1.9

186 46 64
                                    

aradan geçen günler, sunoo'nun okuluna alışması, jeongin'in sonunda sargısının çıkması ve işe girmesi derken oldukça hızlı bir şekilde geçmiş ve bir hafta çoktan geride kalmıştı. bu günler içinde jeongin sunoo'yla birlikte sabahları okula gelmeye devam etmiş bir iki defa da chan katılmıştı onlara fakat jeongin ona ilk gün neden telefonlarını açmadığını dahi sormamıştı. sonuç olarak artık hesap vermesi gereken eşi değildi onun her iki anlamda da. istediğini yapmakta ikisi de yeterince özgürdü artık.

chan ise jeongin'in aksine onu umursamadığı için değil, başında başka bir dert olduğu için şu anda onlarla ilgilenemiyordu. son günlerde seungmin çok fazla yanına gelir olmuştu. ne iş yeri ne ev dinliyor kafasına estikçe yanına geliyordu ve açıkçası bu kadar gelip gidiyor olması şirkette dedikoduların da hızla yayılmasına neden olmuştu.

seungmin'in ise amacı zaten bir nevi buydu. söylentilerin çıkmasıyla elbet bir şekilde jeongin'in kulağına gideceğini biliyordu. boşanmış olsalar bile chan'ın gözü ondan başkasını görmediği sürece hep bir tehlike arz ediyordu. bu yüzden jeongin'in ona kesin olarak dönmemesini sağlamalıydı.

kısacası chan başında seungmin gibi bir bela ile uğraşırken jeongin yeni hayatına her geçen gün daha çok alışıyor ve düzene sokuyordu. artık işe de başladığı için sunoo sabahları hyunjin ile okula gidecekti ve yine akşam onlardan geç gelecekti eve ama bu hiç sorun değildi jeongin için. zaten beğenmeme gibi bir lüksü de yoktu ki başka nasıl para kazanacağını dahi bilmiyordu.

hyunjin elbette ona maddi açıdan sıkıntılarının olmadığını söylemeye çalışmıştı. hyunjin'in aldığı maaş zaten yetiyordu onlara fakat jeongin ne zamana kadar ona muhtaç halde yaşayabileceklerini bilmiyordu. doğal olarak kendini kötü hissediyordu ve ciddi anlamda uzun süredir de kendi ihtiyaçları için hiç para harcamamıştı. yalnızca oğlu için masraf yapıyordu şimdilik.

"baba, büyükannemi görüntülü arayabilir misin?" diyerek yanına geldi sunoo. bugün günlerden pazardı ve evdeki herkes için tatil günüydü.

"elbette tatlım. bir sorun yok değil mi?" diye sordu jeongin telefonundan annesinin numarasını ararken.

"hayır, ona okulda başıma gelen bir olayı anlatacağım. çok gülecek bence."

"peki, al bakalım." diyerek telefonu oğluna uzattı omega. anında cevaplanan aramayla sunoo da hemen babasının yanına oturmuş ve büyükannesi ile konuşmaya başlamıştı.

"sonra hyerin korktuğunu söyledi ve bir anda ağlayarak koşmaya başladı. o kadar komikti ki büyükanne. ama biraz üzüldüm de onun için çünkü küçük kelebeklerden korkması çok yazık. ben onları elimle tutabiliyorum ama o yapamıyor." okulda yaşadığı ve büyükannesine anlatmak için biriktirdiği bütün anılarını teker teker anlatırken yaşlı omeganın bir yerden sonra odak noktası sunoo'nun ardında kalan mekandı. oğlunun evinin genel olarak gri ve beyaz tonlarında dekore edildiğini bildiği için şu an arkada gördüğü krem rengi duvarlardan çok net bir şekilde başka bir yerde oldukları anlaşılıyordu. bu yüzden torununun sözünü kesmek zorunda kalarak "sunoo, bebeğim evde değil misiniz siz?" diyerek konuştu.

jeongin hatırladığı detayla anında yerinde dikleşirken ayni anda hyunjin'in de içeri gelmesi tuzu biberi olmuştu.

"sunoo kim-" hyunjin devamını getiremeden jeongin'in işaret parmağını dudağına yaslayarak sus işareti yapması ile anında konuşmayı bırakmıştı.

"o kimdi? baban mı?" dedi yaşlı omega ekrana yaklaşırken. sanki yaklaşınca daha net görecekmiş gibi.

"babamın arkadaşındayız büyükanne." dedi sunoo çevresinde olup bitenleri anlamayarak. tam burada kalıyoruz demek için dudaklarını aralamıştı ki Jeongin bir anda kadraja girerek "anne!" demişti neşeyle.

treat u betterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin