Seneler önce terk edilmenin onda bıraktığı nefret duygusu ile büyüyen bir kadın.
Yaptığı her bir hatayı telafi etmek için yeniden kadının karşısına çıkan bir adam.
Nefret ve Aşk
İki Güçlü duygudan hangisi onlar için galip gelecekti?
"İnsanlar baz...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Beni öptüğüne inanamıyordum!
Alnımdan olsa bile dudakları tenime değmişti ve bu tüm dengemi şaşırtmaya yetmişti. Öylece koltukta otururken gözlerimin içine bakan Nyx'i inceliyordum. Siyah köpek kulaklarını dikmiş bir şekilde dakikalardır beni izliyordu.
Sesli bir nefesi salona bırakıp ayağa kalktım ve Fırat'ın mutfağına doğru ilerledim. Her ne kadar beni buraya getirdiğine sinirlensem de bir noktadan sonra eve gitmek istemediğimi de anladım.
Sanırım hiçbir yerde olmak istemiyordum.
Kendime dolu bir bardak su koydum ve üç yudumda onu bitirdiğimde yorgunca başımı sağa ve sola yatırdım. Arkamı döndüğümde Nyx mutfak kapısının önünde beni izliyordu. "Bu gece yeterince beni izlemedin mi?" Diye sordum. Bu sefer dilini dışarı çıkarıp kuyruğunu sallamaya başladı. "Seni tatlı kız, çok güzelsin." Dedim ve yanından geçip kafasını okşadım.
Sanırım eskisi kadar korkmuyordum ve Nyx'de kendisini sevdirmeyi başaran bir köpekti.
Salona gideceğim sırada tiz bir ses kulaklarıma doldu. Bu ses kapının önünden gelirken adımlarım beni oraya çekti. O kadar kısık bir sesti ki ne olduğunu henüz kavrayamamıştım. Evin kapısının önüne geldiğimde sesi yeniden duydum.
Bir kedi miyavlıyordu.
Kapıyı hızla açtım ve karanlığa şöyle bir bakış attıktan sonra yağmur yağdığını anladım. Başımı yere eğdiğimde ise onu gördüm. Bembeyaz yavru bir kedi kapının önünde resmen titriyordu. Tiz bir sesle yeniden miyavladığında yere eğildim ve onu kucağıma aldım. İçeriye girdiğimde kapıyı kapattım ve kollarımın arasına titreyen vücuduna baktım. O kadar küçüktü ki yanağımın içini dişledim. "Merhaba ufaklık. Senin orada ne işin var?"
Yeniden miyavladı.
Salona girdiğimde Nyx bir anda yattığı yerden kalkıp bana doğru havlamaya başladı. Yerimde sıçradığımda kediyi daha da koynuma soktum. "Nyx, yapma!" Dedim ama dinlemedi. Havlamaları bir süre sonra hırlamaya dönüştüğünde korkuyla yerimde kitlendim. Sanırım Nyx hala kendisini sevdirme aşamasındaydı.
"Fırat," Diye fısıldadım ama duymayacağını anladığımda, "Fırat!" Diye bağırdım. Kucağımdaki kediye yabancılık çektiğini biliyordum ama iliklerime işlenen korku bunu bilmiyor gibiydi. Fırat'ın sol tarafımdan gelen bedenini göz ucuyla görebilmiştim. Kokusu ve sıcaklığı yanımda biterken ben gözlerimi onun köpeğinden alamıyordum. "Sara ne oldu?" Bir bana bir de Nyx'e bakıyordu.
"O, o havlayıp duruyor Fırat." Fırat'a döndüm ve kucağımdaki kediyi gösterdim. Önce gözleri şaşkınlıkla büyüdü sonra da başını kaldırıp bana baktı. "Kapının önündeydi ve çok üşüyordu. Dışarıda bırakamazdım Fırat, ölebilirdi. Onu almam gerekiyordu." Gözlerim yakıcı gözyaşları ile dolmuştu.
