'Gidenler bizden hep bir parça götürdüler. O parçanın yerinde de derin izler bıraktılar...'
⚜️
25 Mart 2022
Hayat öyle anlarda kapını çalıyor ki bazen, daha hiç bir şey anlamadan tüm dünyan tepetaklak oluyor. Seni sonu olmayan sessiz bir çığlığın içine hapsediyor. Tıpkı şu an gibi.
"Özür dilerim Ada, özür dilerim...Yemin ederim asla böyle olsun istemezdim."
Neden nefes alamıyordum? Söylediği her kelime bir bıçak gibi boğazıma saplandığı için mi? İnsan sadece izliyormuş, tüm hayatım avuçlarından kayıp giderken tek yapabildiği izlemek oluyormuş.
Biliyordum, bitiyordu.
Hani biri hayata gözlerini yummadan önce, hissedermiş ya gideceğini. Öyle bir andı benim için.
Hissediyordum. Bizim evliliğimiz ölüyordu.
"Seni ilk gördüğüm an aşık oldum. Tutuldum sana. Elini asla bırakamam dedim. Onsuz nefes alamam bu saatten sonra dedim."
Evimizin salonunda, koltukta oturmuş idrak ermeye çalışıyordum. Olanları.
Saat dokuzu yirmi geçiyordu. Hava kapkaranlıktı.
Başını ellerinin arasına aldı ve kafasını eğdi. Utanıyor muydu yoksa?
Neyden utanıyordu, benim kocam ne yapmıştı ki benden bu denli utanıyordu?
Sorular silsilesi dikenli bir zincir olup boynuma ilmek ilmek dolanıyor, ve her geçen saniye daha da sıkılaşarak nefesimi bir bir kesiyordu.
"Yoksa ben daha 20 yaşında evlilik kararı alacak biri değildim, ama sen öyle bir girdin ki hayatıma, bir an bile tereddüt etmeden 'evet' dedim. Pişman mıyım şu an bu kararım için dersen asla! Asla değilim! Üç sene seninle evli kaldığım için, bana yaşattıkların ve hissettirdiklerin için sana minnettarım. Ama Ada..."
Bir 'ama' nasıl da koskoca dört cümleyi bir anda çöp edebiliyordu değil mi? Ah bu amalar.
Bir kadın sezgilerinde asla yanılmazdı. Yanılmamıştım. Ege elimden kayıp gidiyordu. Başını kaldırdı ve tam gözümün içine baktı bu sefer.
"Şu son bir yıldır çok değişti her şey. Değiştin. Değiştim. Yıkıma uğrattı şu son bir yılda yaşadıklarımız bizi. Seni çok seviyorum Ada, seni hala çok seviyorum. Kılına zarar gelse tüm dünyayı yakacak kadar."
Gözlerini sıkıca yumdu. Karşımda oturduğu berjerde un ufak duruyordu. Gözlerinden bir damla yaş akıp gitti.
"Ama artık sana dokunurken içimde o kanatlanan kelebekler yok, ölmüş sanki. Seni öperken eskiden olduğu gibi kalbim atmıyor. Sana bakarken ölecek gibi hissederdim ben, artık hissedemiyorum. Gözlerine bakarken eskisi gibi parıldamıyor gözlerim. Sanki biri sana olan tüm duygularımı benden çalmış. Denedim çok denedim o ölen her bir duyguyu yeniden diriltmek için. Olmadı. Yapamadım. Denedim. Yemin ederim. Çok çabaladım. Olmadı!"
Her cümlesinde kalbime giren ağrılarla sessizce kıvrandım oturduğum yerde. Bu an gerçekten yaşanıyor muydu? Gerçekliğini sorguladım zamanın, yaşamımım ve bulunduğum mekanın. Ama Ege'nin dediklerinin gerçeğini sorgulamıyordum. Çünkü yalan söylüyordu.
Yalan. Başka açıklaması olamaz. Bu cümleleri şaka olmalıydı ya da yalan. Eğer gerçek olduğuna kendimi ikna edersem, ölürdüm.
Gözlerindeki yaşlar arttı. Elleri sürekli oynuyordu sabit duramıyorlardı. Omuzları sarsılıyordu ağlamaktan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Altın Tozu
RomanceSevdiğiniz adam bir gün gelip, ben başkasına aşık oldum deseydi ne yapardınız? Saat kırıldı diye zaman durmuyormuş. Bir insan gitti diye, diğeri ölmüyormuş. "Şu son bir yıldır her şey çok değişti. Değiştin. Değiştim. Yıkıma uğrattı şu son bir yılda...