4. Bölüm

13.3K 810 135
                                    


'Şu umut olmasa ne yapardık?'

⚜️

20 Ağustos 2023

Ve insan hayata yeniden başlar bazen.

Bitmez dediği her karanlık gece, mutlakla güneşe kavuşur.

"Ada, bak sinirleniyorum kaç saattir hazırlanıyorsun hala hazır değilsin hadi!" Abimin oturma odasındaki yüzüncü bağrışıyla rujumun üstüne parlatıcımı da sürüp, incili çantama koydum. Aynada son kez saçlarımı elimle düzeltip odadan çıktım.

Bu topuklularla bütün gece ayakta kalamayacağımı bildiğim için, holdeki masada duran spor ayakkabı çantasını elime aldım. Eğer ayağımı çok rahatsız ederse bununla değiştirecektim. Böyle de pratik bir kadındım işte.

Abim kendi kendine söyleniyordu hala. Sonunda oturma odasına elimdeki ayakkabı çantası ve çantamla giriş yaptım.

"Ta ta ta tam, geldim işte patlama."

"Ada düzgün konuş benimle." Koltukta oturmuş telefonuyla oynayan abim başını kaldırdı. Telefonunu cebine koydu. Beni baştan aşağıya yavaş yavaş süzdü, tıpkı benim gibi.

Giydiği beyaz gömlek ve siyah pantolonuyla oldukça yakışıklı duruyordu. Maşallah genlerimiz ne güzeldi. Evden çıkmadan nazar duası okumalıydım ikimize de, mazallah kem gözlü kenafirler deviri verirdi o gözleriyle.

"Nasıl olmuşum?" Diye şımarık bir şekilde sorup kendi etrafımda döndüm.

Üzerimde uzun, ip askılı, degaje yaka bir elbise vardı. Bu yılın trend renklerinden olan fıstık yeşili saten elbisemi Muğla'daki bir butikten almıştım. Oldukça sade ama çok şık olan elbisemin fiyatı da oldukça şık ve bütçemi batıracak derecedendi. Ama olsundu, çok güzel olmuştu. Diz kapağımla aynı hizada olan bir yırtmaç da ayrı bir hava katmıştı elbiseye. Elbise hemen bileklerimde bitiyordu.

Abimin çok hoşlanmadığını gözlerinden anlayabiliyordum ama üzerimi değişmeyecektim. Çok para vermiştim hem ben bu elbiseye. Hatta her yere bunu giymeliydim ki parasına değsindi. Utanmasam pazara, markete ve hatta çöp atmaya bile çıkardım bununla. En azından içim acımazdı, o kadar para verdim ama her yere de giydim derdim.

"Sen beni bir gün delirteceksin Ada ama hadi hayırlısı." Diye ayağa kalktı. Yanıma geldi. Bir de yakından süzdü elbisemi. "Şu ip askı kimin icadıysa benden çok güzel küfürler yiyor mezarında abicim."

"Geç kalıyoruz abicim." Diye konuyu değiştirip, arkamı dönüp hızla kapıya yürüdüm.

"O ayakkabıların altı umarım pistir ve annem eve gelince seni bir güzel döver." Diye arkamdan yine bağırırken kapıyı açtım.

"Ağlama, temiz altı. Ama abi asıl ben senin sabah yaktığın tavayı anneme gösterirsem sana yapacaklarını düşün." Sabah bana yumurta yapacak diye tavanın altını komple yakmıştı akıllım.

Abim yanıma gelirken kapıyı örttü ve iki kere kilitledi. Yalan bir gülümsemeyle suratıma baktı "O zaman o saçlarını tek tek yolarım abisinin gülü." Diye saçıma elini attı ve karıştırdı.

"Abi!" Diye cırladım adeta. Abim arabanın kilidini açarken, sürücü koltuğuna yürüdü. Akşam saatlerine yaklaştığı için vakit, mahalle sessizdi, hoş kesin mahallenin çoğu şu an düğündeydi ya zaten.

"Sus, sus geç kaldık düğüne bin arabaya. Ayla'm bekliyor." Kapısını açıp binerken bende bindim. Kemerimi bağladım ve ayakkabı çantasını koltuğumun altına bıraktım.

Ayla abimin iki yıllık sevgilisiydi, ama doğrusu abim daha on yaşında küçük bir çocukken mahallede top sektirdiği yerde, platonik ne demek bilmezken, platonik aşık olmuştu.

Altın TozuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin