Kaygı

60 8 11
                                    

"Ahu iyi misin?"

"Cevap vermiyor."

"Gözleri açıldı kapandı, koşun."

Gözümü alan bilenmiş bir bıçak değilse de korkumun ta kendisiydi. Öylesine uzak bir hikayeden geldi ki bu tanıdık ışık, sanki ölümün can damarlarını tadarak kendimi ödüllendirmiştim. Ancak ölüm henüz beni kendine eş görmemişti ki yüzünü dahi görmediğim bir ecel ile beni şu an için sadece tanıştırmıştı. Korku bir insan olmuş olsa benim bedenime bürünürdü. Aklıma geldikçe hala bedenimin titrediğini fark edemiyordum.

"Üşüyor mu?" 

Titrememin nedenini yediğim yağmurdan zanneden Emine Teyze eve geldiğimde uzanmak istediğimi söylememe rağmen odama peşimden gelmiş, battaniyemi yorganımı örtmüştü. 

"Isınır şimdi daha yeni örtündü sayılır."

Sesleri duymama rağmen içimden gözümü tam olarak açmak ya da cevap vermek hiç mi hiç gelmiyordu. İliklerime kadar korkuyu yaşadığım yaşadığım o sahne, sanki gözlerimi açtığımda beni yine bulacakmış gibiydi. Bu ürkütücü tabloyla yeniden ne zaman karşılaşırım korkusu bir yana, bunu neden yaşadığım ve kimlerin bunu yaşatmak istediği gerçekten büyük bir muammaydı.

"Okulda telefonumu unutmuştum, yoldan geçerken Ahu'nun yolun ortasında öylece kalakaldığını görünce hemen sizi aradım."

"İyi yapmışsın kızım. Ne olduğu belli değil kimdir, in midir cin midir?"

İçinden tövbe estağfurullahları çekerek uzaklaştı Emine Teyze'nin sesi. Emine Teyze dışında kimsenin sesi gelmiyordu. Demek ki evde ikisinden başka kimse yoktu. 

Kendimi bildim bileli yalnız bir hayat sürmem zaten büyük bir kayıp değildi, ama kimseye sataşmadığım hatta muhatap olmadığım bir hayatta nasıl olur da böyle bir an benim başıma gelirdi aklım almıyor. Her kafamda canlanışında, yeniden ilk kez bedenimi kavrayan bir yabancının elini karın boşluğumda hissettiriyordu. Yaşadığım şeyin gerçek olup olmadığı ile ilgili kafamda çeşitli kurgular yapıyor da olabilirdim. Okuduğumuz hayal dünyasına aşık kitapları da bir an önce bırakmalıydım belki. Ama ne yaşarsam yaşayayım buna bir son vermek için kafamın içinde yankılanan sessiz çığlıkları susturmak sanırım bir hayli zaman alacaktı.

Mutfaktan gelen sıcak yemek kokusuna bakılırsa çok da kısa bir süredir burada değildim. Akşam yemeği vaktiydi. Bizim evde akşam yemeklerinde herkes her nerede olursa olsun aynı masada olurdu. Anlaşılan bugün masada bir de misafirimiz vardı.

Yavaş yavaş gözlerimi ovuştururken dirseklerimin soğuktan sızlayan ve çizilen kısmının acıdığını fark ederek inledim. Hatırladığım kadarıyla kaldırıma savrulup dirseklerimin ve dizlerimin üzerine düşmüştüm. Düşmek de denemez, sertçe itilmiştim. Uyandığımı gören Özge ve Emine Teyze beni yatağın içinde yavaşça doğrulttu. Oturmama yardımcı olurlarken bir yandan da belime bir yastık yerleştirmeye çabalayan Özge'nin omzuna dokundum:

"Ne zamandır buradasın?"

Sesimi duymasıyla başımı göğsüne yaslamasının arasında saniyelik fark vardı.

"Bir an hiç kendine gelmeyeceksin sandım." dedi titreyen sesiyle. Bir aileden size ait çok çeşitli sevgi gösterileri görürsünüz, bu seçmediğiniz ailenizdir. Evinizde, yanınızda ve sürekli aynı kanı taşıyan aileniz sizlere şansınız varsa sıcak yaklaşır. Şanssız bir ailedeyseniz de böyle bir durumla asla karşılaşmaz, yakınından bile geçmezsiniz. Ama arkadaşlarımız gerçekten seçtiğimiz ailemizdi. 

Özge bana sarılırken sweatshirtünde aile kokusunu hissedebiliyordum. Kollarımı sızlamasına rağmen Özge'nin beline sardım. Ağlıyordum, hem de hıçkıra hıçkıra...

HayatsızlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin