15.Bölüm - İnsan Evini Tanır

10.4K 727 116
                                    

Uzun zamandır yoktum, farkındayım çok beklettim ama hayatım karmaşık bir andaydı. Uzun süredir çalıştığım şirkette pozisyonum değişti ve yeni düzenime alışmaya çalıştım. Ve yarın yeni pozisyonuma başlayacağım, bir duanızı alırım :)

Ve sonra az kalsın Kenan oluyordum arkadaşlar, çok karmaşık bir ruh hakine büründüm. Kafam bu konuda çok karmaşık olduğu için asla kitaba odaklanamadım, aklım hep başka şeylerle meşguldü ama şimdi kendimi daha iyi hissediyordum ve huhuuu geri geldim.

Lütfen kızmayın ve umarım bölümü beğenirsiniz ❤️

⚜️

'İnsan evini tanır.'

⚜️

"Baba yatar mısın artık, sen daha yeni ameliyattan çıktın," dedim tuvaletten çıktıktan sonra adeta hepi topu on metre kare olan hastane odasını tavaf etmeye yemin etmiş adama.

"Selim bak yat şuraya bana gelenler geliyor haberin olsun," annem asabiyetle babamın peşinde dolanırken, babam sinek vızıldıyor gibi davranmaya devam etti. Annem bir elini babamın koluna koydu.

"Yahu ben iyiyim," dedi sonunda durup bıkkınlıkla anneme cevap verirken. Yorulmuş olacak ki koluna giren abimin adımlandırmasına uyup pıtı pıtı yatağı doğru yürümeye başladı.

Abimle yavaş adımlarla yatağa doğru yürüdüler, yavaşça yatağa otururken ayağımdaki terlikleri çıkardı. Abim babamın dikişlerine dikkat edip yatmasına yardımcı olurken üstüne de ince bir çarşafı örttü.

Babam iyiydi, gün sabaha döndü ve babam akşam yeniden gözlerini açtı. Bize döndü, yurduna, çocuklarına. O an mıh gibi aklıma kazanmıştı, babamın gözlerini yeniden görmek, mavi bir okyanusla yeniden tanışmak gibiydi.

Aradan iki gün geçmişti ve babam daha iyiydi, ama ömrü hayatım boyunca unutamayacağım duygular ve anlar yaşatmıştı. Varlığına şükür edecek o kadar çok şey varmış ki hayatımda, acı bir şekilde bana bunu öğretmişti bu olay.

Fakat babam sanki o ağır ameliyat olmamış gibi canının hiç kıymeti yokcasına davranmak derler ya öyle davranıyordu. Sanki hiç dikişleri yokmuş gibi sürekli ayağa kalkmak istiyordu. Yata yata sıkıldığının farkındaydık ama artık böyleydi, yorulmak yoktu.

"Bak Selim kalkmayacaksın, yok tuvaletmiş, ayaklarıma kramp girdiymiş, bahçede ne oluyormuş bir bakayım demeler yok. Yat uyu be adam," birde bu vardı tabi, babam ayağa kalkmak için bahaneler üretip duruyordu. Az önce bahçeden küçük çocukların bağırma seslerine bile kalkıp bakmıştı, sanki okul müdürüydü de pencereden öğrenci yokluyordu. Neyse ki bir iki güne taburcu olacaktı da biraz daha rahatlardı. Babam artık annemi, annemse babamı çileden çıkarmıştı. Didişip didişip duruyorlardı.

"Götürün o zaman beni eve," bu erkekler hastalanınca hep böyle küçük çocuk gibi oluyorlardı, mızmız da mızmız. Abim de böyleydi, grip olunca bile sanki beyin ameliyatı geçirmiş gibi davranıyordu.

"Baba duydun doktoru bir iki gün daha kalıp çıkacaksın," dedi sonunda abim de konuya sırıtarak değil de konuşarak dahil olmaya karar verince. Babamın işine gelmemiş olacak ki gözlerimi kapatıp uyuyormuş gibi yaptı.

"Emir anneciğim sen de kardeşinin biletini al artık akşama gitsin," bir de bu konu vardı pek tabii.

"Ya anne ben gitmek istemiyorum, kalırım bir şey değil." Annemler babamın iyi olduğunu ve illa İstanbul'a geri dönüp işimin başında olmam gerektiğini söylüyordu. Yalnız ben burada kalıp onlara yardımcı olmak istiyordum.

Altın TozuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin