Selam cemaati müsliminnnn.
Nasılsınız efenim? İyi olmanız temmennisiyle.
Ne kadar edebi bir girişti mdkfldldldHer neyse valla iple çektiğim pazar sonunda geldi.
Uzatmak istemiyorum ve size iyi okumalar diliyorummm oylarınıxı ve fikirlerinizi eksik etmeyinnnn.
-------------
Önce sağıma sonra soluma selam verdikten sonra seccademi katlayarak ayaklandım. Sabah namazından beri evde bir telaş bir acele vardı. Sessiz tek yer benim odamdı. Şükür öğlen ezanı okunmuş namaz kılacağım bahanesiyle odama çekilebilmiştim. Normalde beni evlendirmeye hevesli olmayan annem bile şu an ayrı bir telaş içerisindeydi.
Seccademi yerine bırakırken camın pervazına koyduğum mindere oturup elime tesbihi aldım. Dışarıda çok hafif yağmur çiseliyordu. Yaz yağmurları her zaman benim için çok özel ve farklıydı. Sıcağın ortasında,o sıcağı dindirmek için hafif hafif inen bereketti sanki.
Kafamı cama yaslayıp elimdeki tesbihi çekmeye devam ettim. Çoğu zaman yalnızlık ve sessizlik tercihim olmuştu. Şimdi damdan düşer gibi konağa düşmüş yetmezmiş gibi iki aşiretin bir araya gelişine şahit olmuştum. Sessizliğin kızı nasıl olurdu da bir aşirete gelin giderdi? İşte bu da coğrafya kaderindir sözünün kanıtlarından biriydi.
Derin bir nefes alıp kendi halime ağlayacakken kapımın tıklatılmasıyla doğruldum. İşte coğrafyanın kader olduğu anlardan biri de buydu. Odanda ağlayamıyordun bile. "Müsaitim!"kapı aralandığında ortanca yengemin minik kızını gördüm. Yüzüme anında bir gülümseme yerleşmişti. "Betül?"
"Roza abla benim canım çok sıkıldı"
"Gel bakalım buraya"minik adımlarla yanıma geldiğinde onu hızla kucağıma aldım. Henüz altı yaşındaydı. Biz giderken yengem yeni doğum yapmış minik bir bebekti. Sürekli görüntülü konuşmalardan biliyorduk birbirimizi. Geçen sene de amcamın işleri için İstanbul'a gelmiş bir kaç gün bizde kalmışlardı. Orada daha çok kaynaşmıştık.
"Ne yapabilirim senin için?"omuzlarını indirip kaldırdı. "Bilmiyorum ki. Ali okulda. Hasan da okulda. Ayşe de okulda bir ben kaldım. Ne yapsam bende mi okula başlasam"hafifçe gülerek kırmızı yanaklarından öptüm. "Sabret seneye sende okulda olacaksın. Hmmm o zaman şöyle yapalım. Bak ben tesbih çekiyordum. Sana da bir dua öğretmemi ister misin?"
"Ben sadece subhanekeyi biliyorum"
"Çok güzel. Hmm ben ne öğretsem sana?"biraz düşündükten sonra onun için kolay olabilecek şeyleri aklımdan geçirdim. "Buldum! Kunut dualarını öğrenebilirsin bence. Hem kısa."
"Olur!"
"Ben söyleyeyim sen tekrar et olur mu?"kafasıyla onayladığında doğrulup onun için bir bir talimledim. O da benimle beraber dilinin döndüğünce söylemeye çalışıyordu. Bizim aile din konusunda çok bilgili bir aile değildi. Bizim hassasiyetimiz ise anne tarafından geliyordu. Kuzenlerimin hiçbiri ne namaz kılardı ne kuran okumayı bilirdi hepsi bu yönden eksik yetişmişti.
Her zaman hayalimdi minik bir anaokulu açıp hem gelişim dersleri hem kuran dersleri vermek. Bu bilinç çocukken kazanması daha kolay bir bilinçti. Peygamber sevgisi,Allah sevgisi çocuklara aşılanmalıydı. Fıtrat gereği buna çok yatkındı minik bir beden.
Betül ile bir kaç tekrarlayışın ardından yorulmuş kucağımda hafif hafif uykuya dalmaya başlamıştı. Benimde işime geliyordu tabi. O kalabalığın o telaşın içine girmek çokta içimi açan bir şey değildi. Resmen daha iyisini yapabilmek için bir yarışa girmişlerdi. Sultan hanım ve annem bildim bileli zaten hep yarıştaydılar birde şimdi karşılıklı işlerin çıkması ikisini daha da hırslandırmıştı.
![](https://img.wattpad.com/cover/352634058-288-k452616.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUH-U REVAN (berdel)
Genç Kurgu"Hep kaderimin akını diledim Allahtan. Namazlardan sonra oturur uzun uzun dua ederdim. "Allah'ım benim için en hayırlısı kimse onu yaz kaderime" Kaderimin beni hep normal yollarla bulacağını düşünürdüm. Ta ki gün gelip töreme ait berdelle yüzleşen...