Selamun aleyküm fırfırlarım
Dün bölüm atamadım yoğunluktan yazamadım o yüzden bir gün ertelemek durumunda kaldık.
Umarım beğenirsiniz bölümü çok uzatmadan sizi kış kışlayacağım bölüme.
Hadi iyi okumalarrrrr
------------
Bir adım atıyordun hayat seni on adım ileriye itiyordu. İtildiğim noktada koca bir sayfa yazılmayı hazıe beni bekliyordı. Önüme dikilen,ucu gözükmeyen bir merdiveni ellerimin nasır tutması uğruna tırmanmam gerekiyordu. Belki çoğu kişinin alt tarafı bir evlilik aman diyeceği bir şeyi fazla taktığımı düşünüp kendimi sakinleştirmeye çalışsamda bunu asla başaramıyordum.
Önümdeki kapıya bakarak derin bir nefes çektim. Bol oynamalı düğünün sonuna gelmiştik ve şu an yeni yaşamımın başlayacağı evin kapısında duruyordum. Yaklaşık on dakikadır durup sadece kaşıya bakarak iç geçiriyordum. Baran ise sessizce hiçbir isyanda bulunmadan beni bekliyordu. Hemen bir adım arkamda...
Omzumun üzerinden ona doğru bakıp "anahtar sende mi?"bana doğru uzattığında elinden alıp deliğe doğru ilerlettim. Anahtarı elime alana kadar ellerimin titrediğini fark etmemiştim bile.
Deliği bir türlü tutturamadığımda elimi çekip Baran'a geri uzatarak bir adım ona yer açtım. Anahtarı elimden alıp kapıyı açtı ve geçmem için yol verdi. Gelinliğimin eteğini toplayarak içeri adımladım. Halıya basmadan ayağımdaki topukluları da çıkarıp Baran'a döndüm.
Kapıyı arkamızdan kapatıp kilitledi. "Dışarıda korumalar var ama olsun."dedi. Anahtarıda fortmantoya koyup ceketini çıkardı.
"İlk sen giyin ben salondayım. Beklerim sorun değil duş falan alacaksan"kafamla onayladığımda gülümseyerek odaya geçti. Bende yatak odasına ilerleyerek yarı yolda duvağımı çıkarmıştım. Odaya girdiğimde ise arkamdan kapıyı kapattım. Titreyen ellerim bu kapıyıda kilitlememe müsaade etmemişti.
Baran'a güvendiğimden öylece bıraktıktan sonra her tarafı iğnelenmiş örtümü açtım. Gelinliğimi de çıkarıp direkt odanın içindeki lavaboya girdim. Makyajımı çıkarmaya uğraşmadan direkt banyoya attım kendimi.
Yok olan sıkıntılarım sanki vücudumu akan su ile arınacaktı. Sıkıntılarım arınmasa bile tüm gece kasılan bedenim sıcak suyun etkisiyle yavaş yavaş gevşemişti.
Çok uzun kalmamaya çalıştım. Ne kadar vakit geçti hatırlamıyorum ama tamamen vücudumun rahatladığını hissettiğimde suyu kapatıp asılı olan bornozumu üzerime geçirdim. Odadan çıktığımda ise her şey hala bıraktığım gibi duruyordu. Hızlı adımlarla dolabın önünde durup lacivert pijama takımımı çıkardım. İç çamaşırlarını da ayarlayıp yatağa bıraktıktan sonra makyaj masama oturup saçlarımı kurutmaya başladım.
Baran saçlarımı görecekti. Kurutma makinasını kapatıp elimi saçlarımda dolaştırdım. Tüm düşünceler kafamdan silinmiş sadece acaba saçlarımı beğenecek mi düşüncesi dolaşmaya başlamıştı.
"Ay Roza düşündüğün şeye bak"kendimi silkip makinayı tekrar çalıştırarak saçlarımı kurutana kadar uğraştım. Bazen uzun olması kuruma süresini uzatıyor kısaltma isteği uyandırıyordu ama kıyamıyordum.
Kolay uzuyorlardı ama kesmek istemiyordum. Mehmet abim hep saçlarımı okşar,saçlarımdan iltifat ederdi. Sanki kesersemonun iltifat ettiği saçlar değilde baika saçlar gelecekmiş gibi hissediyordum. Bir nevi kendimi kandırma şeklimdi. Her uçlarından alışımda gittiğini biliyordum. Hemen kuyruk sokumumda olan saçlarım her geçen gün abime olan izini siliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUH-U REVAN (berdel)
Fiksi Remaja"Hep kaderimin akını diledim Allahtan. Namazlardan sonra oturur uzun uzun dua ederdim. "Allah'ım benim için en hayırlısı kimse onu yaz kaderime" Kaderimin beni hep normal yollarla bulacağını düşünürdüm. Ta ki gün gelip töreme ait berdelle yüzleşen...