✮ Lodos

88 11 17
                                    

Yeni bölümden merhabalar!

Bugün 21 Mart... Küçük bir kız çocuğu mavi gözlerini 1998 yılında dünyaya açtı.

İyi ki doğdun Sara Ataman.

Unutma. Yıldızlar hala gökyüzünde :)

İkizleri hiçbir zaman bir kuzen olarak görmemiştim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İkizleri hiçbir zaman bir kuzen olarak görmemiştim. Ne ben ne de abim için basit bir kuzen değillerdi. Her zaman kuzenden çok kardeş gibiydiler. Bizim bir kız kardeşimiz ve bir erkek kardeşimiz daha var gibiydi.

Yine de bu bazen çok komik bir duruma dönüşebiliyordu.

"Kim doğum günü için kendine röpteşambır alır ki?" Belen'in Atlas için dediğine kendi içimde hak verirken karşımda duran manzaraya bakıyordum. Atlas kendi doğum günü için kendisine bordo bir röpteşambır almıştı ve onu giyip bize manken yürüyüşü yapmıştı.

Sırıtmaktan çenem ağrıyordu. "Hayır her şeyi geçtim çok da kötü." Belen ayağa kalkıp kardeşinin yanına doğru yürüdü ve röpteşambıra dokunacağı sırada Atlas onun eline vurdu. "Bana dokunmaz mısın lütfen? Uzak dur benden." Atlas geri geri kaçıp Belen'le arasına mesafe koydu. Belen ise ona gülmeye başladı. Kendimi tutamadığımda bende gülmeye başladım. "Ya sen," Belen kahkaha attı. "Ya sen bunu nereden buldun? Yesinler senin röpteşambırını." Atlas ikizine ters ters baktı ve ellerini bordo röpteşambırın içine soktu. "O benim röpteşambırım artık tamam mı? Röpteşambırım ile yatıp röpteşambırım ile kalkacağım."

"Çok fazla röpteşambır kelimesi kullandın." Deyip yüzümü buruşturdum. Atlas bana dönüp, "Röpteşambırımı kıskandığın için böyle diyorsun abla. Çalış senin de olsun."

"Bir insan niye kendisine röpteşambır alır ki?"

"Zevk meselesi şekerim," Dedi Atlas. "Sen anlamazsın." Atlas burun kıvırdığında, "Uzunca bir süre röpteşambır kelimesini duymak istemiyorum." Deyip başımı iki yana salladım. "Bunlar hep röpteşam-"

Belen'le aynı anda, "Sus artık!" Dedik.

Atlas küskün bir tavırla mutfağa doğru dönüp, "Nuray Hanım! Portakal suyum nerede kaldı?" Dedi. Nuray Teyze mutfak kapısından aceleyle ellerini kurulayıp çıkarken, "Efendim Atlas oğlum, bir şey mi istedin?" Atlas'a ters ters baktım sonra da Nuray Teyzeye döndüm. "Abla yok bir şey bakma sen buna. Kolay gelsin ellerin dert görmesin." Dedim.

Nuray Teyze mutfağa geri döndüğünde abim salona giriyordu. Atlas'ı gördüğünde adımları durdu ve dudakları hafifçe aralandı. "Görüyor musunuz? Nasıl da beğendi. Ağzı açık kaldı adamın resmen." Atlas kollarını iki yana açıp etrafında döndü. "Harika değil mi abi?" Dediğinde saçlarını da geriye doğru yatırdı.

"Babana benziyorsun." Diyen abime Belen'le ikimiz kahkaha attık. Atlas iyice bozulduğunda röpteşambırı çıkarıp omzuna attı. "Giymiyorum abi. İki hevesim vardı kursağımda kaldı. Daha portakal suyumu içmedim ya."

KIRIK SAFİR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin