BÖLÜM YİRMİ BEŞ ∞ UÇMAKTAN YORULAN BİR KELEBEK

28 3 0
                                    


"Bazı anılar hiç unutulmaz"


Rotamız meydan bar!
Üç arabayla yola çıkmıştık. Arkın ın arabası, Varisin arabası ve Doğunun arabası. Doğa sevigilsi Doğu ile giderken, Nili de zorla Arkın ın arabasına bindirmişlerdi. Son kalan araba Varisin olunca ben oraya binmek zorunda kalmıştım. Daha doğrusu Doğa, zorla ben ile Vârisi aynı ortamlara sokmaya çalışıyordu. Ve bunu başarmıştı. Aynı arabada sessizce gidiyorduk. Benim olduğum tarafa kafasını çevirmiyordu, sadece dümdüz yolu izliyordu. Durup derin bir nefes alıp etrafı seyrettim. Gece pusluydu. Arabının camına değen ıslaklık, buğulanmaya sebep oluyordu. Soğuk içime işleyince ister istemez uyku bastırıyordu. Tam gözümü kapatacağım sırada Varisin laf atışı, sessizliği bozdu.
"Cam gözün cesedi orada yoksa?" Sesi, havada ki buz kadar soğuk ve ifadesizdi.

"Ne?" Dedim bir an boş bulunarak.

Gözlerini yoldan ayırmadan konuşmaya devam etti "halüsinasyon görme ihtimalin olabilir diyorum, ya ceset yoksa" diye tekrarladı

Kafamı ışın hızıyla Varise çevirdim "arabayı durdur" dedim otoriter çıkan sesimi kontrol etmeye çalışarak.

Derin bir nefes aldı "saçmalama" diyerek bıkkınlık ifadesini yüzüne takındı.

Bağlı olan emniyet kemerimi açıp "bana inanmayan biriyle hiç bir yere gitmem!" Diye yükseldim. Varise baktığımda dişlerini sıkıca ısırıyordu. Parmakları direksiyonu sert bir şekilde kavramış, damarları belli oluyordu.

"Benimle Dalga mı geçiyorsun?" Diye sorunca, dik dik ona bakmaya devam ettim. Bir kaç saniye durdum ve tekrar "arabayı durdur inicem" diye sesimi yükselttim.

Direksiyonu aniden sağ yapıp yol kenarında durdu. Tam ineceğim sırada sol kolumu tutup Bakışlarını bana çevirdi ve "sabrımı zorluyorsun!" Diye sakinliğini korumaya çalıştı.

"Bana resmen deli diyorsun" dedim dişlerimi sıkarak.

Kolumu kendine çekerek, bakışlarını bakışlarıma sabitledi "sana deli demiyorum...." Durdu derin bir nefes alıp devam etti "sadece... Sadece yoğunluğun etkisiyle halüsinasyon görmüş olabileceğinden bahsediyorum."

"Gerçekti" dedim titreyen sesimle "ölümün daveti kadar gerçek" diye sakince cevap verdim. Canımın değerini anladığım kadar gerçek olduğunu biliyordum. Nefesim kesilene kadar koştuğumu, canımın kıymetini o zaman anladığımı biliyorum. Kafasıyla beni onaylar gibi olumlu anlamda salladı. Gözlerimi ayırmadan yüzüne bakmaya devam ettim. Cildi solmuş, gözleri kan çanağına dönmüştü. Kaşının üstü hafifçe çizilmiş ama belli olmuyordu. Onu süzdüğümü fark edince yüzünü daha çok yüzüme yaklaştırdı. "Sen de bir şey var" dedi ve yutkundu "bana ait olan bir şeyler var"

"Ne" dedim şaşkınlığımın verdiği heyecanla. Bu kadar yakın olmak zorundamıydı. Kalbimin ritmi yeniden bozulmuş, hızla çarpmaya başlarken kendimi çekmek istedim. Birazcık daha yaklaşırsa dudaklarımız birleşecekti. Bir kaç saniye gözleri dudaklarıma kaydı. Yoksa ...yoksa ilk öpüşmemiz böyle bir günde mi olacaktı? Başını hızla sallayıp "bakışlarında geçmişi hatırlatan, tanıdık bir çaresizlik var" dedi. Eski yerine, direksiyonun başına geçmiş, başını yola çevirmişti. Cevap vermeme müsade etmeden, Tekrardan parmakları direksiyonu kavramıştı. Az önce ne olmuştu öyle! Sorduğu veya konuştuğu hiç bir şeyi idrak edemiyordum. Kalbimin ritmi düzelmemişti. Her an bayılacakmış hissi vardı. Konu nereden nereye gelmişti.

"Her zaman böyle miydin?"diye sordu
Şaşkın bakışlarımı onunla buluşturduğumda, vereceğim cevabı merak ediyor gibiydi. Gözlerinde beni tanımak ister bakışları vardı. Kara gözlerine inatla Bakarak "hep böyleydim" dedim.

KARANLIĞIN İKİZİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin