Yeni bölümden merhabalar!
Nasılsınız? İyi misiniz? Ben iyiyim çok teşekkür ediyorum.
Bölüm sonunda edelim muhabbetimizi, keyifli okumalar.
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
Mustafa Ceceli & Irmak Arıcı - Gün Ağarmadan
Aracın gazına her köklediğimde gecenin karanlığına biraz daha dalıyordum. Çağatay'dan telefonuma bir mesaj düştüğünde neden o numarayı silmediğime şaşırmıştım. Bana olduğu konumu atmış, altına da ek olarak beni sabırsızlıkla beklediğini söylemişti.
Çağatay onu bildim bileli böyle biriydi ama bu yaptığını kabul edemezdim. Neden işimize çomak soktuğunu anlamam gerekiyordu.
Attığı konuma geldiğimde aracı durdurdum ve inip mekana bakarken küçük bir bar olduğunu fark ettim. Bardan şaşırtıcı bir şekilde hafif bir müzik geliyordu ve hiçbir insan sesi yoktu. Bir bar için bu durum aşırı olanaksız bir şeydi. Deri ceketime sarınıp telefonumu arka cebime koyarak barın kapısına doğru yürüdüm ve kendimi içeriye attım.
Barın sıcaklığı anında bedenimi gevşetirken az ileride sırtı bana dönük ve ayakta duran birini gördüm.
Çağatay'dı.
Topuklu ayakkabılarımın sesini duyduğunda bana doğru döndü ve yüzündeki gülümsemeyi bana da gösterdi. "Ne hoş bir ses." Deyip ayakkabılarımı göstermişti. "Özlemişim." Diye eklerken gözlerimi devirmemek için kendimi sıktım. Etrafa küçük bir bakış attığımda mekanda bizim haricimizde beş adam daha olduğunu gördüm. Kaşlarım havalanırken koruma olduğunu düşündüğüm adamlara tek tek bakıp Çağatay'a döndüm. O da beni merakla izliyordu.
"Beş koruma fazla değil mi?" Diye sordum. O da aynı şekilde karşılık verip, "Hiç korumanın olmaması az değil mi?" Omuzlarımı silkip mekanın ortasına karşılıklı bir şekilde konulan sandalyelerden birine oturup bacak bacak üzerine attım. "Tercih ve güç meselesi. Sen beş korumayla gezersin," Deyip adamları gösterdim. "Ben kendime güvenirim, korumam da koruyan da ben olurum."
Parmağını şıklatıp beni gösterirken o da karşıma oturup adamlardan birine işaret verdi. "Ben yokken daha da hırçın birine dönüşmüşsün Mia. Seni etkileyen ben mi oldum?" Başımı iki yana salladım. "Alakası yok," Derken yüzü asılmıştı. "Ben hep böyle biriydim. Beni tanıyamamak senin kabahatin olur. Beni bilen bilir zaten Çağatay." İşaret verdiği koruma elinde iki kadehle geldiğinde Çağatay ondan alıp bir kadehi bana uzattı.
Şarap dolu kadehi elime alıp geriye yaslandım ve bardağı dudaklarıma yasladım. "Sözde oturup yemek yiyecektik. Aşk olsun gerçekten beni ekip duruyorsun Sara. Kırılıyorum haberin olsun." Şarabın tadı boğazımdan inerken, "Bir yemeğin lafını yapacağını beklemezdim. Olur, yeriz." Dedim. Buna sevindiği yüzünden belli olurken konuya direkt girdim. "Ancak şöyle de bir durum var. Ne yapıyorsun? Daha doğrusu Çağatay," Deyip öne doğru eğildim. Gözleri gözlerime bıçak gibi saplanmıştı. "Ne yaptığını sanıyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK SAFİR
Teen FictionSeneler önce terk edilmenin onda bıraktığı nefret duygusu ile büyüyen bir kadın. Yaptığı her bir hatayı telafi etmek için yeniden kadının karşısına çıkan bir adam. Nefret ve Aşk İki Güçlü duygudan hangisi onlar için galip gelecekti? "İnsanlar baz...