treat u better

0.9

8 yıl önce.

"Jeongin nerede?" diye sordu genç alfa elindeki tatlı paketini arkadaşlarının oturduğu masanın ortasına koyarak. Bugün dersinin erken bittiği nadir günlerden biriydi ve mucizevi bir şekilde Jeongin ile çakışmayan tek günüydü. bu yüzden alfa olan omega ile biraz daha fazla vakit geçirmek ve onu mutlu etmek için genelde onun sevdiği şeylerden alıp gelirdi her seferinde. tabii bunu "arkadaşlarla değerlendirilen zaman" adı altında yapardı ki Jeongin yanlış anlamasın.

fakat şimdi her zaman omeganın oturduğu yeri boş bulduğunda bariz bir hayal kırıklığına uğramıştı. hevesi kursağında kalmış bir şekilde yan yana oturan changbin ve felix çiftinin karşısına geçti. jeonginin şu sıralar sürekli yemek istediğini söylediği tatlılardan almıştı oysaki. ona sürpriz yapıp mutlu etmek istemişti.

"ödevini dün gece uyuyakaldığı için bitirememiş bu yüzden kütüphaneye gitti." diyerek açıklamada bulundu Felix sanki hiç oralı değilmiş gibi telefonundan kafasını kaldırmazken. aslında alfanın arkadaşına olan hislerini biliyordu bu yüzden de onlar için çöpçatanlık yapmanın fena olmayacağını düşünmüştü. Jeongin onlardan yardım isteğinde işimiz var diyerek reddetmişti mesela arkadaşını böylece hyunjin'i oraya gönderip başbaşa vakit geçirmelerini sağlayacaktı.

hyunjin öğrendiği bilgi ile daha yeni oturduğu yerden kalktı bir anda. masadaki tatlı poşetine uzanan changbin'e bakmayarak önünden çekip aldı paketi ve "ben kütüphaneye gidiyorum!" diyerek koşar adım kampüsün içine doğru ilerledi.

eli boşluğa düşen Changbin ise kaşlarını çatıp çoktan kapıdan içeri girmiş olan oda arkadaşının arkasından baktı kaldı. açıkçası öğle yemeği için bir şeyler yememişti henüz ve oldukça aç hissediyordu şu an. tatlıların gitmiş olması onu Hyunjin'in hayal kırıklığının kat ve katını yaşatmıştı bir anda.

"biz de subway'e gidelim mi hyung?" diyerek ortaya bir fikir atti Felix. açıkçası o da biraz yanındaki alfadan hoşlanıyordu fakat hisleri henüz çok yeni olduğu için ağırdan alıyordu.

ikili okulun içindeki yemek alanına giderken hyunjin çoktan kütüphaneye varmıştı bile. elindeki tatlı poşetinin sapını daha sıkı tutmuş ve derin bir nefes alarak kütüphanenin kapısını aralamıştı. başbaşa kalacak olmalarının fikri kalbini daha da hızlandırırken nefesini düzenlemeye çalışıyordu.

ve işte, hayatında belki de gördüğü en güzel omega olan Jeongin orada kitapların arasında kalmış bir şekilde ödev yapıyordu. kütüphaneye ait olan bilgisayarlardan birinin başına geçmiş ve etrafını kitaplarla doldurmuştu.

"selam." diye fısıldayarak yaklaştı yanına. heyecandan ne yapacağını bilemeyerek bir elini omeganın oturduğu sandalyenin arkasına koyup biraz öne doğru eğilmişti sessiz konuşmaları gerektiği için.

"oh, merhaba hyung." dedi Jeongin de sessizce. onu burada görmeyi beklemiyordu açıkçası.

"ne yapıyorsun?" diye sordu alfa sanki bilmiyormuş gibi.

"ödevimi yetiştirmeye çalışıyorum. saat 5'e gelmeden bitirmem lazım ama şimdiden çok yoruldum." dedi esneyerek.

"anladım, aslında yardıma ihtiyacın varmış gibi duruyor." diyerek mırıldandı hyunjin. buraya geliş amacı bu değilmiş gibi göstermeye çalışıyordu.

"felix'ten yardım istedim ama Changbin hyung ile işleri olduğunu söyledi. önemli bir iş olduğunu düşünüp ısrar etmedim ama keşke yardım edebilseydi."

"ben edeyim?" sorar gibi tek kaşını kaldırdı alfa olan. zihninde şu an jeongin'in sevinçten havalara uçup boynuna atladığı sahneler dönüyordu fakat bunun yerine daha farklı bir senaryo gerçekleşmişti. Jeongin bu teklife hayır diyemeyeceği için memnuniyetle kabul etmiş ve yaklaşık 3 saat içinde Hyunjin'in de yardımları ile ucu ucuna teslim saatine yetiştirmeyi başarmıştı. son dakika da olsa ödevini profesöre verip odasından çıktığında ise hyunjin hâlâ onu kapının önünde bekliyordu.