Sırtımda iki el hissedince Hyunjinin de bana sarıldığını anlamıştım. Ellerim titriyordu. O kadar korkmuştum ki onu kanlar içerisinde görünce, mahvolmuştum.
-Felix, artık kalksam mı? Belim ağrıdı da.
Hızla Hyunjine sarılmayı bırakmış ve onun oturmasına yardım etmiştim.
-Bana herşeyi anlat.
Demiştim ve boş boş Hyunjinin yüzüne bakmıştım.
Hyunjin herşeyi anlattıktan sonra şaşkınlıkla gözlerim kocaman olmuştu.
-Vay orospu Chan!
Hyunjin bu sözüme gülmüştü. Öyle güzel gülüyordu ki, anlatamazdım.
Aklıma birden üstümü aramadıkları ve telefonumun hala bende olduğu gelmişti. Hyunjinin bir kolunu canını acıtmayacak şekilde tutmuştum.
-Hyunjin zengin tanıdığın var mı? Yada numarası?
Hyunjin başını evet anlamında sallamıştı. İşte bu mükemmeldi.
Hızla telefonumu çıkartmıştım. Hyunjin şaşırmışa benziyordu.
-Telefonunu almadılar mı?
-Hayır, üstümü aramadı enayiler.
Hyunjin bu sefer kıkırdamıştı. Her sözüm hoşuna gidiyordu. Bunu kıkırdamasından ve gülmesinden anlıyordum.
Hyunjine yönelttiğim birkaç sorunun ardından telefon numarasını tuşlamıştım ve Hyunjinin kulağına doğru uzatmıştım. Tutupta yorulmasına izin veremezdim. Zaten bitik haldeydi.
-Alo, Hoseok, benim Hyunjin. Yardım et. Chanın adamları bizi hapsetti..... Harşeyi anlatacağım ama attığım konuma gel ve bizi bir şekilde kurtar, lütfen. Aksi takdirde kan kaybından öleceğim sanırım.
Diyip kapatmıştı. Evet, belki kıyafetim ile sarmıştım kanayan yaralarını. Fazla hala sarılmamış kanayan yaraları vardı.
___
-Off nerde şu arkadaşın. Bu kadar geç kalması norma-
Derken helikopter sesi gelmişti. Şaşkınlıkla kafamı o tarafa çevirmiştim. Maskeli bir adam bize eli ile gelin diyordu.
Hızla Hyunjinin koluna girmiştim ve cama doğru ilerlemiştim. Belki ben geçebilirdim buradan, fakat Hyunjin bu hali ile geçebilir miydi?
-Biraz yardımcı mı olsan?
Yönelttiğim soru ile helikopterden başka bir adam inmişti ve bize yardım etmişti. İkimizde bindikten sonra helikopter çalışmıştı ve bizi bir yere götürüyordu.
-Hoseok.
Hyunjin iyice bitkinleşmiş sesi ike konuşmuştu. Maskeli adam arkasına dönüp bakınca onun Hoseok olduğunu anlamıştım.
-Hoseok, Taehyung bu binada. Adım kadar eminim. Lütfen bir bakalım. Onuda alalım.
Hoseok ciddi misin der gibi bakmıştı Hyunjine. Bende olayları bilmediğini fark edip hemen anlatmıştım.
Hoseok çok inanmasa da arkadaşını kırmamış ve geri dönmüştü. Helikopter ile tüm camlara bakıyorlardı. Fakat şuana kadar baktıkları hiçbir camda yoktu Taehyung.
-Hyunjin, Taehyung yok sanırım. Geri döneli-
-Hey Hoseok. Şurda ki arkası dönük olan olmasın?
Hoseok o tarafa bakmıştı ve direksiyonu o tarafa çevirmişti. Şuan isteksiz yaptığı her halinden belli oluyordu. Fakat ses çıkarmıyordu.
Camın önüne geldiklerinde arkası dönük adam önüne dönmüştü korkuyla.
-H-hey, siz de kimsiniz?
Hoseokun sustuğunu fark edince ben konuşmuştum.
-Ah, sen Taehyung musun?
Şüphe ve korku dolu gözlerle bana bakan adam susmayı tercih etmişti. Sürücü koltuğunda oturan Hoseoka bakmıştım. Başı ile onaylayınca helikopterden elimi sarkıtmıştım.
-Hadi gel. Seni kurtarmaya geldik.
Taehyung kaşlarını çatmıştı bu sefer.
-Hı hı kesin. Yemem artık bu numaraları. Yine beni deniyorsunuz!
Ayağa kalkmıştım. Bu sefer arkamda ki Hyunjin görünmüştü. Taehyung Hyunjini görünce gözleri kocaman olmuştu.
-Hyunjin...
Gözlerinin dolduğunu görmüştüm. Hiç beklemeden konuşmuştum. Çünkğ biraz daha beklersek Hyunjin gerçekten mahf olacaktı. Bayılmak üzereydi zaten.
-Gelecek misin yoksa arkadaşının ölümünü mü izleyeceksin? Biraz daha beklersek ölecek çünkü.
Taehyung şüphe içinde uzattığım eli tutmuştu ve helikoptere binmişti. Hoseok hiç ses çikarmadan helikopteri sürüyordu.
Sonunda Hoseoka gösterdiğim konuma gelmiştik. Burası Jimin'in eviydi. Taehyungu buraya getirmek ne kadar doğru bilmiyordum tabi. Fakat getirmiştim işte. Hem şuan onu düşünemezdim zaten önceliğim Hyunjindi.
Helikopterden hepimiz inmiştik. Taehyungun arada dönüp maskeli adam baktığını gördüğümde bir sıcaklık hissettiğini anlamıştım.
Hyunjin yürüyemez haldeydi. Bu sebeple Hoseok Hyunjini kucağına almıştı. Zaten zapzayıftı Hyunjin. Bu sebeple hiç zorluk çekmemişti Hoseok.
-Bu yemek yiyor mu lan?
Taehyung duyduğu tanıdık ses ile Hoseoka bakmıştı. Bir şeyler hatırlamak ister gibi duruyordu.
-Hadi gelin içerş girelim. Fakat, Jimin yada Jungkook Taehyungu ısırabilir.
Taehyungun gözleri kocaman olmuştu.
-Jungkook mu? Şu hastaneye gelen mi?
Heyecanla sorduğu soruya karşılık ona başımı olumlu anlamda sallamıştım. Her ne kadar gülümsemesini bastırmaya çalışsada yapamıyordu. Gerçekten aşık olduğunu görüyordum. Gözleri her şeyi anlatıyordu.
Kapıyı çalmıştım ve sitres içerisinde beklemeye başlamıştım. Umarım Jimin açmazdk kapıyı. Yoksa bize siktiri çekme ihtimali o kadar yüksekti ki.
Jungkooktan
Jiminle temizlik yaparken(herşeyi ben yapıyordum) birden kapı çalmıştı. Jimin sanki tüm işi o yapmış gibi yorgunlukla kapıyı bana açtırtmıştı. Fakat gördüğüm manzara beni şoka uğratmıştı.
-Burada, ne sikim oluyor böyle?
♪
Artık Taekook yap dediğinizi duyar gibiyim merak etmeyin o günler yakın💅🏻 bir sonraki bölüm birleşecekler fakat hayırlı mı hayırsızmı bilemiyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
crazy doctor/Taekook
FanfictionSizce bir doktor hastalarının acı çekmesini isteyebilir mi?