Kılıç'ın Sırrı

23 4 0
                                    

Yarım kalan birasındaki son yudumu aldı ama sanki masada bir şeyler yerli yerinde değildi. Yanındaki insanlar, iki takıldı diye kız arkadaşı olduğunu düşünen kişiler, motorda birlikte geldi diye kendini okulun en havalısı sanan kız gibi birçok yakıştırma yapıyordu. Normalde böyle şeyleri kafasına takan biri değildi, günlük yaşamlar ve yarını düşünmemek onun olayıydı. Bugün birçok şey kafasında oturmuyordu, bunun farkındaydı. İnsanların ne olup da kendisine karşı bu kadar tavır aldığını bilmediğinden kendini içmeye vurmuştu. Bu okula gelmesinin zırvalığını babası sayesinde çekiyordu. Burada olmasının zırvalığını da Dilay sayesinde... Dilay masaya bir gelip bir kayboluyordu. Dünden sonra yakasına yapışan bu kızı ne kadar kısa sürede bırakırsa onun için o kadar iyiydi. 

Kendine zarar verecek çoğu şeyin çok önceden farkında olur, inanılmaz bir öngörüyle hareket ederdi Kılıç. Bu da onlardan biri olacaktı. Dilay masaya derin dekolteli mavi saten elbisesiyle geldiğinde, göğsünün arasındaki morluklara baktı ve onu kenarı çekti. Kulağına eğildiğinde ve o esnada uzaktan kendini kısa süre izleyen Ahu'yu gördü.

'Artık hiçbir şey umurumda değil.' diye düşünerek Dilay'la konuşmaya başladı.

"Yarın bu iş bitecek. Bugün tadını çıkar."

Dilay'ın rengi sapsarı olmuştu. Cevap vermeden masadan hırsla çekip gitmişti.

"Kılıç abartmıyor musun abi, yeter içme artık!" Koray'ın sesini duyuyor ama çok da umursamıyordu. Bu gece köpek gibi içmek için en doğru gecelerden biriydi. Tuttuğu her şeyin elinde kalmasını izlemekten artık bunaldığını hissediyordu. Hayat büyük bir tiyatro sahnesiydi ve asla ona doğru düzgün bir rol verilmiyordu.

Elindeki bardağı içecekken Koray elini tutup masaya dayadı.

"Kılıç, daha yaraların bile yeni iyileşiyor, dur artık."

"Sen karışma!"

Bu gece deliler gibi içerek en azından kafasında kurduğu düşüncelerden ve ikilemlerden kurtulabilirdi. Alkol belki her derde çare değildi ama bazı şeyleri unutturmaya yarıyordu. Dünya bir kuşun kafesinden daha büyük bir yer gibi geliyordu ve o da içtikçe rahatlıyordu. Müziğin gürültülü sesi, kafasındaki tüm düşünceleri bastırıyordu ve bir yandan da iyi geliyordu. Çevresindeki herkes sanki büyük bir zafer kazanmış gibi kutlama havasındaydı. İğrençti. 

Bütün itici karakterler bir araya toplanmış ve kızın etrafını sarmış. Bu kız nasıl bu insan müsveddeleriyle arkadaş olabiliyor aklım almıyor. İnatla bu insanların etrafından ayrılmıyor, bir kez olsun konuşmaya yanaşmıyordu. Yaptığım fedakarlığı bir karşılığı olsun diye yapmamıştım, kabul. Ama insan yine de bilmesine rağmen en azından bir teşekkür edemez miydi? Yazık.

Kafasında buna benzer çok fazla düşünce vardı. Kılıç, kendini kaybetmek üzereydi. Sanki tüm gülüşmeler kafasının içinde yankılanıyor ve ona aşırı derecede huzursuzluk veriyordu. Müzik birden durdu ve anons duyuldu. Kafasındaki tüm sesleri bastıran müziğin durması onu gerçekten olmak istemediği kişiye hızla dönüştürüyordu. Masaya bir şişe daha viski istedi.

"Koray bunu eve nasıl götüreceğiz leş gibi içiyor?"

"Abi inan bilmiyorum, bakarız gün sonunda bir şekilde götürürüz. Ben daha içmem benden bu kadar."

Kılıç'ın umurunda değildi. Konuşulanları artık duymuyor, kafasında büyük bir çınlamayla içmeye devam ediyordu. Anonstan sonra birçok çift dansa kalkmıştı. 

"Nasıl bir midesi varsa o kadar şeyi karıştırdı ama kusmadı bile!"

Arkadaşları arasında gülüştüler. 

HayatsızlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin