VII

14.2K 813 211
                                    

Selamun aleyküm ballı lokmalar

Babalar sözünü tutar hasımlar lafını yutar sözümüzü tuttuk bu meşguliyetin arasında size bölüm yetiştirdim efenim.

Burda fazla oyalamadan hemen bölüme yollandınız

İyi okumalarrrrr

------------



Kader denen şey ne garip değil mi? Aslında yaşayacakların önceden belliyken sen bunu bilmeden sanki kendi kararınmış gibi davranarak mutlu olmaya çalışıyordun. Aslında yazılı olan sınav kağıdının tüm cevapları sana bir kitapta verilmişken sorununa olur olmadık bin çözüm arıyorsun. oysaki o kitabı alıp sayfaları karıştırdığında cevapları çok kolay bulabilecekken ona buna dem atıyorduk.

Oysaki bir kitap karakterinden bir farkımız yoktu.  Yazıldın kurgulandın ve o kitabın sayfalarına göre hareket ediyorsun. Bizim yaratıcımızın tek farkı ise mükemmel,tek ve bir olmasıydı. Yazılan sayfalarına göre benim hikayemin başrolü Baran'dı. Öyle ki şuan da dizlerimin üzerine çökmüş ellerimi de karşımdaki hocanın ettiği duanın kabulu için Allah'a açmıştım. Saniyeler sonra Baran helalim olacaktı. Normalde kalbime bir sıkıntı düşmesi lazımken içimdeki tedirginlik duanın sözleriyle bir bir gidiyordu. Belki aramızdaki muhabbetin artık harama kaçmamasından dolayı da olabilirdi.

Dua bittikten sonra hepimiz elimizi yüzümüze doğru sürdük. Dönüp arkamdaki babama bakmak istiyordum ama bakarsam kesin ağlayacağımı biliyordum. Önüme bakmak için zorladım kendimi.

"Mehirleri not alalım"benim itirazım ve Baran'ın lafına izin vermeden Sultan teyze atıldı. "120 gram altın yeter"yine itiraz etmek için ağzımı açacakken bu sefer Hanife teyze atıldı. "120 gram altın ne? Altına bir ev bile alamaz 120 gram altınla. 1 kilo yaz sen oraya"dedi hocaya doğru. Bu Sultan teyzenin gözlerini kocaman açmasına sebep olmuştu. Benim malda gözüm yoktuki.

"Annemin dediğini yazın"dedi Baran da onay vererek. Daha sonra ise arkasından bir kaç ekleme daha yaptı ama itiraz fırsatı asla sunmamışlardı.

"Baran"diye fısıldadım müdahele etme amaçlı bana doğru dönüp "istemiyorsun biliyorum. Zorundayım. Verirken de içim rahat"kaşlarımı çatarak ona baktım. "Zorunda mısın?"bir cevap vermeden tekrar önüne döndü.

Daha sonra ise bizim rızamız alınmış tamamen birbirimize helal kılınmıştık. Derin bir nefes alarak ayaklandım. Arkamı döndüğümde ise babamın dolu gözleriyle karşılaşmıştım. Çok zor şeyler yaşamıştık ailecek. Babamın imtihanı ise hep evlatları üzerindendi. Bir oğlunu kaybetmişti. Bir oğlu onu hayatın her noktasında zorlayıcı yerlere çekmişti ve kızı ise oğlu yüzünden istemediği haksız bir evlilik yapıyordu.

Anneme kaydı bakışlarım. O babamın aksine yaşları gözünde tutamamış bir bir akıtmıştı yanağına. Bu beni de etkilerken yaklaşarak ikisine birden sarıldım. "Merak etmeyin. İyi olacağım. İçiniz rahat olsun."dedim titreyen sesimle. Korkmuyorum diyemezdim ama ödün vermeyecektim. Babam beni güçlü bir kız olarak yetiştirmişti ve asla ödün vermeyecektim. 

Babam beni geri itip alnımdan öptü. "Baban hep arkanda ne olursa olsun. Anlaştık mı?"gözlerimi onaylamak adına kırptığım an bir de yaş süzüldü yanağıma doğru.

Babam titreyen elini bana doğru uzattı. Babamın elleri titriyordu. Zamanında buralarda ondan korkulurken şu an benim babamın elleri benim karşımda titriyordu. Öldürdüğü adamların kafasına dayadığı silahı tutarken dahi eli titremeyen babamın öpmem için uzattığı eli titriyordu. Koskoca ağayı şu beş senede ne hale getirmişlerdi.

RUH-U REVAN (berdel)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin