0.6

267 48 39
                                    

"bir dahakinde söyle chan oğlum da gelsin tamam mı?" yaşlı omega sıkıca oğluna sarılırken hâlâ damadı hakkında konuşuyordu ve bu muhabbet artık jeongin'i sıkmaya başlamıştı. "biz Chan ile boşanıyoruz! onu bir daha göremeyeceksin!" diye suratına karşı bağırmamak için kendini çok zor tutuyordu.

yine de günlerdir yaptığı gibi yine sakince gülümsemiş ve hiçbir cevap vermeden bu sefer babasına sarılmıştı kocaman. "özletmeyin kendinizi bu kadar. çıkıp çıkıp gelin böyle." dedi yaşlı alfa da oğluna sıkıca sarılırken.

"her tatilde geleceğiz bundan sonra söz!" sunoo neşeyle büyükbabasına cevap verdiğinde yaşlı adam bu sefer de torununu kucağına alıp sıkıca sarılmıştı ona. gençliğinde oğluna az çektirmeyen bu adam şimdi yaşlandıkça onlardan ayrılamıyordu resmen.

"hadi bakalım sunoo atla taksiye. geç kalacağız." Jeongin son bavulu da bagaja yerleştirdiğinde son kez ailesine bakıp el sallamış ve arka koltuğa, oğlunun yanına oturmuştu.

taksi yavaşça hareketlenip bir süre sonra gözden kaybolurken sunoo arabanın içinde babasına sarılmış cıvıl cıvıl konuşuyordu. Jeongin de onu ilgiyle dinliyordu.

"eve gidince kendimi oyuncaklarımın içine atacağım. çok özledim hepsini. her gün başka bir tanesi ile uyuyacağım çünkü gelincik ile çok fazla uyuduk ve ben sıkıldım." sürekli bir şeyler anlatıyor, Jeongin yüzündeki gülümseme ile oğlunu dinliyordu fakat son söyledikleri ile yüzündeki gülümseme solmuştu.

onlar eve gitmiyordu. onlar bilmedikleri bir eve süresiz bir misafirliğe gidiyordu. yine de şimdi bunu sunoo'ya söylerse bir anda ağlamaya başlama ihtimali vardı bu yüzden yol boyunca oğlunun evi ne kadar özlediği hakkındaki konuşmasını dikkatle dinledi.

dört saatlik tren yolculuğu bittikten sonra ise başka bir taksiyle hyunjin'in evine doğru yol almışlardı. sunoo yolu izlerken evlerinin yolunda olmadıklarını fark etmemişti ama taksiden inip tanımadığı bir apartmanın önünde durduklarında kaşlarını çatarak babasına döndü.

"neden eve gitmedik?" diye sordu dudaklarını büzerek. eve gitmek istiyordu. önce oyuncakları ile vakit geçirmek sonra babası eve geldiğinde ona kocaman sarılmak istiyordu.

"sunoo bebeğim," derken oğluyla boylarını eşitlemek için yere çömeldi. kollarından onu nazikçe tuttu. "burası benim eski bir arkadaşımın evi. eve gitmeden önce bir süre burada kalmamız gerekiyor tamam mı?"

"hayır! ben eve gitmek istiyorum artık!" sunoo sinirle sokağın ortasında bağırdığında Jeongin derin bir nefes aldı. korktuğu şey başına geliyordu şu an. sunoo'nun ev sevgisi başını ağrıtacaktı.

hızlıca telefonunu çıkarıp changin'den aldığı numara ile Hyunjin'i aradı. aşağıda olduklarını ve yardıma gelip gelmeyeceğini sordu. hâliyle hyunjin de tabiri caizse resmen aşağı uçmuştu.

dışarı çıktığı gibi feryat figan ağlayan bir çocuk ve onu sakinleştirmeye çalışan bir Jeongin beklemediği için ilk bir afallasa da hemen kendini toparlayıp yanlarına gitti.

"Jeongin?" diyerek dikkatleri üzerine çektiğinde Jeongin hemen ayağa kalkıp hyunjin'e selam vermişti.

"bu küçük omega neden ağlıyor bakalım?" diye sordu hafifçe eğilip ellerini dizine koyarken. sunoo ise ağlamayı bırakmış merakla Hyunjin'i süzüyordu.

"eve gitmek istiyormuş." dedi Jeongin.

"biliyor musun küçük omega şu an ben de eve gitmeyi çok istiyorum." dedi hyunjin hâlâ sunoo'ya bakmaya devam ederken.

"senin evin de mi uzakta kaldı?" diye sordu sunoo masumca. hyunjin ise kafasını salladı ve güneşin izin verdiği kadarıyla yukarıya bakıp kendi kaldığı daireyi gösterdi eliyle.

treat u betterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin