-37- An Unfair Life

451 50 31
                                    

O yâr gelir yazı da yaban gül olur yâr, yâr
Gül olur yâr yâr, gül olur
Yüzün görsem tutulur dilim lal olur yâr, yâr
Lal olur yâr yâr, lal olur
Aşka düşen divane gezer deli olur yâr, yâr
Deli olur yâr yâr, deli olur
Evlerine vara da gele usandım yâr, yâr
Usandım yâr yâr, usandım
El kızını ben kendime yâr sandım yâr, yâr
Yâr sandım yâr yâr, yâr sandım
Yüreğime hançer de soktu gül sandım yâr, yâr
Gül sandım yâr yâr, gül sandım
Mezarımı derinde kazın dar olsun yâr, yâr
Dar olsun yâr yâr, dar olsun
Altı lale üstü de sümbül bağ olsun yâr, yâr
Bağ olsun yâr yâr, bağ olsun
Ben ölürsem sevdiceğim sağ olsun yâr, yâr
Sağ olsun yâr yâr, sağ olsun

Özgür Tunç- Dilim lal olur

Finale hoş geldiniz demek isterdim ama sanırım diyemiyorum çünkü yine bölmem gerekti bölümü bu yüzden.. Diğer bölümde de görüşürüz ve umarım son bölüm olur bu da (olmayacak) qüwğqü. Keyifli okumalar dilerim şeker çocuklarım.

"İçte tutulan gözyaşları akıtılanlardan daha acıtıcıdır." -Stefan Zweig

Neden her şey yolunda giderken bir anda tepetaklak olur?

Kimin bizlere ne garezi vardır?

Kötü diye anılan insanlar güzel bir hayat sürerken neden bütün her şey iyilerin başına gelir?

Onlar bunu hak etmek için ne tür bir kötülük yapmışlardı?

Sedyede gözleri kapalı bir şekilde yatan çocuktan bakışlarını çekemiyordu Jeongguk. Sanki bir an için bile olsa gözlerini üzerinden ayırsa başına kötü şeyler gelecekmiş gibi.

Hoş, daha ne tür bir kötülük gelebilirdi ki?

Etrafta dönen hiç bir şeyden haberi yoktu. Bilinci açık ama kapalıydı sanki. Kulağına sesler geliyordu ama hepsi ona çok uzaktı.

Genç çocuğu apar topar ambulansa alıp hastaneye getirdiler. Jeongguk'un aklı o kadar gitmişti ki ambulansı aramak için eline aldığı telefonla Namjoon'u aramıştı.

Kimi aradığını, kiminle konuştuğunu, ne söylediğini bile bilmiyordu. Her şey o kadar ani olmuştu ki sanki zaman onun için durmuş gibiydi.

Hızla ameliyata alınan çocuğa bakıyordu. Hemşireler onun içeri girmesine izin vermemişlerdi. Koskoca bedeni küçük bir kadının onu göğsünden hafifçe ittirmesiyle yere düşmüştü.

Bu kadar mı aciz duruma düşmüştü?

Fırtınadan önce sessizlik geçtiğindeyse aklı yerine gelmişti. Bir anda her şey daha net ve somut bir hale bürünmüştü sanki.

Oturduğu sandalyeden kalkıp küçüğünün yanına gitmeye çalıştığında hemşireler koca adamı tutamadıkları için güvenliği çağırmışlardı.

Jeongguk deliler gibi bağırıyor onu içeri almaları için yalvarıyordu.

O karanlıktan korkardı.

Nasıl o soğuk yerde duracaktı? Hemencecik hasta oluverirdi o. Dayanamazdı küçük bedeni.

Boynuna giren şırıngayla başını arkaya çevirdi. Kendisine sakinleştirici yapan hemşireye kırgın bir şekilde baktı ama vücuduna giren sıvı bile onu uyuşturmaya yetmemişti.

Silenced  ●Taekook●Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin