2.5

179 47 102
                                    

Gunun ikinci bolumu önceki bolumu okuduğunuza emin olun 👍🏻👍🏻

___________________

Hyunjin sonunda okuldaki tüm karışıklıkardan sıyrılıp bugünlük için izin istedikten sonra aceleyle eve gitmiş fakat kapıdan girer girmez karşılaştığı manzara nedeniyle olduğu yerde donakalmıştı.

Beklediği görüntü aslında Jeongin ve Sunoo'nun konuştuğu ya da en kötü ihtimalle Chan ve Jeongin'in tartıştığı bir durumla karşılaşmaktı. Fakat asla kanepede yarı baygın duran Chan'ı dizlerine yatırıp bir yandan pansuman yapmaya çalışan bir yandan da abisini susturmaya çalışan Jeongin'i, tanımadığı bir alfa tarafından zorla omuzlarından tutulan uzun zamandır görmediği Minho'yu ve Felix'in kucağına oturmuş korku dolu gözlerle bağırıp duran adamı izleyen Sunoo'yu görmek değildi.

Ne diyeceğini bilemeyerek öylece kapının girişinde bekleyen Hyunjin'i daldığı yerden koparan ise Changbin'in "Sonunda geldin." diyen sesi oldu.

Changbin sanki çok normal bir durumdalarmış gibi sakin bir şekilde tekli koltuklardan birine oturduktan sonra kendisi üzerine dönen gözler nedeniyle boğazını temizlemiş ve "Tam olarak neler oluyor?" diye sormuştu.

Minho alev çıkan gözlerini bu sefer de kapıdaki alfaya diktiğinde Hyunjin üniversiteden beri göz göze gelmeye çekindiği adamın başkaları altında ezilip unufak olduğunu hissetmişti.

Jeongin'in abisi korkutucuydu. Gerçekten her yönden öyleydi. Bakışları keskin, ifadesi her zaman sert ve iri vücudu nedeniyle de yıkılmaz duvar görüntüsü insanı gerçekten ürkütüyordu. Hyunjin onunla ilk tanıştığı zaman düşündüğü ilk şey ise Jeongin'e olan düşkünlüğü nedeniyle onu üzecek bir harekette canından olacak olma ihtimaliydi.

"Sen neden buradasın?" diye sordu Minho aynı sertlik ile. Uzun yıllar geçmesine rağmen gördüğü yüzü unutmamak gibi bir özelliği vardı ve bu pısırık duran alfanın da biricik kardeşinin etrafında dolanıp durduğunu elbette hatırlıyordu.

Hyunjin daha cevap veremeden Sunoo bir anda Felix'in kucağından atlayıp koşturarak bu odada babalarından sonra en çok güvendiği kişi olan Hyunjin'in kollarına atlamış ve Minho'nun kaşlarının daha da çatılmasına neden olmuştu.

Sözünü dinlemeyip hala daha o adama pansuman yapan kardeşine bakıp "Onun senin oğlun olduğunu sanıyordum." demiş, Jeongin de aynı sinirle "Zaten benim oğlum." diye cevap vermişti.

Anlamadığı her halinden belli olan sinirli alfa bir anda ayağa kalkıp parmağı ile ayakta dikilip duran Hyunjin'i gösterip "Ondan mı yaptın!" diye hayretle konuşunca Jeongin de sabrının son damlaları ile "Yok artık!" diye söylenmiş, baygın olduğunu düşündüğü Chan da bir anda gözlerini açınca korkuyla yerinde sıçramıştı.

"sözlerine dikkat et." diyerek uyarsa da Minho hırsını bir türlü alamadığı adamın yakalarına tekrar yapışıp "Kalk lan kardeşimin kucağından!" diyerek resmen kum torbası gibi yattığı yerden kaldırmıştı Chan'ı.

"Minho!" hala daha kimsenin adını dahi bilmediği diğer alfa da ayağa kalkıp Chan ve Minho'nun arasına girmeye çalışsa da Minho duracak gibi değildi. O kadar doluydu ki karşısındaki bu alfaya karşı, gözü dönmüştü olanları duyunca. Ki tüm meseleyi bilmiyordu bile. Sadece eğer Jeongin bu adamdan boşandıysa bir sebebinin olduğuna emindi.

Sunoo bugün şahit olduğu ikinci karmaşa yüzünden kucağında olduğu Hyunjin'in boynuna kafasını gömüp korkuyla ağlamaya başlayınca Jeongin, Felix'e aceleyle bakmış, ne demek istediğini anlayan diğer omega da zorla Sunoo'yu yine kendi kucağına alıp onun çığlıkları eşliğinde evden dışarı çıkarmıştı.

treat u betterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin