Upuzun bir aradan sonra merhabalar.
Benim elimde değildi biliyorsunuz, kısıtlamalar vesaire....
Keyifli okumalar. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
İzel- Işıklı Yol
Fırat Kaan Dinçer
Acıları çektiren neden hep ben oluyordum?
Sara neredeydi? Ona yine acı çektirmiştim.
Gözlerimi kuş sesleri ile açtım. Havada sıcak bir esinti vardı. Kış mevsiminde değil miydik? Bu yeri biliyordum, bilmememin imkanı yoktu. Sara'nın eviydi.
Uzaktan gülüş sesleri duyduğumda kafamı o yöne çevirdim ve biraz ilerledim. Tüm aileyi bir masanın başında otururken gördüğümde adımlarım bıçak gibi kesildi. Herkes ama herkes buradaydı. Sara'nın annesi ve babası bile. Beni ilk annesi fark etti. Elini bana uzattığında gülümsüyordu.
Yanağımın ıslandığını anladım.
"Kaan." dedi ve daha fazla gülümsedi. "Gel oğlum, tut elimi." Sofia teyzenin elini tuttum. Onu gerçekten hissetmiş gibiydim. Masanın yanına çektiğinde iki küçük çocuk bana bakıyordu.
Meriç ve Sara.
"Hadi otur sende. Yemek vakti." Omuzlarımdan bastırıp sandalyeye oturmama yardımcı oldu. Gözlerimi küçük Sara'dan alamıyordum ve o da dikkatle bana bakıyordu. Beni duymalarını umursamadan, "Özür dilerim." diye mırıldandım. "Özür dilerim Sara. Seni yeniden üzdüm ve yalnız bıraktım." Küçük Sara masaya doğru yaklaştı.
İki dirseğini masaya yaslayıp çenesini avuçlarına koydu. Mavi gözleri ışıl ışıldı. "Niye ağlıyorsun Fırat?" dediğinde hala ağladığımı fark etmemiştim. Gözlerimi sildim ve kendimi gülümsemeye zorladım. "Bilmiyorum ki minik Sara." Başını biraz eğdi. "Peki neden özür diliyorsun?" Çenemi aşağı eğip omuzlarım sarsılarak ağladım.
Masadaki kimse beni fark etmiyordu. Hayal dünyam bile karmaşıktı. "Seni yine yüzüstü bıraktım. Yalnız kaldın Sara, yine benim yüzümden yalnız kaldın." Başımı kaldırıp ona baktım. "Lütfen," dedim yalvarırcasına. "Lütfen sana geri dönmeme izin ver. Yanında olmama izin ver Sara. Sana gelmek istiyorum ama nasıl yapacağım bilmiyorum." Ellerimle yüzümü örttüm.
"Fırat'cım." dedi minik Sara. "Ağlama, ben seni çok seviyorum." Kapattığım gözlerimden daha fazla yaş aktı. "Sende beni seviyorsun değil mi?" Yüzümü açtığımda karşımda şu anki Sara vardı. Sarı saçları omuzlarından dökülüyordu ve mavi gözleri dolu dolu bana bakıyordu. "Seni çok seviyorum." diye mırıldandım. "Seni ölesiye seviyorum Sara Ataman. Sen benim canımsın, can damarımsın. Sensiz ölüyorum." Sara masadan bana uzanıp elimi tuttu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRIK SAFİR
Teen FictionSeneler önce terk edilmenin onda bıraktığı nefret duygusu ile büyüyen bir kadın. Yaptığı her bir hatayı telafi etmek için yeniden kadının karşısına çıkan bir adam. Nefret ve Aşk İki Güçlü duygudan hangisi onlar için galip gelecekti? "İnsanlar baz...