Yeni bölümden selamlar.
Finale tek haneli sayılar kaldı diyebilirim.
Keyifli okumalar. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.Sezen Aksu - Seni Kimler Aldı?
Ölüm benimle dans eden bir çeşit haindi. Azrail hep yeni başımda duruyor gibi hissediyordum. Benden her an birini alacak gibi nefesi ensemdeydi. Ölüm ellerimde doğuyordu ve ben onu yok edemiyordum. Yirmi beş yaşındaydım. En son annem ve babam öldüğünde, ölüm onları benden aldığında her şeye isyan etmiştim.
İsyan etmem hiçbir işe yaramamıştı. Onlar geri gelmemişti mesela. Şimdi ise Azrail yeniden yanı başımda duruyor gibiydi. Birini bekliyordu belki de ama benim kimseyi ona vermeye gücüm yoktu. Benim tüm gücüm tükenmişti. Her şeye baş kaldıran, inadından taş çatlatan ve kimseye minnet etmeyen Sara Ataman artık ayakta duramıyordu.
Benim en büyük zayıflığım sevdiklerimin ölümüydü.
Hastane koridorundaydım. Hastanelerden oldum olası nefret etmiştim, bir gram bile sevgim yoktu. Abimin dediğine göre üç tane serum yemiştim. Ben, ben değildim. Kendimi kaybedeli uzun zaman oluyordu. Bugün Fırat'ın kokusunu solumadığım dördüncü gündü. Dört gündür kendimde değildim ve uyandığım ilk an gözlerim onu aramıştı. Tıpkı annemle babamın cenazesinde olduğu gibi.
Fırat'ı suçlaya suçlaya kendimi yiyip bitirmiştim. Her şeyi bir insana yıkmak ne kadar da kolayıma gelmişti. Yıkılmıştım. O kadar mahvolmuştum ki yine bu hastane koridorlarına gelmiştim. Aradan seneler geçti ve ben yine buradayım.
Yüzük parmağımda Fırat'ın yüzüğü takılıydı.
Karşımda olsaydı bana evlilik teklifi edeceği yüzük buydu. Çok güzel bir Safir taşı vardı. Gözümün önüne tek dizinin üzerine çökmüş ve bana Safir diye seslenerek edeceği teklif geldi. Bu görüntü o kadar güzeldi ki renksiz ve soğuk duvarlar hepsini tek tek yıktı. Buna da gücüm yetmedi. Bu güzel hayali yaşatmaya da artık gücüm yetmiyordu.
Fırat'ın cüzdanı elimdeydi. Kişisel eşyalarını Meriç'e vermişlerdi. Abim bana sadece cüzdanı verdi ve odadan çıkıp gitti. Cüzdanı titreyen ellerimle açtım. İlk gördüğüm manzara boş koridorda hıçkırmama neden oldu. Küçük bir resim vardı ve bu resmi çok iyi hatırlıyordum. Ellerim zorlukla fotoğrafı cüzdandan çıkardı. Bulanık görüşüme rağmen fotoğrafa baktım.
Parmak uçlarım ikimizin küçük yüzüne değdi. Çok eski bir fotoğraftı. Resmin arkasını çevirdim ve gözyaşlarım tüm yüzümü ıslattı. Hıçkırıklarımı durduramıyordum.
"Sara'm ve Ben" yazıyordu. "19/02/2009"
Fırat'la yaptığımız ağaç evdeydik. O ağaç ev için günlerce ağladığımı biliyordum. Babam çok tehlikeli diye izin vermiyordu. Ayhan amca bir gün ellerinde tahtalarla geldiğinde gözlerim Fırat'ı bulmuştu. Hem kendi babasını hem de benim babamı ikna etmeyi başarmıştı. Bu fotoğraf ağacın tepesindeki ilk fotoğrafımızdı. O ağaç benim ikinci evim gibi olmuştu ve Fırat benimle beraber oradan hiç ayrılmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK SAFİR
Teen FictionSeneler önce terk edilmenin onda bıraktığı nefret duygusu ile büyüyen bir kadın. Yaptığı her bir hatayı telafi etmek için yeniden kadının karşısına çıkan bir adam. Nefret ve Aşk İki Güçlü duygudan hangisi onlar için galip gelecekti? "İnsanlar baz...