Seneler önce terk edilmenin onda bıraktığı nefret duygusu ile büyüyen bir kadın.
Yaptığı her bir hatayı telafi etmek için yeniden kadının karşısına çıkan bir adam.
Nefret ve Aşk
İki Güçlü duygudan hangisi onlar için galip gelecekti?
"İnsanlar baz...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kafamın susmadığı anlar çok olurdu. Susmadığı, acı acı bağırdığı zamanlar müzik dinlerdim ya da kitaplar okurdum. Bunun için şiir kitapları okumaya bile başladığımı bilirdim. Ama kalbin susmaması iyiye işaret değildi benim için. Kalbimi nasıl susturmam gerektiğini bilmiyordum çünkü.
Ne geçmişte ne de bugünümde.
Kalp nasıl susardı? İstediğine kavuşunca mı yoksa yok olduğunda mı? Geçmişte bunu yapmayı beceremediğim için çok ağlamıştım. O kadar ağladım ki sanırım bir süre sonra kalbim sustu ve beni kendimle baş başa bıraktı. Oysa ben ne kendimle, ne de yalnız başıma kalmak istiyordum.
Şimdi ise susmayan kalbim daha çok bağırmaya başlamıştı ve nasıl susması gerektiğini yine bilmiyordu. Artık akacak gözyaşım bile kalmamıştı. Ortada kalan tek şey iyileşmeyi bir şekilde bekleyen ruhum ve kanayan bir kalpti.
Kendimi çalışmaya vermem gerektiğini düşünmüştüm ama sanırım bu da işe yaramıyordu. Kucağımda duran defter ve elimde tuttuğum kalemle birlikte dakikalardır bakışıp duruyordum. Kıyafetlerin tasarımı için bir yerden başlamam gerekiyordu ama şu ilham denilen gıcık şey bana bir türlü gelmemişti.
Saatlerdir odamdaydım ve gözlerim bozulmaya doğru bir yolculuğa çıkmıştı. "İlham öyle kağıda bakarak gelmez." Kafamı kaldırdığımda kapı eşiğinde duran abimle göz göze geldim. İçeriye yavaşça girip kapıyı kapattı ve yatağa doğru ilerledi. "Peki nasıl gelir Meriç Ataman?" Defteri ve kalemi yatağın ucuna doğru attım. Abim yatağa oturduğunda yatak onun ağırlığı ile çöktü ve eline defterle kalemi almasını izledim.
Bir çizik attığında ona doğru yaklaştım ve yatağa uzanıp çenemi ellerime yasladım. Gözlerim ise abimin ince ve kemikli ellerindeydi. Bir çizikten sonra ikincisi geldi.
Ve o çizikler hiç durmadı.
"Bir taslak yapıyorum Sara, belki bu sana yardımcı olur." Başımı salladım ve onu izlemeye devam ettim. Bir insan bedenini çok da profesyonel olmayacak şekilde çizmişti ama iş kıyafete gelince...
Abimin attığı her bir çizik uzun elbisenin hatlarını oluşturuyordu. Büyük bir yırtmaç çizdikten sonra kabarık eteği es geçip üst kısma doğru çıktı. Straplez kesim elbisenin bel kısımlarını açıkta bırakıp oraya imzasını attı. "Bir renk söyle." Dediği an şaşırdım.
"Ne?" Dedim. Abim başını eğip bana baktı. "Bir renk söyle Sara, çizime ekleyeceğim not olarak." Gözlerimin kırpıştırdım ve çizime baktım. Bir anda, "M-mavi." Dedim. Abimin kaşlarını kaldırışından şaşırdığını anladım. Sadece aklıma gelen rengi söylemiştim. "Nasıl bir mavi?" Dedi bu sefer de.