"Oğlum sen hiç akıllanmayacak mısın?"
Müdürün sesi tüm sınıfın kulaklarında yankılanıyordu.
"Siz hiç büyümeyecek misiniz evladım?!"
Tüm tatilin bitmesini bugün için beklemiş gibiydi. Kavgaya karışan herkesi, kavga okul dışında olmasına rağmen tek tek sorguya çekmişti müdürümüz. Yetmiyor gibi bir de ikinci dönemin açılış kürsüsünde isim isim sayarak herkesi rezil etmişti. Ara döneme girmeden partide olanlardan haberi olduğunda gerçekten küplere binmişti.
"Bu okulun bir itibarı var. Ne sanıyorsunuz siz bunu?"
Kaosun ortasında kapı tıkladı. İçeri, derse geç kalan Koray girdi.
Müdürün bağırışını dışarıdan duymuş olacak ki Koray açıklamaya girişti:
"Hocam, siz derken ben de dahil miyim?"
Derin bir nefes çekip üç tel kalan saçını geri atarak,
"YA SABIR!!" dedi. "Otur yerine!"
Birkaç kilometre ileride depreme dayanıklı olmadığı için boşaltılan bir kolej vardı. Oradan bizim okula çok sayıda öğrenci gelmişti. Koray da onlardan biriydi. Bu dönem o da bizim okula geçiş yapmıştı.
Can ile Kılıç'ın kavgasında, Kılıç'ı çekip dışarı çıkaran yüzlerden biriydi. Onu hatırlıyordum. Hem de dün gibi hatırlıyordum. O zaman için tanışmamıştık ama şu an nedense sanki o taraftan biri değilmiş gibi sınıfı ara ara güldüren tek kişi olmayı başarmıştı.
Dönem başından beri Kılıç ortalarda yoktu. Teknede geçirdiğimiz son gün kimse kimseyle konuşmamıştı neredeyse.
Bence bu mesafeden derdimi anlayabilirsin.
Tek bir cümlesiyle aslına bakarsak kabullenmek istemediğim bir gerçekliğin kollarına bırakmıştı beni.
Neyi anlayabilirdim?
Diğer tarafta Can için hayat biraz daha iyi gidiyor gibiydi. Belki de oturur konuşurlarsa olayı toparlayacakları bir evren olur diye düşünüyordum içten içe. Can benim gerçekten iyi bir arkadaşım olmuştu. Kılıç da belki öyle olabilirdi. Beni korumuş, her fırsatta bunu benim için yaptığını açıklama girişiminde bulunmuştu. Belki de ona haksızlık ediyordum.
Derdi, bana iyilik yapmaktı.
Yalan söylüyorsam da kendimle aramda olan bir şeydi bu. Kimseyi o kadar ilgilendirmezdi.
Okul çıkışı alt sınıflardan Elif ve abisi Mert'i bekledim. Can'ın yanına gideceklerini duyduğumda gerçekten mutlu olmuştum.
"Selammm!!!"
Canlı sesiyle beni karşıladı ve kucakladı Elif.
"Bu enerjinin nedeniii?" dedim gülerek.
"Çok güzel şeyler oldu hemen anlatacağım. İ na na ma ya cak sın!"
Gerçekten mutlu görünüyordu. Onu mutlu görünce benim de yüzümü abuk bir gülümseme kaplamıştı. Koluma girip beni büyük adımlarla çıkış kapısına doğru götürüyordu.
Can hastanede olduğu için dönem onun için bitmişti, okulu uzayacaktı. Onun yerine basketbol takımına Kaan adında bir çocuk kaptan olmuştu. Nedense çok da temiz yüzlü olarak isimlendiremeyeceğim bu çocuk birden kendini bir şekilde tanıtmış ve sevdirmişti. Şimdi de Elif'in dediğine göre Kaan ile aralarında bir yakınlaşma olmuştu. Kaan'dan bahsederken bile gözlerinin içi ışıl ışıldı.
"Abim geliyor, sonra konuşuruz bunu zaten." deyip tedirginlikle sustu.
Mert yanımıza gelip selam verdiğinde arkasında başka birinin daha olduğunu gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayatsızlar
Chick-LitKavga seslerinden uzaklaşırken yolu yarılamış, sakin ve biraz da ıssız denebilecek bir sokağın köşesini dönmüştüm. Serin diye tabir ettiğim hava sokakta çok bina olmamasından mı kaynaklıdır bilmem birden derinden bir rüzgarla esmeye başlamıştı. Atkı...