belki de bu çocuk için şimdi hazır değildim. Tam kendi ailemi ararken bize sürpriz olan bir bebekti bu.
Çok kararsızdım. İçimdeki ses gene zehirli tohumlarını içime ekiyordu. Haklıydı.
Az da olsa haklıyıdı. Barışı kırmamal için hafize anneylede konuşacaktım. Ona hamile olduğumu söylemeden gidip konuşmalıydım.
Ben bu düşüncelere dalmışken çoktan gelmiştik. Arabadan indik.
Barışın elleri titriyordu. Benimde ondan kalır yanım yoktu.

Yavaş adımlarla hastaneye girdik. Kalbim kulaklarımda uğulduryordu.
Asansörün önüne geldik birbirimize baktık ardından nasıl yukarıya gelip kadın doğuma girdik hatılamıyorum.
Doktorum onur beydi.
"Evet şimdi şikayetleriniz nelerdir" dedi bize bakıp yani bana demiş oluyor.
Sakince oturduğum yerde dikleştim.
"Ben hamilelik testi yaptım ve hamile gözüküyorum" dedim.
"Hım anladım şimdi sizden kan örneği alalım birde ultrasonla bakalım emin olalım" dedi.
Kafamızı salladık odadaki köşeye doğru ayaklandık.
Hemşire hanımın talimatlarıyla koltuğa oturdum barışta elimi tutuyordu.
İğne girerken ağzımdan "ıh" diye bir ses çıktı ben barışa baktığımda gözlerini yumduğunu gördüm.

Kan alındıktan sonra ultrasyona geçtik yatağa yatıp kazağımı sıyırdım hemşire karnıma soğuk bir jel döktü. Ardından doktor geldi.
"Evet bakalım durum neymiş" dedi ve aleti karnımda gezdirmeye başladı.
Barış elimi tutuyordu ikimizde ekrana bakıyorduk.
"Evet burda bir miniğimiz var" dedi.
Barışla birbirimize baktık.
"Miniğimiz yaklaşık on haftalık" dedi sonra ben ona bakınca 
"Yani iki bucuk  aylık" dedi. Derin bir nefes aldı. "Kalbinin sesini sinlemek ister misiniz" dedi. Barışa baktım çok istekli gözüküyor fakat söylerse kötü olacakmış gibi duruyordu.
"Evet" dedim. Barış bana baktı ve gözlerinde minnet vardı.

Ve sonra o ses kulaklarımıza ulaştı.
Karnımda taşıdığım canın kalbinin sesi. Gözlerim doldu. Barışa baktım. Gözleri dolu dolu ekrana bakıyordu.
"Şimdi de fotoğrafını alalım miniğimizin" dedi.
Elindeki aleti kenara kaldırdı. Bana dönüp  peçete verdi.
Tam ben silecekken barış elimden alıp sildi sonra yavaşça kazağımı düzeltti. Yataktan indim barış önde ben arkasında doktor beyin yanına gittik.

"Şimdi gülseren hanım hamileliğiniz nasıl geçiyor ona göre size ilaç yazabilirim birde artık iki haftada bir kontrole gelmeniz gerekiyor ağrınız ya da ekstra olarak olağan dışı bişey görürüseniz hemen hastaneye geliyorsunuz" dedi.
Boğazım düğümlendi. Konuşamadım sadece kafa salladım.
"Doktor bey şimdi biz bu bebekte kararlı değiliz ne zamana kadar aldırabiliriz" dedi.
Doktor şaşkınca bize baktı. Ardından toparlayıp. "Dört aylık olana kadar zamanınız var ama temennim iki hafta içinde bana dönüş yapmanızdan yana" dedi. Kafamızı salladık ardından iyi günler diledik ve odadan çıktık.
Barış elimi tutuyordu.
Bende ona bakıyordum. Yavaş adımlarla ilerledik ve biranda içimden bir ses bu çocuk senin kaderin dedi.
Bu çocuk senin mucizen dedi.
Hastaneden çıkmıştık.
"Barış durur musun bir" dedim. Yavaşça bana döndü gözleri dolu doluydu.
Dokunsam ağlayacak gibiydi. Onu öyle görünce benimde gözlerim doldu.
"Barış ben bu çocuğu yani bebeğimizi doğurmak istiyorum" dedim.
Beş saniye bekledi ve ardından yeri göğü inleten bir bağırma duydum
"BABA OLUYORUM BE BABAAA!"
Yaşlar yanaklarımdan süzülürken barış beni kucağına alıp döndürdü.
Sonra sakince yere bırakıp dudaklarımı öptü. Anlını anlıma yaslayıp
"Çok teşekkür ederim bana...bana dünyaları verdin seni çok seviyorum" dedi. Gülümsedim. "Ben sana inandım barış ben sana inandım sevgilim her zaman yanımda olmana inandım seni çok seviyorum" dedim.
Tekrar öptü ama bu seferki derindi.
Geri çekilip gözlerime baktı
" iyi ki sen hatta iyi ki siz" dedi.
"İyi ki biz aşkım iyi ki biz" dedim
...

YALANCI SONBAHAR[+18]Where stories live. Discover now