𐰖𐰍𐰃: 𐰉𐰆𐰞𐰯: 𐰃𐱅𐰤𐰇: 𐰖𐰺𐱃𐰆𐰣𐰆: 𐰆𐰢𐰑𐰸: 𐰖𐰣: 𐰃𐰲𐰚𐰢𐰾: 𐰉𐰆𐰨𐰀: 𐰃𐰾𐰏: 𐰚𐰇𐰲𐰏: 𐰋𐰃𐰼𐱅𐰰𐰏𐰼𐰇: 𐰽𐰴𐰣𐰢𐱃𐰃: 𐱅𐰇𐰼𐰰: 𐰉𐰆𐰑𐰣: 𐰇𐰠𐰇𐰼𐰘𐰃𐰤: 𐰆𐰺𐰍𐰽𐰺𐱃𐰖𐰃𐰤: 𐱅𐰃𐰼: 𐰼𐰢𐰾: 𐰖𐰆𐰴𐰑𐰆: 𐰉𐰺𐰃𐰺: 𐰼𐰢𐰾: 𐰇𐰕𐰀: 𐱅𐰇𐰼𐰰: 𐱅𐰭𐰼𐰃𐰾𐰃: 𐱅𐰇𐰺𐰰: 𐰃𐰑𐰸: 𐰘𐰃𐰼𐰃:
~Düşman olmuş, fakat kendi kendini düzene sokup iyi örgütlenememiş. (Gücü yetmemiş,muktedir olamamışlar.) Yine Çinlilere bağımlı olmuşlar. Çin halkı, bunca(zaman kendilerine) hizmet ettiğini düşünmeden "Türk halkını öldüreyim, neslini yok edeyim." der imiş. Üstte Türk Tanrısı Türk kutsal yerini, suyunu öylece yapmış.~
Neden ellerimizi yukarıya doğru kaldırarak dua ederiz? 🙂 Dua ederken sergilenen bu hareket Türklerden gelmiştir gençler. Çünkü Türkler de tek tanrılıydı ve tanrının üstte,yukarıda olduğunu düşünüyorlardı.( Gök Tengri) İslamiyete girince de ellerini yukarıya açarak dua etmeyi sürdürdüler. Yoksa İslamiyet'e göre Allah her yerdedir. Onun bulunduğu belli bir yer yoktur. Türklerden geçen ve sıklıkla dua ederken kullanılan bu hareket şimdi dünyanın her yerinde, her kesim müslüman tarafından kullanılmakta. ☺️
🏹
Gözlerimde biriken gözyaşları o andan itibaren birer birer boşalmaya başladı.
Aybars'ın da kılıcı elinden düştü. Olduğu yerde, ayakta,dengede durmaya çalıştı. Ancak beceremedi.
Kayan gözleriyle beraber,kanlar içerisinde yere yığıldı. Gözleri kapandı. Onu öyle görünce oldukça acı ve yüksek bir çığlık kopardım.
"Aybaaaaaarrrsss!"
Bana tezat olarak Yifan gülerek bana doğru geliyordu. Gözlerimi Aybars'tan ona çevirdiğim vakit arka tarafta,handa kalan masum insanların da yerde kanlar içerisinde serili olduğunu gördüm.
Kü-küçük bıcırım Esrigün ve... Ve annesi de birbirine sarılı bir vaziyette, kanlar içerisinde yatıyorlardı.
Çoluk çocuk demeden, herkesi kılıçtan geçirmişlerdi.
Ben... Bunu kaldırabileceğimi zannetmiyorum. Ben...
Yumruk hâlinde olan ellerim sıkmaktan buğumlanmıştı. İstemediğim hâlde gözlerimden birer birer yaşlar firar ediyordu. Gözlerimi kırpmasam da boncuk boncuk düşüp yanaklarımda yol alıyorlardı.
Sağ kolumdaki yaranın üzerine koyduğum,kanlanan sol elimi de aşağı indirdim.
Gördüğüm görüntüler ve hem fiziki hem de ruhsal acımla beraber sinirim kat be kat arttı.
Dişlerimi sıktım.
Yifan gelip tam karşıma geçti. Dizlerini kırdı. Önümde çömeldi. Tek dizi yerdeydi.
Ateş saçan gözlerimi yerden kaldırıp onun sırıtan yüzüne baktım. Ağlamak istemiyordum karşısında ama dedim ya, engel olamıyordum işte. Sessiz sessiz dökülüyordu göz yaşlarım.
"Ötüken'de Kutluk'u kurtaranın da sen olduğunu duydum. Kimsin sen? Nesin? Nereden geliyorsun? Neden her seferinde karşıma geçip bana kafa tutuyorsun? Tüm bunları öğreneceğim."
Kutluk Han'ı kurtaranın ben olduğumu öğrendiğine göre orada hâlâ adamları var. O Atasagun da Yifan'ın adamı olmalıydı.
Yifan, gülümseyerek elini yanağıma attı. Sağ yanağımı başparmağıyla okşayarak, gözyaşlarımı sildi. O sildikçe yenisi boşalıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderin Kitabının Efsanesi (Eski Versiyon)
Ficção HistóricaKaderin Kitabının Efsanesi kitabının ilk yayınlandığı düzensiz hâlidir.