Bölümde rahatsız edici ögeler (kan, şiddet, vb.) bulunmaktadır. Rahatsız olacaklar o sahneleri atlayarak okusun lütfen.
Bölüm şarkısı: Can't Help Falling In Love -DARK -Tommee Profitt, brooke
14. BÖLÜM: SİYAHA BOYANAN MELEKLER
(Hazel'in anlatımıyla...)
"Kavas'a haber verdin mi?" diye sordu Artemis, gözlerini iki araba önümüzdeki babamın arabasından ayırmayarak. Evden çıktığı anda peşine takılmıştık çünkü evden öyle bir aceleyle çıkmıştı ki bu beni endişelendirmişti. Onun için değildi bu endişem, o zavallı çocuklar içindi. Onların yanına gidiyor olması yüksek bir ihtimaldi ve bunun bir ihtimal olmasına aldırmadan tedbirimizi almalıydık.
"Evet, yola çıkıyorlardı en son." Başını salladı usulca. İkimizden de tek bir ses çıkmıyordu. Sadece ve sadece önümüzdeki arabaya kilitlenmiştik çünkü ikimiz de biliyorduk, bu gecenin sonu iyi bitmeyecekti. Umuyordum ki, birine bir şey olmazdı. Bu düşünce bedenimi titretti. En son böyle bir işe kalkıştığımızda Artemis kanlar içinde yatıyordu yerde ve o görüntü ölene kadar çıkmayacaktı zihnimin derin kuytularından. Korkudan ne yapacağımı bilemediğim berbat bir geceydi. Benim için kabustan farksızdı. Elimdeki o soğuk metal parçasının verdiği hissi hâlâ hatırlıyordum. Sağ elim buz tuttu bir anda. O elimdi, adamlardan birinin öldürdüğüm o silahı sağ elimle tutuyordum. İstemsizce elimi bir titreme aldığında durdurmak adına sımsıkı bir yumruk yaptım. Şimdi gardımı indiremezdim. En çok ihtiyacım olacağı andan hemen önce olmazdı. Kendime gelmeli ve o çocukları kurtarmak için varımı yoğumu ortaya koymalıydım. Babamın zehir ettiği bu hayatın aslında o kadar da siyah olmadığını göstermeliydim. Onlar daha küçücük çocuklardı, siyah rengi bu kadar erken öğrenmemelilerdi.
Araba iyice ıssız bir yola doğru yöneldiğinde Artemis hızını düşürdü ve epey uzak bir mesafeden göz hapsine aldı onu.
"Farları kapatıyorum." diye mırıldandı. Hemen ardından bir tuşa basarak tüm yaydığımız ışığı söndürdü. İçimi bir endişe kapladı. Karanlık bir orman yolundaydık ve farları kapaması bizi oldukça tehlikeli bir yolculuğa sürükleyecekti.
"Çok karanlık, ya kaza yaparsak?" Endişeme karşılık hafif bir tebessüm etti.
"Yavaş kullanıyorum, bir şey olmayacak merak etme. Arabanın farlarını açıp bizi fark etmesi riskini alamayız. Plakayı tanır. İşte o zaman bütün plan daha başlamadan suya düşer ve babamın içindeki o canavarla çok erken tanışırsın." Yutkundum. Sahi bir gün tanışacaktım, değil mi? Bir gün bizim arkasından çevirdiğimiz tüm işleri öğrenecekti. O zaman ne olacaktı? Tüm bu sorular kalbimin sıkışmasına yetti. İçim içime yerken sormadan duramadım.
"Bir gün öğrendiğinde... Ne olacak Artemis?" Artemis'in dakikalar önce yüzünde yer eden o ufak tebessüm sorumun ardından anında kayboldu. Kurumuş dudaklarını nemlendirerek soruma cevap vermeden önce biraz daha zaman kazandırdı kendine. Tek eliyle kavradığı direksiyonu daha da sıktı. Bakışlarım eline kaydığında parmak boğumlarının yavaş yavaş beyazladığını görmüştüm.
"Umuyorum ki tüm her şey bittiğinde parmakların ardında olacak." dedi kısıkça. Başımı iki yana salladım.
"Onu sormadığımı biliyorsun." Mırıltım arabada kol gezdi. Derin bir sessizliğe itti kardeşimi ancak bu sessizliği yine bölen bendim. "İşlerini bir bir mahvettiğimizi, tüm yaptığı işlerden haberdar olduğumuzu biz onu parmakların ardına tıktırmadan önce öğrenirse, o zaman ne olacak? Ne yapacak bize?" Kaşları çatıldı. Derince iç çekti öfkeyle.
"Sana bir şey yapmasına izin vermeyeceğim." Sert tınısı dudaklarımın burukça kıvrılmasını sağladı.
"Canımızı yakacak, öyle değil mi? Bizden çaldığı hayatı bu sefer yerle bir edecek."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAN GÖZYAŞI SERİSİ I
Tiểu Thuyết ChungKüçük yaşında büyümek zorunda kalmış, çocukluğunun katilini bitirmek isteyen bir adam. Hiçbir şeyden haberi olmayan, adalete âşık bir kadın. Adamın içinde yanan intikam ateşi. İntikam ateşinden kavrulan kadın. Amansız bir hastalık... Küllerden doğ...