I should've known
I'd leave alone
Just goes to show
That the blood you bleed
Is just the blood you owe
We were a pair
But I saw you there
Too much to bear
You were my life
But life is far away from fair
Was I stupid to love you?
Was I reckless to help?
Was it obvious to everybody elseBillie Eilish- Not Time To Die
Keyifli okumalar dileriz.
O günden sonra işler tam da Jeongguk'un planladığı gibi olmuştu. Genç çocuğun eşyalarını evinden almış kendi evine yerleştirmişlerdi.
Annesi her ne kadar pek de merak ediyormuş gibi durmasa da 'Bir arkadaşımda kalacağım' diyerek eşyalarını alıp evden çıkmıştı. En azından o arkadaşının kim olduğunu sormasını istemişti ama annesi sadece oğluna veda etmekle yetinmişti.
Ne zaman geleceğini sormadı. Nereye gittiğini sormadı. Kiminle gideceğini sormamıştı. Hiç bir şey sormamış öylece gitmesine izin vermişti.
Taehyung'un kalbi bir kere daha kırılmıştı. Kendisine lazım olan her şeyi alıp Jeongguk'un odasına yerleştirdi. Henüz saat sabahın altısıydı, erken gidip eşyalarını almak istemişti sadece bir an önce halletmek istedi.
Kahvaltı yapıp okul üniformasını giydi, dişlerini fırçaladı ve Jeongguk ile evden çıktı. Bir kaç gündür gelmediği okuluna gelmişti bugün.
Jimin onu her okulun kapısının önünde bekliyordu, ona doğru gelen arkadaşını fark ettiğinde koşarak üzerine atladı. Taehyung ansızın üzerine doğru uçan bedenle birlikte yere çakılmıştı.
Jimin arkadaşının üzerinde saçlarını çekiştirip bir yandan da onu ne kadar çok özlediğine dair şikayetlerde bulunurken diğer insanların bakışları hiç de umurunda gibi görünmüyordu.
Sonunda arkadaşının üstünden kalkmış üzerindeki tozları silkeledikten sonra koluna girmişti. Okula girip sohbet ederek sınıfına kadar gelmişlerdi.
"Bu böyle olmayacak ya, ben müdürden sınıfımı değiştirmesini isteyeyim bari. Aynı sınıfta olursak sürekli böyle in çık yapmam." Müdür izin verir miydi bilinmez ama şansını denemekten de zarar gelmez diye düşündü Taehyung.
Zil çalınca Jimin arkadaşına veda edip kendi sınıfına gitmişti. Taehyung da çantasından şu an ki dersin kitaplarını çıkarttı. Hocaları sınıfa gelince ayağa kalkıp selamlamışlar ve geri yerlerine oturmuşlardı.
Ders anlatmaya başlayan hocasıyla bir anda dikkati dağılmış önünde ki kitaba dalıp gitmişti. Aklı çok başka yerlerdeydi. Öyle ki kendisine seslenen hocasını bile duymamıştı.
Sıraya vurulan cetvelle irkilip kendine gelmiş, üstten ona sinirli bir şekilde bakan öğretmene baktı.
"Kim! Senin aklın nerede ha?!" Taehyung ellerini kucağında birleştirip başını öne eğmişti. Hocası biraz daha azarlayan sözler sarf ettikten sonra kafasını ders harici başka şeylere vermemesi gerektiğini ifade edip geri yerine dönmüştü.
Arkasından gelen kıkırtı seslerini gayet rahat duyabiliyordu Taehyung ama aldırış etmedi, her zamanki halleriydi zaten.
Şimdi Jimin olsaydı onların üzerine atlardı diye düşündü. Aklına dolan düşünceyle gülümsedi.
Teneffüs zili çaldığında daha öğretmen sınıftan çıkmadan kapı bir anda açılmış içeri neredeyse uçarak giren bir civcivle karşı karşıya kalmışlardı.
![](https://img.wattpad.com/cover/357520300-288-k122956.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Silenced ●Taekook●
Fanfiction-Tamamlandı- Angst değildir × Yetişkin içerik × Tetikleyici unsurlar içerir. Babasını küçük yaşta kaybetmiş annesinin başka bir adamla evlenmesinin ardından hayatı mahvolan, umutlarını yitirmiş, tek dileği ölmek olan bir çocuk. Ve tesadüf eseri tanı...