Felixten
Acaba şuan saat kaçtı? Heryer kapkaranlık olduğu için bilmiyordum tabi. Sabah mıydı akşam mıydı yoksa öğlen sıcağı ortalığı yakıyor muydu?
Şu ana kadar karanlıktan korktuğum için ağlıyordum. Fakat şuan sinirden ağlamaya başlamıştım. Çok bunalmıştım. Yapacak hiçbir şey yoktu burada. Sadece oturuyordum yada ayağa kalkıp kapıyı tekmeliyordum. Birden kapı açıldı. İçeri yakışıklı ama bi o kadarda piç olan adam girdi. Daha önce dikkat etmiştim. Gözünün altında ben vardı.
-Niye geldin lan yine! ÇIKARIN OĞLUM BENİ BURDAN!
-Şşş sus be, off kafam çatlıyor zaten.
*Hahahaha, bu adam şaka mı ya? Kafası çatlıyormuş. Derde bak yaa* diye geçirdim içimden. Haklıydım. Beni tutsak etmişti. Şimdi ise başım ağrıyor diye şikayet ediyordu. Bende hiç çekinmeyerek düşüncelerimi dile getirdim.
-ULAN SEN NE OROSPU Bİ İNSANSIN! GELDİN BENİ TUTSAK ETTİN! HALA BAŞIM AĞRIYOR DİYE ŞİKAYET EDİYORSUN! SENİ SİKERİM BAŞINIDA! ÇIKARIN BENİ ARTIK BURDAN! SİZİN YÜZÜNÜZDEN BİLMEM KAÇ GÜNDÜR GÜNEŞ GÖREMİYORUM!
-3 Gündür.
-PARDON YA BİLMEDİĞİM İÇİN ÖZÜR DİLERİM. ULAN ADAMI DİNDEN İMANDAN ÇIKARTMAYIN RAHAT BIRAKIN BENİ!
-O kadar kolay mı sanıyorsun?
-GETİRMESİ KOLAYDI AMA?
-Valla çok kolaydı çok zayıftın zaten.
-ADIN NE LAN SENİN!
-Hyunjin.
-BAK HYUNJİN. BIRAK BENİ AKSİ TAKDİRDE BURDAN KAÇARSAM ÇOK KÖTÜ ŞEYLER OLUR!
-Bencede çok kötü şeyler olur.
Sakince davranması ve konuşması sinirimi bozuyordu. Ben burda öfkeden kıpkırmızı olmuşken umrunda bile değildi.
Birden yanıma oturdu ve elinde getirdiği yemekleri yemeye başladı. Bu adam kamera şakası falan mıydı? Bilerek mi yapıyordu?
-ULAN SEN NE HIYAR Bİ HERİFSİN BİDE OTURMUŞ YEMEK YİYOSUN YA!
-Napayım, oturup ağlayayım mı?
-ULAN BURDAN BİR ÇIKAYIM SENDEN KURTULDUĞUM İÇİN ŞENLİK DÜZENLEYECEĞİM VE TAVUK PİLAV DAĞITACAĞIM!
-Sen bir kere burdan kurtul ne yapacağına sonra karar verirsin.
Birkaç saniye sinirle Hyunjine baktım. Bana hiç pas vermeyince öfkeyle yanına oturdum. Bana baktı ve eline börek aldı. Ardından ağzıma doğru getirdi.
-Yer misin?
Ağzı dolu konuştuğu için sesi tuhaf geliyordu. Bende hemen ağzıma uzatılan böreği ittirdim.
-İstemiyorum!
Jungkooktan
Tabi ki doğal olarak iğrenç bir sabah daha uyandım. Fakat bu sefer bir değişiklik vardı sanki. Evet, burası her sabah uyandığım oda değildi. Daha görkemli, lüks ve geniş bir oda idi.
Elimi enseme attığımda ensemde bir bez hissetmem ile hemen elimi baktım. Elim sarılıydı ve zincir yoktu, aynı şekilde tüm vücuduma baktım. Resmen tüm vücudum sargılıydı. Aklıma dün gece gelmişti. Doğru ya, dün gece Taehyung tarafından durduk yere dövülmüştüm. Daha sonrada özür dilemişti. Fakat, her özür kabul edilebilir miydi? Yada, özür dilediğinizde yaptığınız şeyin acısı geçer miydi? Hiç sanmıyorum.
Elimde yada ayağımda zincir yok ise kapı kilitlidir diye düşündüm. Ayağa kalktım ve kapı kulpunu indirdim. Kapı kilitli değildi. Galiba unutmuşlardı. Yoksa, neden kapıyı açık bıraksınlar ki? Bunu fırsat bilerek aşağıya indim. Fakataşağıda adlarının Hyunjin ve Namjoon olduğunu öğrendiğim iki adam duruyordu. Gitmek yerine gizlenip onları dinlemeyi seçtim.
Namjoondan
-Hyunjin saçmalama istersen. Nasıl olabilir böyle birşey? İyice kafayı yedin.
Hyunjinin dedikleri gerçekten saçma ve anlamsızdı. Bu çocuk şizofren miydi? Yada hayali arkadaşından mı öğreniyordu böyle şeyleri?
-Ya neden bana inanmıyorsun? Kendi gözlerimle gördüm!
-Off sen iyice delirmişsin. Git bi elini yüzünü yıka kendine gel. Hem sana nasıl inanayım ki? Adam robot diyorsun. Üstüne üstlük bu kişi bizim patronumuz!
-Ya yemin ediyorum gördüm. Parmağını çıkardı s-sonra yenisi taktı. Yemin ediyorum gördüm!
-Off kes artık Hyunjin. Şakanın da bir sınırı var!
-Ama-
-Hyunjin, git işim gücüm var.
Hyunjini dinleme gereksinimi duymadan ortamı terk ettim. Dedikleri çok saçmaydı. Böyle birşey olması imkansızdı. Yada böyle birşey olsaydı. Kim neden böyle birşey yapmak isterdi ki?
♪
Arkadaşlar fic angst olmayacak bu arada haberiniz olsun
ŞİMDİ OKUDUĞUN
crazy doctor/Taekook
FanfictionSizce bir doktor hastalarının acı çekmesini isteyebilir mi?