Selamun Aleyküm fırfırlar
Nasılsınız iyisiniz inşAllah.
Bölümün gecikemsi ile ilgili bilgiyi bölüm sonunda verdim. Burayı uzatmadan bölüme geçin iyi okumalarrrrrrr------------
1 hafta sonra
Elimdeki beyaz gülleri yavaşça mezarın üzerine bıraktım. "Özür dilerim anca gelebildim. Hem yüzüm yok hem çok güvenlikli değildim."
"Hala beyaz gülleri seviyor musun abi. Yoksa kanınla kaplanan kırmızı güller mi tercihin?"derin bir nefes alıp "hayır bugün burada ağlamaya gelmedim bak"ayırdığım düğün davetiyesini mezarına bıraktım. "Evet evleniyorum. Belki sen burada olsan bu davetiye olmazdı bile. Zor çok zor. Korkma Baran kötü biri değil aksine çok iyi biri. Sadece severek evlenmeyeceğim o kadar. Belki her şey çok güzel olacak belki de her şey imtihanım olacak Allah'ın takdiri. Baran'ın minik kardeşiyle tanıştım. Onunda adı Mehmet. Minik dediğime bakma sekiz yaşında falan işte. O ailede anlaştığım tek kişi olabilir."
"Keşke burada olsaydın abi. Bazı keşkeler zamanı geçmiş keşkelerdir. Keşke zaten geçen zaman için kullanılır. Geri dönüşü olmayan keşkeler."çok derin bir nefes alıp toprağını okşadıktan sonra ellerimi semaya açıp dualarımı ettim. Son kez mezar taşındaki ismini okuyup çıkışa doğru adımladım. Kalbim özlemiyle dolmuştu ama yeterince gözyaşı dökmüştüm. Fazlasının isyana girmesinden korkuyordum.
Mezarlığı arkamda bıraktığımda Baran'ın arabası tam önümdeydi. Aynı zamanda korumalarda her yerdeydi. Arabanın etrafından dolanıp ön koltuğa bindim.
"Bitti mi?"
"Bitti"kemerimi takarken Baran da arabayı bizim eve doğru sürmeye başlamıştı. "Baran"
"Efendim?"
"Bu koruma işi ne zaman bitecek? Siz dersiniz vermediniz mi zaten?"
"Verdik vermesine ama akıllanmış gibi durmuyor. Biraz daha zorlarsa Yusuf'a bırakmayacağım ben halladeceğim"
"Ne yapıyorsunuz ki?"
"Ders bildirmece"
"Ya Baran böyle geçiştirme merak ediyorum."derin bir nefes alıp isteksiz bir tavırla "iki göz korkutma"
"Biraz daha aç"bir nefes daha çekip "tehditsel mevzular desem?"
"Ne üzerinden diye sorsam?"
"İş üzerinden desem?"
"Peki bu kadarı bana yeter"ben arkama yaslanırken o da yola odaklanmıştı. Sabahtan eve dair her şeyi halletmiştik. Dünde annemlerle gelinliği ve kınalığı halletmiştik. Diktirmek yerine üzerimde güzel duran hazır gelinliklerden almıştım. Düğün salonu da ayarlanmıştı. Kısacası her şey hazırdı ben dışında. Evlenmeye hazır değildim.
Sıkıntılı bir nefes aldığımda Baran anından fark edip hafifçe bana bakmıştı. "Ne oldu?"
"Sessizlik sinirimi bozdu"eli radyoya uzandığında "şarkı da istemiyorum."elini gerisin geri çekti. "Muhabbet etmek istiyorsun?"kafamla onayladığımda gülümsedi. "Tamam edelim muhabbet. Mesela haftasonu boşum. Gezmeye çıkalım mı?"
"Nereye mesela?"
"Piknik? Olmaz mı? Yeşil doğa sessizlik. Yeni kitap aldım okuyamadım diyordun. Onu okursun. Hem bu telaşeden de uzaklaşmış oluruz."
"Olur! Topta oynar mıyız?" Gülerek onayladı. "Oynarız tabi."
"Çok çocukça oldu galiba"dedim çekinerek. O ise beni rahatlatmak için kafasıyla reddetti. "Gayet güzel fikir. Piknikte top oynamak çok normal." Gülümseyerek bir süre ona baktım. Bu süreçte destekçim olmuştu. Belki kötü bir insan olsa daha da zorlanacaktım. Bu durumu bu kadar kolay atlatamayacaktım. Bu evlilik benim imtihanımda ama Baran bu imtihanda kolaylıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUH-U REVAN (berdel)
أدب المراهقين"Hep kaderimin akını diledim Allahtan. Namazlardan sonra oturur uzun uzun dua ederdim. "Allah'ım benim için en hayırlısı kimse onu yaz kaderime" Kaderimin beni hep normal yollarla bulacağını düşünürdüm. Ta ki gün gelip töreme ait berdelle yüzleşen...