🐺10.Bölüm🐺

600 31 8
                                    

𐰉𐰆𐰑𐰣: 𐰨𐰀: 𐱅𐰃𐰢𐰾: 𐰃𐰠𐰠𐰏: 𐰉𐰆𐰑𐰣: 𐰼𐱅𐰢: 𐰃𐰠𐰢: 𐰢𐱃𐰃: 𐰴𐰣𐰃: 𐰚𐰢𐰚𐰀: 𐰃𐰠𐰏: 𐰴𐰕𐰍𐰣𐰆𐰺𐰢𐰤: 𐱅𐰃𐰼: 𐰼𐰢𐰾: 𐰴𐰍𐰣𐰞𐰍: 𐰉𐰆𐰑𐰣: 𐰼𐱅𐰢: 𐰴𐰍𐰣𐰢: 𐰴𐰣𐰃: 𐰤𐰀: 𐰴𐰍𐰣𐰴𐰀: 𐰃𐰾𐰏: 𐰚𐰇𐰲𐰏: 𐰋𐰃𐰼𐰇𐰼𐰢𐰤: 𐱅𐰃𐰼: 𐰼𐰢𐰾: 𐰨𐰀: 𐱅𐰃𐰯: 𐱃𐰉𐰍𐰲: 𐰴𐰍𐰣𐰴𐰀: 𐰖𐰍𐰃: 𐰉𐰆𐰞𐰢𐰾:

~Devletli (devlet sahibi) halk idim,devletim şimdi hani(nerede)?

Kime devlet kazanırım? (Kim için)der imiş.

Kağanlı halk idim, kağanım şimdi hani?

Hangi Kağan'a iş güç veriyorum?(hizmet ediyorum)

Öylece diyip Çin Kağan'ına düşman olmuş.~

Çok güzel gerçekten. Burası secîlerle, yani iç uyaklarla dolu oldukça sanatlı bir kısım olduğu için şiir hâlinde alt alta yazmak istedim.

Devletli halk idim, devletim şimdi hani?

Kime devlet kazanıyorum?

Kağanlı halk idim, kağanım şimdi hani?

Hangi Kağan'a hizmet ediyorum?

🏹

Alpliğe kabulümüzden sonra bir müddet daha orada kalıp alplerle alplik hakkında konuşmuş ve Aybars ile beraber hem toparlanmak hem de bu esnada hanı denetlemek için hana dönmüştük.

Hana girdik. Aybars atlarımızı ahıra götürürken ben de odama doğru ilerleyecektim ki küçük bıcırımız Esrigün neşeli kahkahalarını ata ata hanın avlusunda koşmaya başladı.

Annesi de onu kovalıyordu.

Esrigün beni görünce hemen yanıma koştu ve bacağıma sarıldı. Hâlâ dilinde sürdürdüğü hafif bebek şivesiyle;

"Aşena abya kuytay beni."dedi.

Bana o kadar güzel bakıyordu ki, iri olan çekik gözlerine hayran olmadan edemiyordum. Tombiş yanaklarına baktıkça içimdeki sıkma isteği daha çok artıyordu.

Eğildim ve gülümseyerek onu kucağıma aldım.

"Ne oldu bakalım? Neden kaçıyorsun annenden?"

Annesi de karşımda durdu.

"Neden olacak? Yıkayacağım seni dedim, anında kaçtı. Yıkanmak istemiyor."

Onların bu hâline güldüm. Küçük bıcırım benim göğsüme daha çok sokuldu. Başını yatırdı. Bayağı bir koşup yorgun düşmüş anlaşılan.

Hava kararmıştı. Hanı, duvarlarda asılı olan, cam içine konmuş mumlar ya da meşaleler aydınlatıyordu. Hava mis gibiydi. Üstelik o kadar güzel bir sessizlik vardı ki...

Bu huzurun, bu kadar kısa sürebileceği hiç aklıma dahi gelmezdi. Ama öyle oldu.

Bir anda kalabalık bir şekilde geldiği belli olan atların nal sesleri yükselmeye başladı. Bu nal seslerine insanların çığlıkları da eşlik edince endişeyle dönüp sanki bir şey görebilecekmişim gibi büyük, tahta kapıya baktım.

Kötü bir şeyler olduğu,bir felaketin yaklaştığını hissediyordum. Bundan dolayı hızlı davranarak kucağımdaki miniği annesinin kucağına verdim.

"Siz içeri geçin. Kapıları kilitleyin. Çabuk!"

Kadın da zaten anlayabildiği için çocuğunu aldığı gibi merdivenlerden yukarı çıkmaya başladı.

Kaderin Kitabının Efsanesi (Eski Versiyon)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin