10. BÖLÜM: GEÇMİŞİN MAVİ LEKESİ
(Yazardan)
25 Ağustos 2006
Edra Neval... İstenmeyen, köşeye itilen o kız çocuğu. Günlerdir buradaydı. Sokaklara çıkıyor, bazen mendil satıyor bazen de aklının daha ermediği ama emir verildiği için ara sokaklara girip satıcılık yapıyordu. Torbaların içinde ne olduğunu bilmiyordu, daha altı yaşında bir kız çocuğu ne bilebilirdi ki zaten? Paranın bile değerinin farkında değildi. Okumayı yazmayı bilmiyordu küçük kız, okula gitmiyordu, göndermiyorlardı. Ne zamandır burada olduğunun bile farkında değildi. Bir gün annesi onu ormanın içinde bir eve getirmiş ve önüne diz çökmüştü.
"Bak kızım," demişti saçlarını okşadığı sırada. "Burası senin yeni evin. Burada, babanla birlikte kalacaksın." Küçük Edra'nın duyduklarıyla birlikte kaşları çatılmıştı.
"Peki sen?" diye sordu huysuzca. "Sen kalmayacak mısın yanımda?" Karşısındaki kadın başını iki yana salladı.
"Hayır, bu beni son görüşün olacak." Edra olanlara anlam veremiyordu. Normal bir sabaha uyanmış ve kendini ormanın içindeki bu ıssız evin önünde bulmuştu ve şimdi de annesi ona gideceğini söylüyordu. Onu bir daha göremeyecekti. Bu nasıl mümkün olabilirdi?
"Neden?" Küçük kızın gözleri yavaş yavaş doldu. "Neden son görüşüm oluyor bu seni?" diye sordu masumca. Karşısındaki kadın, tıpkı küçük kızın gözleri gibi dolu olan gözleriyle baktı kızına. Zorundaydı. Onu bırakmak ve gitmek zorundaydı. "Daha iyi bir hayat için." dedi kadın içinden. "Onun hayatı için ondan vazgeçmeliyim."
"Güzel bir odan olacak. Rengarenk duvarları, kocaman bir yatağı, dolaplar dolusu oyuncakları olan şahane bir oda... İstemez misin?" Küçük kızın gözleri parladı.
"İsterim!" diye yanıtladı annesini coşkuyla. Genç kadın gülümsedi küçük kızının bu hâline.
"İşte bu yüzden meleğim. Daha iyi bir hayatın olması için ayrılmalıyız, babanın yanında kalmalısın." Edra'nın dudakları büzüldü.
"Hiç mi görüşemeyeceğiz?"
"Hiç görüşemeyeceğiz." Küçük kız, annesinin boynuna atladı aniden. Kollarını sıkı sıkı sardı. Annesi de onu karşılıksız bırakmadan hemen doladı kollarını minik bedene. Kızının bebek kokusunu içine çekti. Bir daha bu kokuyu alamayacak kadar uzakta olacaktı. Anlaşma böyleydi. Kızının hayatı karşılığında kendi ölüm fermanını imzalamak zorunda kalmıştı. Çaresizdi genç kadın. Boyun eğdi. "Kızım için." diye tekrarladı içinden defalarca.
"Seni hep sevdiğimi ve seveceğimi unutma, olur mu güzel kızım?" Edra kollarını annesinin boynundan çekmeden başını salladı.
"Ben de seni hep seveceğim anneciğim." Ağladığından bazı kelimeleri yutmuş, sesi boğuklaşmıştı. Annesi zorlukla ayrıldı kızından fakat kızının ağlayışları artmıştı. Annesinin bacağına yapışmış, gitmesin diye elinden geleni yapmıştı ancak saniyeler sonra kuvvetli eller ile geri çekilmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAN GÖZYAŞI SERİSİ I
Tiểu Thuyết ChungKüçük yaşında büyümek zorunda kalmış, çocukluğunun katilini bitirmek isteyen bir adam. Hiçbir şeyden haberi olmayan, adalete âşık bir kadın. Adamın içinde yanan intikam ateşi. İntikam ateşinden kavrulan kadın. Amansız bir hastalık... Küllerden doğ...