𐰖𐰣𐰀: 𐰋𐰃𐰼𐱅𐰢𐰕: 𐰠𐰏𐰼𐰇: 𐰴𐰑𐰺𐰴𐰣: 𐰘𐱁𐰍: 𐱁𐰀: 𐰉𐰆𐰑𐰣𐰍: 𐰨𐰀: 𐰸𐰆𐰦𐰆𐰺𐱃𐰢𐰕: 𐰨𐰀: 𐰃𐱅𐰓𐰢𐰕: 𐰸𐰆𐰺𐰍𐰺𐰆: 𐰚𐰭𐰇: 𐱃𐰺𐰢𐰣𐰴𐰀: 𐱅𐰏𐰃: 𐱅𐰇𐰼𐰰: 𐰉𐰆𐰑𐰣𐰍: 𐰨𐰀: 𐰸𐰆𐰦𐰺𐱃𐰢𐰕: 𐰨𐰀: 𐱅𐰓𐰢𐰕: 𐰆𐰞: 𐰇𐰓𐰚𐰀: 𐰸𐰆𐰞: 𐰸𐰆𐰞𐰞𐰍: 𐰉𐰆𐰞𐰢𐰾: 𐰼𐱅𐰃: 𐰚𐰇𐰭: 𐰚𐰇𐰭𐰠𐰍: 𐰉𐰆𐰞𐰢𐰾: 𐰼𐱅𐰃: 𐰃𐰤𐰃𐰾𐰃: 𐰲𐰃𐰾𐰃𐰤: 𐰋𐰃𐰠𐰢𐰕: 𐰼𐱅𐰃: 𐰆𐰍𐰞𐰃: 𐰴𐰭𐰃𐰤: 𐰋𐰃𐰠𐰢𐰕: 𐰼𐱅𐰃:
~...dönüp geldik. Doğuda Kadırkan dağlarını aşıp halkımızı öylece yerleştirip öylece düzeni kurduk. Batıda Kengü Tarman'a kadar Türk halkını bu şekilde yerleştirip böylece düzene soktuk. O vakitler kölelerin köleleri, cariyelerin de cariyeleri olmuştu. Küçük kardeşler ağabeylerini bilmez, evlatlar babalarını bilmez olmuştu.~
Bu metinde dikkat çeken bir ifade var. Türklerde kölelik yoktur. O vakitler o kadar zenginlik içerisine girmiş ki halk, Bilge Kağan bu zenginliği; "O vakitler kölelerin köleleri, cariyelerin de cariyeleri olmuştu" diyerek anlatıyor. Sadece zenginliği anlatıyor. Kölenin bile kölesi olduğunu, cariyenin bile cariyesi olduğunu söylüyor.☺️
3K olduk.🙈 Gün geçtikçe büyüyoruz. Çok teşekkür ederim. ☺️💙
🏹
"Bir şey yok ki. Bu kadar işte. Bitti."
Ayda tüm dişlerini göstererek bütün şirinliği ile gülümsedi. Çadırımın en ortasında bulunan ateş üzerindeki bakır kazana çorba koymuştuk. Aslında evet, tuzsuz yağsız yemek yapmasında ne var ki diye düşünmüştüm ama olmadı. Onu dahi nasıl yapacağımı bilemedim. Lezzetli olmazsa diye düşündüm. Bu yüzden birinden yardım almam gerekiyordu.
Sayda'nın ay kadar güzel kardeşi Ayda bu iş için biçilmiş kaftandı. Ondan yardım istedim. Çadırıma geldi ve bana her şeyi anlatarak, öğretici bir şekilde çorbayı yapmama yardımcı oldu.
"Çok teşekkür ederim Ayda."
"Ricâ ederim,ne demek. Çok iyi bir savaşçısın. Sadece bu işle meşgulsün. Yapamaman gayet normal. Ben de bu işleri yapabilirken savaşma konusuna gelince kalırdım."
Ona gülümsedim. 1 aydır çok iyi bir dostluğumuz olmuştu. Evlendiğim gün ve öncesinde de her daim yanımdaydı.
"Eee, Barlas abi ile nasıl gidiyor? Üzmüyor seni değil mi?"
"Üzmek mi? Barlas mı? Hiç kıyamıyor. O benim bu dünya üzerinde görmüş olduğum en iyi kalpli, en nazik, en ahlaklı, en dürüst, en yakışıklı erkek. Bu 'en'ler say say bitmez Ayda. Hiçbir sorun yaşamadık şu ana kadar. Umarım yaşamayız da."
"Umarım. O zaman ben artık gideyim. Abim geldiği zaman aş bulamayacak."
Güldüm.
"Bir de orada hazırlamaya uğraşma. Baksana, fazlaca çorbamız oldu. Vereyim size yarısını. Biz 2 kişi bunu hayatta bitiremeyiz."
"Hmmm. Peki madem, olur. O zaman ben hemen bir kap getireyim. Onunla alırım."
"Tamam, bekliyorum."
Ayda çadırımdan çıktı. Ben de ocağın arkasında bulunan sedir şeklindeki töre geçip oturdum. O esnada ahşap kapı tıklatıldı ve arkasından Barlas'ın sesini işittim.
"Müsait misin görklüm(güzelim)?"
"Müsaitim Barlas,gel!"
Çadırın doğuya bakan tarafındaki ahşap kapıyı açtı ve içeri girdi. Yüzü her zamanki gibi gülüyordu. Çadıra girer girmez ayağa kalktım. Kendisi de aldığı koku yüzünden olduğu yerde koku ve çekmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderin Kitabının Efsanesi (Eski Versiyon)
Ficción históricaKaderin Kitabının Efsanesi kitabının ilk yayınlandığı düzensiz hâlidir.