'İncinmiş olanın ahı, nereye gitse bulur sahibini..."
⚜️
Ben: Evde misin?
Kenan: ?
Kenan: Bir şey mi oldu?Ben: Evde misin?
Kenan: Ada ne oldu?
Gelen aramayı reddettim.
Ben: Evdeysen yanına geleceğim
Kenan: Bu saatte?
Kenan: Ada beni meraklandırma ne oluyor?
Kenan: Yanına geliyorum.Ada: Evde misin?
Kenan: Evet...
Ada: Tamam bekle yanına geliyorum.
Kenan: Ne oldu?
Son mesajına görüldü atıp konuşmadan çıktım ve hızla üzerimi değiştirdim. Elimden geldiğince sessiz olmaya çalışıyordum, sabahın altısıydı ve herkes hala uyuyordu. Tüm gece kıvranıp durmuştum ve sonunda daha fazla dayanamamış ve Kenan'a yazmıştım. Uyanık olmasını açıkcası beklemiyordum ama bu benim işime gelmişti. Bu saate kadar dayanıp yazmamış olmam bile mucizeydi.
Sabaha kadar gözüme tek damla uyuku girmemişti, sinirden, stresten ve bilinmemezlikten. Tüm gece olabilecek ihtimalleri kafamda sıralayıp durmuştum, ve her ihtimalın sonu Kenan'a varıyordu.
Ulaş'ın bir anda Kenan geldikten sonra projeyi bırakmak istemesi bana mantıklı gelmiyordu. O mesajdan sonra defalarca Ulaş'ı aramış, mesaj atmıştım ama hiçbirine cevap gelmemişti ve bir süre sonra ne mesajlarım iletilebilmişti ne de aramlarım.
Kenan'ı içimde bir şekilde aklamak istiyordum, ama yapamıyordum, tüm ihtimallerim ona çıkıyordu. Dövmüş müydü, tehdit mi etmişti, ne yapmıştı bilmiyorum ama Ulaş gitmişti.
Sessizce kapımı açıp aşağıya indim. Bugün Cumartesi'ydi, ve herkes evde olurdu. Annemi bu saatte uyandıramayacağımdan mesaj atıp dün gece atölyede cüzdanımı düşürdüğümü ve gidip onu almam gerektiğine dair saçma sapan bir mesaj yazıp evden çıkmıştım. Mesajım yeterince inandırıcı mıydı? Emin değilim, sonuçta kim daha güneş doğmadan cüzdanını almaya giderdi, bilmiyorum ama umarım annem inanırdı, çünkü şu an umursadığım tek şey Kenan'dan alacağım tatmin edici bir cevaptı.
Dış kapıyı usulca çekerken, boş mahallede yürümeye başladım, hava hala zifiri karanlıktı, sabah ezanının okunalı yarim saatten fazla oluyordu, birazdan güneş doğardı. Hava buz kesiyordu, çok soğuktu, sıkıca montuma daha da sokulup durağa yürümeye başladım. Dünki yağmurun izleri hala ıslak asfaltta duruyordu, içimdeki acı gibi.
Durağa geldiğimde, yirmi dakikanın ardından otobüsüm gelmişti. Tek tük insanın olduğu otobüse bindim, ve cam kenarında bir koltukta yerimi aldım, kafamda düşücelerimin ağrıyıla.
Ne düşüneceğimi bilemiyordum, nasıl konuşmam gerektiğini ve ne söylemem gerektiğini, tek bildiğim ondan neden yaptığına dair mantıklı bir cevap akmaktı.
İçimde bir yerler bu işte Kenan'ın parmağı yoktur dese de, bir tarafım bağırarak Kenan diyordu. Kenan yaptı. Kenan onu bu işten vazgeçirdi. Kenan bu savaşı başlattı. O kadar inanıyordum ki Kenan'ın yaptığına, aklıma başka hiçbir ihtimal gelmiyordu neredeyse. Sonuçta Kenan öfkeli biriydi, ve ne yapacağı belli olmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Altın Tozu
RomanceSevdiğiniz adam bir gün gelip, ben başkasına aşık oldum deseydi ne yapardınız? Saat kırıldı diye zaman durmuyormuş. Bir insan gitti diye, diğeri ölmüyormuş. "Şu son bir yıldır her şey çok değişti. Değiştin. Değiştim. Yıkıma uğrattı şu son bir yılda...