7. Bölüm

11.1K 736 48
                                    

'Yol yüründükçe oluşur'

⚜️

Her ne kadar Kenan abi eve git diye diretmiş olsada, polislerin onu götürmesiyle, onu dinlememiş ve Hamza'ya yaptığım tehditler sonucu kendimi zorla karakola getirtmiştim. Kenan abilerin evinde kimse yoktu muhtemelen çünkü onca sese rağmen kimse dışarı çıkmamıştı.

Karakola vardığımızda, Hamza'yı beklemeden arabadan inip hızla içeriye girdim. Ama onu nere götürdüklerini bilmiyordum, nere gideceğimi bilemeden etrafıma bakındım. Etraf telefon sesleri, telsizler, insanların sesiyle doluydu, kaybolmuş hissettim bir an. Sanki bu kaybolmuşluk hissi de ancak o burdan çıktığında geçecekti.

İçten içe vicdan azabı duyuyordum, çünkü dolaylı yoldan da olsa benim yüzümden şu an buradaydı. Ödüm kopuyordu içeri girer diye. Bu adam üstelik askerdi, ya mesleğine zarar gelirse? Düşündükçe içim daralıyordu.

"Ada hanım," Hamza'nın sesini duymamla arkama döndüm. Eliyle sağ tarafta olan koridoru gösterdi "Burdan, beni takip edin." Hamza'ya yol verip önüme geçmesine izin verdim ve ardından onu takip ederek yürüdüm. Telefonda kimle konuşuyordu bilmiyorum sadece "bekliyoruz," deyip kapattı ve telefonu cebine koydu. Geniş koridorda yürüdük.

Koridorun hemen karşısında emniyet müdür yazan kapının orda durdu ve bana döndü.  "Abim burada, avukatta birazdan burda olur, ifadesi alınacak o gelince, siz buyrun şöyle oturun." Mecbur oturup bekleyecektim.

Sandalyelerin birine otururken Hamza hala ayakta telefonuyla bir şeyler yapıyordu. Telefonumun beşinci titremesiyle cebimden çıkardım. Ayla ve Ilgın bir sürü mesaj atmıştı, şu an onlarlı arayıp konuşacak gücüm yoktu. Bir anda tüm gücüm çekilmiş gibiydi. Mesajlara gidip abimin ismine tıkladım önce.

Kenan abiyi göz altına aldılar. Dün gece Ege'yi hastanelik etmiş o da şikayetçi olmuş. Şu an karakoldayız. Umarım dünki kavgada senin parmağın yoktur.

Konum.

Sonra Ilgın'la Ayla'nın olduğu grubumuza girdim:

Ege Kenan abiyi şikayet etmiş, gözaltına aldılar, karakoldayız şimdi. Eve ne zaman gelirim bilmiyorum.

Abimle kızlara hızla bir mesaj yazarken telefonumu kapatıp cebime koydum. Şu avukat bir an önce gelseydi de bitseydi şu mesele. Derin derin yutkunuyordum, aldığım her nefes batıyordu boğazıma.

"Ada hanım size su almamı ister misiniz?" Başımı kaldırıp elimden geldiği kadarıyla gülümsedim Hamza'ya. "Teşekkür ederim gerek yok."

"Solgun görünüyorsunuz ama?" Dedi tereddütle bana bakarken. Kibar biriydi. Muhtemelen aynı yaşlardaydık ve saygısını ilk andan beri hep korumuştu bana karşı. "Nefeslenirsem iyi olacağım, lütfen Ada de hanıma gerek yok. Ayrıca az önce sana karşı sert tavrım için kusura bakma, bura gelmeyseydim evde kendimi bitirecektim yoksa."

Beni eve götürmek için çok ısrar etmişti, Kenan abim bana çok kızar demişti, minnet rica etmişti evime gideyim diye kaç kez. Ama ben onu, beni bir an önce arabasıyla karakola götürmezse, kaldırımdaki koca taşı camına fırlatmakla tehdit etmiştim. Ve saygısından ve bir miktar da korktuğundan olsa gerek beni buraya getirmişti.

"Estağfirullah." Dedi. "Sizde üzülmeyin abime bir şey olmaz, dövdüyse onu vardır bir bildiği. O boşu boşuna kolay kolay delirmez." Demek ki duymuştu bizi kavga ederken. Hoş duymaması imkansızdı ya bağırıp çağırmıştım, bir miktar beni o çirkef halimle gördüğü için utanç hissettim.

"Düştüğü durum ne kadar haklı olursa olsun kendini haksız bir konuma soktu. Öfkesine yenik düştüğü için karakolda şu an, ya tutuklanırsa ne olacak?" Dedim endişeyle. Tam bir şey diyecekti ki, koridora baktı bende ora söndüm. Takım elbiseli bir adam ve Yusuf abi hızla buraya yürüyorlardı. Hamza duraksadı, "pardon," diyip hızla onlara doğru yürüdü. Bende ayağa kalktım.

Altın TozuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin