Bahar şenliklerinde hazırlıklar yapılıyordu. Her yıl düzenli olarak kendimden beklemediğim ölçüde bir gelişme gösterdiğimi biliyordum. Ama burada sürekli organizasyon kadın olmak bana da sürpriz oluyordu artık. Okulun kasvetli havası nihayet biraz da olsa dağılmış. Herkes bu cuma olacak bahar şenliklerinin dedikodularını yapmaya başlamıştı. Kim gelecekmiş, ne yapacaklarmış, kim ne giyecekmiş, zaten o onu giyse üzerine yakışmazmış..
Öğrenciler artık kafasını Can'ın hasta haliyle değil, kaç hafta sonra gelen bir farklı dedikoduyla meşgul ediyordu. Düşünmemeye çalışsam da bütün okulun önünde Kılıç üzerine atlamıştı. Bu, dedikoducu kız grupları için inanılmaz bir malzemeydi.
"Duydun mu?"
"Keşke ben de gelseydim ya!"
"Büyük kaçırmışım inanamıyorum!"
"Geliyor geliyor, şimdi bir şey deme."
"Desek ne fark edecek sanki."
Fısıltılar bu kez farklı biri için değil, her önünden geçtiğim kız grubundan benim için yükseliyordu. Ama nihayet bahar şenliği zırvası ile bunun sonuna gelmiştik. Bundan dolayı içim biraz da olsa rahattı. Her nasılsa burada da farklı olaylar olacaktır diye düşünerek içimi rahatlatmamın tam zamanıydı. Zaten mutlaka bir şeyler olduğu için haksız da sayılmazdım.
"Oturabilir miyim?"
Çardaklarda yanıma gelen Dilay'ın tiz sesini duydum. Dilay, bahar şenliklerinde sorumlu olduğumuz kısımda destek veriyordu.
"Tabi." dedim.
"Seninle konuşmamı garipsiyor musun?"
"Neden garipseyeyim ki?"
"Hiç."
Dilay ile Kılıç olayından sonra pek konuşmamıştım. Bundan dolayı bir önemi yoktu.
Aslında vardı.
Ne bileyim içten içe neden insanların birden birbiriyle bu kadar yakın olabileceğini düşünür ve yerine kafamda herhangi bir şey koyamadığım çok olurdu. Ama sonuçta herkesin kendi hayatı, öyle değil mi?
"Konser planını hazırlamak gerekiyormuş." dedi. "Tuna hoca gönderdi, yanına uğra istersen."
"Olur." dedim.
Kalktığım çardakta Dilay tek başına kalmıştı. Dilay aslında Özge'nin kopyası gibiydi. Belki de o yüzden çok iyi anlaşıyorlardı bilemiyorum. Özge'ye gelince, Gamze abla matematik öğretmeninin daha iyi olduğunu iddia ederek onu başka bir okula yazdırmıştı. Bundan dolayı da hakkında ve ne yaptığıyla ilgili pek de haberim yoktu.
Yakınından geçtiğim sınıfların içinden hönkürme sesleriyle karışık hocaların anlatımları geliyordu. Biz görevli olduğumuz için derslerden de muaf gibi bir şeydik. Sanırım okul içi organizasyonda görev almanın en özleyeceğim yanı da buydu.
"Hocam beni çağırmışsınız." dedim.
"Gel kızım."
Tuna hoca kırçıllı sarı saçlarına beyazlar karışan 40'lı yaşların ortasında biriydi. Adını Balkan coğrafyasındaki yaşama ithafen babasının koyduğunu anlatmıştı. Tarih hocası olduğu için buna çok da şaşırmamak gerekirdi.
"Konser için bir anket yapmıştınız." dedi. "Hatırlıyor musun?"
Hatırlıyordum. Sahnesi 1 milyon olan ve ülkedeki tüm popüler sanatçıları listeye yazmışlardı. İçlerinde Sezen Aksu gelsin diyen bile vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayatsızlar
Chick-LitKavga seslerinden uzaklaşırken yolu yarılamış, sakin ve biraz da ıssız denebilecek bir sokağın köşesini dönmüştüm. Serin diye tabir ettiğim hava sokakta çok bina olmamasından mı kaynaklıdır bilmem birden derinden bir rüzgarla esmeye başlamıştı. Atkı...