16. Bölüm - Mavi Balon ve Dilek Düğmesi

10.5K 722 131
                                    

'Gurbet bir yer değil hissiyattır'

⚜️

Nefes alan her varlık gibi benim de bir nefsim vardı, ve bir anda onları öyle görmek beni kıskandırmıştı. Tamam belki duygusal anlamda Kenan'a karşı hiçbir şey hissetmiyordum ama daha bir saat önce benimle bebek gibi ilgilenen adamın şu an başka bir kadına sarılıyor olması da hoş değildi hani.

Değildi yani.

Bana neyse?

Bana ne!

Hoş Kenan sarılmıyordu, ortada ahtapot gibi sarılan bir kadın vardı sadece, ama put gibi hiçbir şey yapmadan duran adamın varlığını da değiştirmiyordu bu.

Gözlerimi onlardan çekip, çantamdan anahtarımı bulmaya çalıştım. Hızla karıştırdığım çantada bir türlü anahtarı bulamıyordum sanki valizdi, altüstü ufak bir çantaydı ve bu aptal anahtar kaybolmuştu içinde.

Neredeydi bu aptal anahtar, yapışıp kalmıştı çantanın içine sarmaşık gibi, demiyordu ki hiç gecenin bir saatinde ben burada ne yapıyorum diye, sanki nereden geldiyse. Ahtapot! Aman anahtar.

Anahtarı bulamayınca hızla kapıyı elimle çalmaya başladım, zili de çalabilirdim ama kimse bu saatte benim sokağımda böyle sarılamazdı. Ne münasebetti, aile vardı burada aile. Nere gidiyordu bu gençlik? Toplumun ahlakını bozuyorlardı. Alo, hop ne oluyorduk? Bu medeniyette neydi, avrupa birliğine girmiştik de haberimiz mi yoktu?

Ben mağaramda yaşmaya devam edecektim öyleyse.

Kapıya uyguladığım kaba kuvvet, sessiz sokakta yankılanıyordu. Umarım kimseyi rahatsız edip, ne bileyim sarılmalarını bölmüyordum mesela. Umarım!

"Ya bir bıraksana kızım!"

"Kenan,"

Ufak bir sessizlik oldu. Sonra ben kapıyı yeniden çalmaya başladım.

"Nasılsın uzun zamandır göremiyordum seni?"

İyidi iyi Nehirciğim maşallah turp gibiydi Kenan, boğazında kek kalmamıştı mesela bugün, iyidi o yüzden.

Normalde demek ki hep görüştükleri için uzun zamandır görüşmüyorduk diyordu, vay be biz Kenan bey çok çalışıyor yoruluyor derken o istediklerine gayette iyi vakit ayırıyormuş. Vatan elden gidiyor komutan bey alo!

Kimdi bu adamın patronu arayıp şikayet edelimdi, Türk silahlı kuvvetlerinin numarası neydi? Eve gidip hemen bulup şikayet edecektim.

Biz de vatan sana emanet diye rahat uyuyoruz, meğerse sen onla bunla görüşüyormuşsun.

Ayıp be.

Günah be.

Yazık yazık!

"Nehir, bak bu seni son uyarışım abiciğim, ben temastan hoşlanmam, sarılma, el sıkışma, herhangi bir temas sevmem!" Abi kelimesine özellikle bastırmıştı. Doğru sevmezdi, yani sanırım, onu bilmeyecektim.

Tam o sırada kapı açıldı. Ah be Ayla ah be Ayla on saattir kapıyı açmadın şimdi mi açasın tuttu? Tam bir gelindi işte, en heyecanlı yerini mecbur kaçıracaktım bu konuşmanın. Kapı da açıldığına göre onları dinliyor gibi olmamak için içeri girdim.

Kapıyı kapatırken yüzümü onlara doğru dönerdim, Kenan'ın yüzü sinirle gerilmişti, bir şey diyecekti ki gözleri bana değdi, bende baştan aşağıya onları süzüp kapıyı kapattım.

Altın TozuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin