6. Bölüm

11.6K 729 42
                                    

'Düşmeseydik nasıl öğrenecektik elimizden tutmayanları'

⚜️

İçimde nükseden bir öfke dalgası vardı. Ege hayatımda hiç var olmamış gibi olsun, her şey bitsin gitsin isterken öyle olmuyordu. İşler sarpa sarıp duruyordu. Ve bunu, hayatımda belirli bir konuma ulaşmış olan insanlar yapıyordu.

Ve onlar Ege'ye hala benim hayatımda çok büyük bir role sahipmiş gibi davrandıkça -bu gerek öfkeyle olsun gerek laflarıyla- bu işin sonunu getirmiyordu, aksine harlıyordu. Ege, hala onu unutamadığımı düşünüyordu belki de onların bu davranışlarıyla. Farketmiyorlardı ki, tek yaptıkları şey aslında benim kabuk tutan yaramı kazıya kazıya soyuyorlardı.

Bir şeylerin öfkeyle şiddetle hallolmayacağını kavradığım o evredeydim. Benim içimde Ege'ye karşı bir savaş kalmayalı çok oluyordu. Çok kanamıştım, öfkeyle kendimi yitirmiştim. Ben, ben olmayı bırakmıştım hatta o savaşta. Sonra farkettim bu savaşa sadece kendimi kurban ediyormuşum. Eksilenler yine bendenmiş. Yensem de bu savaşı, yenilen de yine ben olacakmışım meğer.

Sonra içimde barış ilan ettim. Eğer öyle olmasaydı bugün gülemezdim, yeni bir hayat için mücadele veremezdim.

Ege olduğu yerde dursundu, bense daima koşacaktım, hayallerime ulaşmak için. Kendimi kazanmak için. Güzel bir gelecek için.

Ege bana belki yıldızlara sahip olmak nasıl onu hissettirmişti ama ben güneşi hedeflemiştim artık, en büyük yıldızı. Ve onu sadece ben kendime verebilirdim. Benliğimin dostu da düşmanı da olmak yine kendi elimdeydi, ve ben barışı seçerek kendimi dost ilan etmiştim benliğime.

Ilgın masadaki su bardağından yudum yudum soğuk suyunu içti. Yüzü kıpkırmızı olmuştu, ve nefesi hala yerine gelmemişti. Gelir gelmez elindeki çilek torbasını mutfağa bırakıp masaya oturdu.

Bende Ayla da, Ilgın'ın ağzından bir şey çıksın diye sabırsızlıkla bekliyorduk.

Dün gözlerime öyle baktığında, beni anladığını düşünmüştüm Kenan abinin. İçimdeki savaşı bitirdiğimi, onunda bunu gördüğünü düşünmüştüm ve ona inanmayı seçmiştim. Yanılmışım.

"Şunu doğru düzgün anlat Ilgın. Ne olmuş?" Dedim durağan sesimle. Sabah ki kıpır kıpır olan halim gitmiş bulutlar çökmüştü içime. Tüm moralim altüst olmuştu. Ilgın nefesini toparlamaya çalışıyordu ama sabrım kalmamıştı. Ne olup bittiğini bir an önce öğrenmem lazımdı.

Ilgın bardağında kalan son yudumu da içti ve bardağı seslice masaya bıraktı. Bileğinde olan tokayla saçlarını gelişi güzel bir topuz yaptı. İlk Ayla'ya sonra da bana baktı.

"Dün biz ayrıldıktan sonra kopmuş her şey. Sizden sonra bizde en fazla bir on dakika oturup kalktık. Ben olanları görmedim şahsen o yüzden."

Ayla'ya döndüm. Acaba o görmüştü de üzülmeyeyim diye söylememiş miydi? Gözlerini açtı, "benimde haberim yok, bizde Ilgın'larla beraber kalktık." Dedi ben masumum dercesine.

Ilgın'a geri döndüm. Nefesi yerine gelmiş daha sakindi şimdi. "Aslında sizden hemen sonra o pislik ve ailesi de kalktı gitti. İşte anlamadığım nokta tam burası, onlar gitmişti, bu kavga biz eve giderken de yoktu, o zaman ne zaman oldu?" Evet görmüştüm onu, biz giderken onlarda çıkıyordu. O zaman, ne ara olmuştu sahiden de bunlar?

"Neden kavga etmişler Ilgın sadede gel," dedi sabırsızlıkla Ayla.

"Bilmiyorum, bir bakmışlar salonun bahçesinde Kenan abi Ege'yi yere yatırmış, Allah ne verdiyse dövüyor. Kuzenleri, ordakiler zor almışlar üzerinden. Zapt edememişler. Adam asker pek tabi. Ordakiler görmese öldürüyormuş. Hoş iyide yapmış ya, gör ki o yüzsüz ne yaptı da Kenan abiyi çileden çıkardı. Kesin haketmiştir. Zaten Kenan abi de ağzına ne geldiyse saydırmış. Ne şerefi kalmış, ne haysiyeti, ne karakteri. Ambulans falan gelmiş, kemiklerini kırmış anlayacağınız."

Altın TozuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin