-Aaa Jungkook. Uzun zamandır yoktun.
-H-hoseok, ah evet. Uzun zamandır yoktum.
Yine kekelemiştim. Bir aptal gibi sırıtıyordum. Aşk böyle birşey miydi? Yada gerçekten aşık mı olmuştum? Eğer gerçekten aşık olsam bile, Taehyung varken aşk yaşamak, sadece Hoseoka zarar verirdi. Bunu düşünmek bile beni üzmüştü.
-Jungkook, iyi misin? Biraz kötü duruyorsun.
Hoseok bana bakıp yüzünde ki hafif endişe ile konuşmuştu. Bende kendimi toparlayarak sahte bir gülümseme ike bakmıştım.
-Ah, iyiyim ben. Merak etme.
-Peki, o zaman şimdi sipariş verebilir miyim sayın Jungkook?
Yüzündeki gülümseme ile konuştu Hoseok. Bende hafif kıkırdadım ve cevap verdim.
-Tabi bay Hoseok. Siparişlerinizi alabilirim.
Hoseok biraz düşünür gibi yapıp daha sonra sahte bir heyecanla konuşmuştu.
-Ay doğruya! Menüye bakayım hemen.
Menüyü alıp gözlerini kısarak menüye bakmıştı. Bu hali o kadar tatlıydı ki. Kalbimde ki kan fışkıracaktı resmen.
-Ben... Cheesecake alabilirim sanırım sayın Jungkook.
Başımı "Emriniz olur. " anlamında eğdim ve tekrar sorumu sordum.
-Yanına birşey alır mıydınız?
Hoseok tekrar gözlerini menüde gezdirmişti. Ardından gözlerini benim gözlerimle buluşturarak cevap vermişti.
-Milkshake.
-Birkaç dakikaya masanızda olur.
Der demez hemen bayan Yeji ve Ryunjin'in yanına gitmiştim.
-Jungkook, spariş mi var?
Bayan Ryunjin bana gülümseyerek sorduğu soruya gülümseyerek cevap verdim.
-Evet. Cheesecake ve Milkshake. Dünyanın en yetenekli ve güzel aşçıları olarak yapmanızı rica ediyorum.
İkiside kıkırdamıştı. Bayan Yeji bana dönerek konuşmuştu.
-Eh ne yapalım? Meğer hayranımız istiyor, yapalım bari.
Bu sefer kıkırdayan taraf ben olmuştum.
-Çok iyi kalpli bir aşçısınız bayan Yeji. Teşekkür ederim.
Diyerek eğilmiştim. Bayan Ryunjin konuşan taraf olmuştu bu sefer.
-Tamam, yeter bu kadar gevşeklik. Tutma bizi. İşimiz gücümüz var!
-Aşk olsun.
Dudaklarımı büzerek bakmıştım. Bayan Ryunjin umursamadan konuşmuştu.
-Hiç sırası değil Jungkook. Hadi, marş marş!
Oflayarak oradan ayrılmıştım. Ardından gelen diğer müşterilerin siparişlerini alıyordum. Ayrıca Felixte aynı şeyi yapıyordu. Fakat yüzü hala asıktı. Her ne kadar destek olsamda anlayamıyordum. Hyunjin onu kaçırmıştı, nasıl endişelenebilirdi? Ben olsaydım sevinçten ölmüştüm.
___
Sonunda işler bitmişti ve eve gelmiştik. Yorgunlukla kendimi koltuğa atmıştım. Jimin konuşmuştu.
-Ben bir lavaboya gidiyorum. Bana bakın, sakın bir boklar karıştırmayın. Çıkar çıkmaz sizi döverim.
Diyerek bizi tehtit edip gitmişti. Bende onu yamsulamaya başlamıştım.
-Bon bor lovoboyo godoyorom sokon bo bo-
-Jungkook.
Kelimemi Felixin tedirgin bakışları ve bana seslenişi bölmüştü. Ona doğru bakıp kaşlarımı kaldırdığımda yanıma oturmuştu ve elleriyle oynamaya başlamıştı.
-Jungkook ben gidip bakmak istiyorum.
Aklıma gelen şeyle kuşlarım çatılmıştı, fakat boş düşündüğümü düşünerek sormuştum. Beni yanıltacağını düşünüyordum lixin.
-Neye?
Felix fısıltı tarzı bir ses tonuyla konuşmuştu.
-Hyunjine...
Kaşlarım gittikçe daha fazla çalıtılıyordu. Ama Felix bana yalvarır gözlerle bakıyorken sinirli kalmak pek münkün olmuyordu.
-Felix, saçmalama. Daha nerede olduğunu bilmiyorsun.
-Beni getirdiğiniz yere geri götürün. Belki gelir?
Derin bir nefes alarak konuşmuştum.
-İyice saçmalamaya başladın Felix. Gidersen ne olacak? Hadi gittinde Hyunjini buldun diyelim, seni yine koyacak o bodruma. Bodrumda mı hayat sürmek istiyorsun?
Felix başını eğip parmaklarıyla oynamaya başlamıştı.
-Ama Jungko-
-Aması falan yok Felix. Gidemezsin.
Felix başını kaldırıp bana bakmıştı. Bu sırada kaşlarıda çatıktı. Az önce ki masum Felix gitmişti sanki. Bu, kadar çabuk duygu değişimi yaşamasına şaşırdığım için şaşkın şaşkın, Felixe bakıyordum.
-Ne demek gidemezsin? Buna sen mi karar veriyorsun? Çocuk değilim ben! Kimsenin iznine ihtiyacım yok!
Diyip ayaklanmıştı. O giderken arkasından bağırmıştım.
-YA FELİX O ANLAMDA DEME-
-SEN BENİ DİNLEDİN Mİ AZ ÖNCE? BENDE SENİ DİNLEMEK İSTEMİYORUM!
diyerek gitmişti bile.
-Aptal.
Demiştim arkasından.
Hyunjinden
Oturmuş kara kara nasıl giderim buradan diye düşünüyordum. Acaba notu bulurlar mıydı?
Flash back
Chan Hyungla konuşmamızdan sonra robot bize zarar verebilir diye bir not yazmıştım ve cebime koymuştum. Eğer herhangi birşey olursa diye onu cebimden atacaktım. Reflekslerim iyiydi. Bu yüzden şüphe etmiyordum.
Gittiğimizde birden ağzımın kapanması ile tek elimle ağzımda ki bezi çekmeye çalışırken diğer elimle notu cebimden atmıştım.
Flash back
Notta "Eğer bu notu okuyorsanız kaçırılmışızdır. ~H" yazmıştım. Fakat kaçırılan tek taraf bendim.
♪
İstediğiniz gibi bana sövün hak ettim. Bölüm uzun zamandır atmıyordum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
crazy doctor/Taekook
FanfictionSizce bir doktor hastalarının acı çekmesini isteyebilir mi?