-Tamamlandı-
Angst değildir × Yetişkin içerik × Tetikleyici unsurlar içerir.
Babasını küçük yaşta kaybetmiş annesinin başka bir adamla evlenmesinin ardından hayatı mahvolan, umutlarını yitirmiş, tek dileği ölmek olan bir çocuk. Ve tesadüf eseri tanı...
The world was on fire and no one could save me but you It's strange what desire will make foolish people do I never dreamed that I'd meet somebody like you And I never dreamed that I'd lose somebody like you No, I don't wanna fall in love (this world is only gonna break your heart) No, I don't wanna fall in love (this world is only gonna break your heart) With you With you
Chris Isaak- Wicked Game
✭
En arka sırada sessizce oturup kendi halinde takılırken başına çarpan sert cisimle öne doğru kaymıştı.
Okula başladığından beri başından ayrılmamışlar, her imkanda kendisine zorbalık yapmışlardı.
Taehyung'un da konuşmaması işlerine gelmişti tabi.
Her okulda olduğu gibi o da bu okulun Garip Çocuğuydu. Hiç konuşmaması, sürekli kendi halinde takılması, yalnız olması diğerlerinin ilgisini çekmişti.
Diğer öğrenciler gibi bahçeye çıkmazdı mesela ya da öğle yemeğin sırasında hep yalnız otururdu. Bütün gün sırasında oturur kitap okurdu, sınıftan dışarı çıktığı tek zaman kütüphaneye gittiği zaman olurdu.
Hiç kimseye bir zararı olmayan normal birisiydi işte. Ama bu sessizliği diğerlerine dokunuyordu.
O ve onun gibiler toplumun kurbanlarıydı. Her daim rahatsız edilir, alay konusu olup dalga geçilirdi. Kurban ve Avcı gibilerdi.
Ve yeni kurbanları bu sessiz çocuktu.
Taehyung buna alışık olduğu için çok da umursamıyordu. Oysa ki gidip bir öğretmenden yardım isteyebilirdi, ama onların kendisine yardım edeceği büyük bir muammaydı.
Öğle yemeği saati geldiğinde yemeği es geçmişti. Zaten çok bir şey yiyemiyordu, bu yüzden doğruca kütüphaneye gitti.
Yavaşça kapıyı itip başını içeriye uzattı.
"Burası her zamanki gibi boş ve sessiz." Diye geçirdi içinden.
İçeriye girip arkasından kapıyı kapattı. Her zaman oturduğu köşesine gitti. Yeşil armut koltuğunun olduğu yere.
Kütüphane geniş camlarla kaplı olduğu için içerisi oldukça aydınlık ve ferahtı.
Ahşap kitaplığın yanına gitti, okuduğu kitabı eline alıp armut koltuğuna doğru yürüdüğü sırada bir hıçkırık sesi işittiğinde otomatik olarak adımları durmuştu.
Biraz durdu sese tekrar kulak verdi. Acaba yanlış mı duymuştu? Ses gelmediğinde ilerleyecekken tekrar aynı sesi duydu.
Sanki kitaplığın arkasından geliyordu ses. Her ne kadar 'karışmamalıyım'diye düşünse de içinde ki duyguya mani olamamıştı.
Burada yalnız başına kaldığına göre kimse ona yardım etmemişti belli ki. Bu hissi çok iyi bilirdi o. Düştüğü zaman kimse el uzatmamıştı ona hep kendisi kalkmıştı, bu yüzden yardıma ihtiyacı olan insanlara yardım etmekten kendini geri tutmak istemiyordu hiç.
Usulca başını kitaplığın arkasına uzattı. Sarı bir kafa gördüğünde sesin ondan geldiğine emin oldu. Küçük beden dizlerini göğsüne çekmiş, başını yere eğmiş, hıçkırarak sessizce ağlıyordu.
Taehyung onun bu halde olduğunu görünce üzülmüştü. Yavaşça yanına gitti, yanında diz çöküp parmak ucuyla koluna dokundu.
Ağlayan beden başını dizlerinden kaldırıp koluna dokunan çocuğa baktı.
Taehyung bir şey söylemediğinde sarışın olan söze girmişti.
"Ne istiyorsun?" Ağlamaktan çatlamış sesiyle mırıldandı. Taehyung cebinden telefonunu çıkartıp notlar kısmına girip parmaklarını hızlı hızlı oynatarak bir şeyler yazarken sarışın çocuk onu izliyordu.
Telefonunun ekranını çocuğa çevirdi.
"Neden ağlıyorsun?" Çocuk ekranda görülen yazıyla bakışlarını yine Taehyung'a çevirdi.
"Neden konuşmuyorsun?" Diye sordu bu sefer. Taehyung kendisine yöneltilen soruyla omuz silkip tekrar telefonunda yazan yazıyı gösterdi.
"Sevgilimle kavga ettik de o yüzden." Taehyung yine bir şeyler yazdı.
"Bu yüzden mi burada ağlıyordun?" Çocuk başını salladı.
"Evet, o yüzden ağlıyordum. Kimseler yok diye buraya gelmiştim ama sen varmışsın." Dediğinde Taehyung çocuğun yalnız kalma planını bozduğu için kendini kötü hissetmişti.
"Özür dilerim, burada kimse yok zannediyordum." Sarışın olan burnunu çekip eliyle ıslanmış yanaklarını sildi.
"Önemli değil, burası tek bir kişiye ait değil sonuçta." Taehyung başını salladı.
"Ee adın ne sessiz çocuk." Taehyung ilk defa kendisiyle tanışmak isteyen birisi olduğu için garip hissetmişti.
"Taehyung, Kim Taehyung ben. Senin adın ne?" Sarışın olan okuduğu isimle şaşırdı.
"Taehyung? Sen şu hiç konuşmayan çocuksun! Okulda senin hakkında ne dedikodular dönüyor bilemezsin." Taehyung omuz silkmişti, umurunda değildi bilse ne olacaktı sanki?
"Ben Park Jimin bu arada, memnun oldum Taehyung." Taehyung tebessüm etti.
"Ben de memnun oldum Jimin." Yalnız başına kitap okumaya geldiği kütüphane de arkadaş edinmişti Taehyung, ilk defa yaşadığı bu durumla oldukça sevinç doluydu.
Artık iki tane arkadaşı vardı! Ah sahi, o yabancı arkadaşı mıydı ki?
Daha birbirlerinin isimlerini bile bilmiyorlardı üstelik. Sadece aynı apartmanda yaşadıklarını biliyorlardı o kadar.
Taehyung yabancıyı bir daha ki görüşünde ismini soracağını aklının bir köşesine not etmişti çoktan.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Civcivimizle de tanıştılar ya sonunda. Artık küçük taetae'mizin arkadaşı var darısı başımıza qğepqğe. Okuduğunuz için teşekkür ederim. Bölüm hakkında ki düşüncelerini yazarsanız sevinirim. Diğer kurgularıma da bakabilirsiniz. Diğer bölümde görüşmek üzere şeker çocuklar-r.b