-Siktir... Demek haklıymış. Orospu çocuğu! Taehyung nerde!?
-Vay zekisin Hyunjin. Ama bu söylemek zorunda olduğun gerçeğini değiştirmez! Konuş, eğer konuşursan seni setbest bırakırım. Ama konuşmazsan, olacaklardan ben sorumlu değilim.
Karşımda tam bir piç gibi gülüyordu. Resmen o an tüm gülücüklerden nefret etmiştim. Abim gibi gördüğün adam bana ihanet etmişti.
Defalarca düşünmüştüm. Yaşattıklarımı mı yaşıyordum? O robota uyarak yaptığım iğrenç şeylerin karşılığı mıydı tüm bunlar? Peki şuan benim için endişelenecek biri var mıydı? Hiç sanmıyordum. Ölsem kimsenin ruhu dahil duymazdı.
-Ne olacak? En fazla ne yapabilirsin ki? Orospu çocuğu!
-Hmm demek bilmek istiyorsun. NAMJOON İŞKENCE SAATİ! EŞYALARI GETİR LÜTFEN!
İçimden sadece birkaç yara alırım diye geçirdim. Dayanacaktım, yani deneyecektim.
___
-AH!
Tam tamına yarım saattir demir ile vuruyordu. Dayanırım diye düşünmüştüm, fakat o kadar sert vuruyordu ki...
-Chan yeter artık. Öldürecek misin?
Yanındaki adam konuşmuştu. Ben ise acı içinde kıvranıyordum. Her tarafım kan içindeydi. Her bir tarafım sızlıyordu.
-Haklısın, sen bana lazımsın Hyunjin. Ama Hoseok'u da bulacağım. Hiç merak etme.
Diyerek gitmişti. Şuan jiç kimseyi düşünecek durumda değildim. Vücudumda ki acı ile gözlerimi kapattım.
Felixten
Sabah bir borazan sesi ile uyandım. Gözümede ışık tuttukları için gözümü kıstım.
-Noluyo amına koyayım!
İsyankar bir şekilde bağırdım. Işığı kapattıklarında borazanı Jiminin çaldığını, ışığı ise Jungkookun tuttuğunu gördüm.
-GÜNAYDIN UYKUCU BU GÜN İLK İŞ GÜNÜ HADİ HAZIRLAN!
-Yemin ederim ben böyle birşey yapalım demedim Felix. Jimin tehdit etti.
Anlamaz gözlerle ikiliye bakıyordum derken Jimin bana yastık fırlarmıştı
-LAN-
-SUS BAKİYİM! BEN KALK DİYORUM O HALA MAL MAL BAKIYO! KALK HAZIRLAN! SONRADA KAHVALTIYA GEL! SEN BENİMLE GEL JUNGKOOK ÇOCUK RAHAT RAHAT HAZIRLANSIN!
Dedikten sonra Jungkooku çekiştirerek odadan çıkarmış ve kendine odadan çıkmıştı Jimin. Aklıma Hyunjin gelmişti. Bir sabah onun şarkı söyleyen sesi yüzünden uyanmıştım. Sesi hala kulağımdaydı.
Saçmaladığımı düşünerek Jiminin dolaba koyduğu kıyafetlerden giymiştim. Hyunjin bana zarar vermişti, beni kaçırmıştı. Ondan nefret edıyordum. Böyle şeyler düşünmen saçmaydı.
-FELİX! AMK NE ZAMAN GELİRSİN TAHMİNİ OLARAK?
Aşağıdan Jiminin bağırışını duyar duymaz 2. bir müzik aleti ile uyanmak istemediğim için aşağı indim.
-Sonunda! Hadi zıkkımlanın. Sonrada gideriz.
-Tamam.
Kahvaltı yaptık ve cafeye gittik. Başta dolup taşıyordu, fakat gittikçe daha az kişi gelmeye başladı. Akşam olunca müşteri hiç gelmemeye başladı. Bende bir masaya oturdum ve düşünmeye başladım.
Hyunjin neden gelmemişti? Her zaman gelirdi oysaki. Özlemiş miydim? Sanmam, fakat bilmiyorum işte. Duygularımla savaşıyordum, fakat hala aklım Hyunjindeydi. Dalıp gittiğimi fark etmiştim. Jungkookun beni sarsması ile kendime geldim.
Jungkooktan
Felixi dalmış bit şekilde görünce yanına gittim.
-Felix, ne düşünüyorsun?
Cevap gelmeyince birdaha tekrarladım.
-Felix!
-FELİX!
Hem sarstım hemde bağırdım. Bu sefer daldığı hayal dünyasından çıktı ve bana baktı.
-Efendim?
-Nereye daldın sen öyle?
-Şey.
Felix söylemekte şüphe duyuyor gibiydi. Elimi sırtına koydum ve güven verici bir şekilde gülümsemeye çalıştım.
-Bana anlatabilirsin Felix.
-Off aptal gerizekalı diyeceğini biliyorum fakat içimde tutmak daha zor!
Felixe bir cesaret gelmişti ve anlatmaya başlamıştı.
-Jungkook bilmem tanıyor musun ama Hyunjin diye bir çocuk var. Senin sarhoş olduğun gün sadece seni değil benide kaçırdılar. Gördüğüm için, Hyunjin beni tutuyordu. O götürmüştü beni. Küfür ediyordum, vuruyordum, nefret dolu sözler söylüyordum. Oda aynı şekilde bana söylüyordu
Flash back
-Of iki dakika susar mısın?
-LAN BİDE SUS DİYO! BAK KAFAYI YİYECEĞİM! PEZEVENK OROSBU BIRAKSANA BENİ! NE YAPTIM SİZE? TANIMIYORUM BİLE! BAĞLANTIM BİLE YOK SİZİNLE!
-OF SUS YA BAŞIM PATLADI GEVEZE ÇENELİ!
Flash back
-Sonra gittiğimizde beni bir bodruma kilitlediler. Sabaha kadar ağladım, çünkü karanlıktan korkuyordum ve bodrum karanlıktı. O günden sonra Hyunjin her zaman yanıma geliyordu. Sohbet ediyorduk, bazen birbirimize küfür ediyorduk. Hatta bazen değil, her zaman bu sahne geçiyordu aramızda.
Bunları anlatırken aptal bir aşık gibi sırıtıyordu.
-Siz gelmeden önce Hyunjin hiç gelmedi. Ne kadar geçti bilmiyorum ama uzun bir süreydi.
Yüzündeki sırıtış solmuştu. Hyunjini özlediği her halinden belliydi.
-Ve endişelenmeye başladım, özlüyorum da. Biliyorum aptallık ediyorum ama içimde bok gibi bir his var Jungkook. Gerçekten korkuyorum.
-Hadi ama Felix. Aptal falan değilsin. Duygularını sen yönetemezsin değil mi? Neyse, boşver şimdi bunları. Hadi işimize dönelim. Eminim ki Hyunjin çoktan bizi aramaya başlamıştır.
-Umarım.
Gülümseyerek Felixe baktım ki Jiminin sesi yine duyuldu.
-JUNGKOOOOOOOOK! MÜŞTERİ GELDİ GİT BAK!
-TAMAM AMK!
Ayağa kalktım ve koşarak gelen müşteriyi aradım. Sonunda arkası dönük masada oturan müşteriyi gördüm ve yanına gittim.
-Merhaba efendi-
Yine o gelmişti, Hoseok.
♪
YA NORMALDE 700 KÜSÜRLÜ BÖLÜM YAZMIŞTIM SİLİNMİŞ YA SİKİCEM NEYSE iyi okumalar <333333
ŞİMDİ OKUDUĞUN
crazy doctor/Taekook
FanfictionSizce bir doktor hastalarının acı çekmesini isteyebilir mi?