Selamlarrr! Yeni bölümde yeniden birlikteyiz. Sınır tabii ki dolmadı hatta yakınından bile geçmedi ama ben yine de paylaşmak istedim. Birçok kişi kitaplığına eklemiş, çok sevindim gerçekten. Bunda Azroş'umun payı çok büyük tabii ki. Instagram lifeisazra hesabını hala takip etmiyorsanız çok şey kaçırıyorsunuz. Neyse fazla da uzatmayayım. Bölümü Çağan Şengül'ün Çok Yazık şarkısıyla yazdım o yüzden bölüm şarkısı olarak da onu koyacağım.
Keyifli okumalar! Oy ve yorumlarınızı bekliyor olacağım.🤍Bölüm şarkısı: Çok Yazık -Çağan Şengül
22. BÖLÜM: KANLI AYOldum olası hızdan korkardım. Bir şeylerin hızlı gitmesi de dahil olmak üzere bu durdurulamaz kavram beni ürkütürdü. Kavas'ın hayatıma girişi hızlı olmuştu ve biliyordum ki beni en büyük korkumla baş başa bırakmıştı. Sonrasında ise gruba dahil olmam, intikam planı, ölümler, acılar... Hepsi üst üste gelmiş, bizi bilmediğimiz bir hızlı trenin kollarına atmıştı. Her şey hızlıydı, durdurulamazdı. Şimdi de hızı iliklerime kadar hissettiğim anlardan birindeydim. Çok hızlıydı, kan durmuyor, akmaya devam ediyordu.
"Barça bir şey yap!" Dudaklarımdan bilinçsiz ve korkuyla dökülen cümlelerin farkında değildim. Gözlerimi Kavas'tan ayıramıyordum. Gözleri kapanmaya yüz tutmuştu. Benzi solmuş, soğuk soğuk da terlemişti. Bir elim hemen alnına gitti. Terini elimle silmeye çalışsam da yeterli değildi. Saçları terden ıslaktı, üstündeki tişört ter nedeniyle yer yer koyu mavi olurken, kanlı yerler siyaha dönüyor gibiydi. "Yalvarıyorum bir şey yap!"
"Nerede kaldı bu doktor?" diye haykırdı İren adeta. Barça'ya yardım etmeye çalışıyor ancak korkusu ve endişesi hareketlerine engel oluyordu. Elleri titriyordu. Normalde soğukkanlılığıyla öne çıkan İren Kanan şu an tir tir titriyordu.
"Artemis bir daha ara şu adamı." Barça'nın dediğini adeta bir emir gibi gören Artemis yeniden elindeki telefonu açtı. Ekrandaki numarayı tuşlaması sadece birkaç saniyesini aldı. Telefonu kulağına götürdüğü sırada içimden ölmemesi için tüm duaları ediyordum. Böyle bitmemeliydi. Daha hiçbir şey başlamamıştı bile.
"Aç su siktiğimin telefonunu!" diye hayıflandı Artemis. Telefon açılmıyordu, doktor gelmiyordu ve Kavas kollarımda kan kaybından bilincini yitirmek üzereydi. Tanrım!
"Biri bir şey yapsın!" Nefesim kesiliyordu. Kollarımda gittikçe solarken ve mavileri beni aydınlatmazken ne yapacağımı bilemiyordum. Kan vardı. Çok kan vardı... "Ölemezsin, duydun mu?" Kavas'a yönelttiğim soru yanıtsız kaldı. Öylece kollarımda yatmaya devam etti. "Ölemezsin!" dedim yeniden. Dudakları aralandı. Nefes almak ister gibi iniltili bir ses çıktı dudaklarının arasından.
"Hazel..." Fısıltısını duyduğum an gözyaşları içinde yaklaştım yüzüne doğru. Burnumu çektim.
"Lütfen uyuma." Bu ona kaçıncı yalvarışımdı bilmiyordum ancak yine de sözlerimi sürdürdüm. "Devrim... Ne olursun uyuma."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAN GÖZYAŞI SERİSİ I
Fiction généraleKüçük yaşında büyümek zorunda kalmış, çocukluğunun katilini bitirmek isteyen bir adam. Hiçbir şeyden haberi olmayan, adalete âşık bir kadın. Adamın içinde yanan intikam ateşi. İntikam ateşinden kavrulan kadın. Amansız bir hastalık... Küllerden doğ...