34-🤍²

442 52 50
                                    

Özel bölümde bile kaos yazan o kişi...
Ufak bir rica, lütfen bol bol yorum yapın.🤍🤎

İyi okumalar. 🌱

--------

"Abi!"

Jeongin gördüğü rüyanın etkisiyle bir hışım yataktan doğruldu. Ter içinde kaldığı için alnına yapışan saçları kirpiklerine de dokunup kaşındırsa da gözlerini bile kırpamadı bir an. Eli göğsünde derin derin soluklanıp karanlık boşluğu seyrederken yanında uyuyan Jisung sesine uyandı ve Jeongin gibi endişeyle doğruldu. "Jeong?"

Uzanıp masa lambasını yaktı. Sevgilisi ürpertiyle kollarını sıvazlarken kalbinin ağzında attığını hissediyordu. "Jeongin ne oldu?"

Kolundan tutulup sarsılan genç en son ofladı ve yüzünü avuçlarıyla kapattı bir süre. Jisung ona nefeslenmesi için zaman tanıdı, kabus gördüğünü hemen anlamış ve sakinleşmesi için sırtını okşamaya koyulmuştu.

"İyiyim... Rüya gördüm yalnızca."

"Biliyorum bebeğim. Gel..." Jisung sakince kollarını açıp Jeongin'i göğsüne hapsetti. "Geçecek. Bir rüyaydı sadece, azıcık nefeslenelim."

Jeongin bir şey demedi. Yüzü Jisung'un boyun boşluğuna denk gelmiş halde bir süre soluklandı. Jisung daha rahat nefes alabilmesi için bir eliyle Jeongin'in yüzündeki ellerini indirdi, ardından saçlarına daldırdı parmaklarını. "Aynı rüya mı?"

Jeongin belli belirsiz başını salladı. Jisung'un parmaklarıyla sakinleşirken bir yandan da hava elementinin usul usul okşandığını hissediyordu. "Bunu diyeceğim hiç aklıma gelmezdi ama yurtla alakalı rüyalarımı özlemeye başladım."

Jisung dudaklarını Jeongin'in saçlarına bastırdı. Sevgilisinin uzun zamandır rüyalarında yurtta kaldığı zamanları değil de abisini tekrar kaybettiğini gördüğünü biliyordu. Koruma içgüdüsüyle Jeongin'e daha çok sarıldı, elinin altındaki kolunu okşadı.

"İyiyim Ji, çok daha iyiyim şu an."

"Elimden daha fazlasının gelmesini çok isterdim."

"İnan bu bile ne kadar etkili benim için tahmin edemezsin..." Başını hareket ettirip Jisung'un boyun boşluğuna daha çok sokuldu ve rüzgarında dolanan Jisung'un elementine tutundu kendi fırtınasıyla. Jisung da bu sırada alnına usulca bir öpücük kondurdu.

"Uyumak istemezsen bir şeyler hazırlayayım bize. Meyve falan yeriz."

Jeongin hayır anlamında başını salladı. "Yarın işe gideceksin. Dinlenmen gerek."

"Senden önemli değil." Son bir kez saçlarından öpüp doğruldu, elinden tutup Jeongin'i de yataktan kaldırdı. "Hadi gel, taze ayva almıştım. Limonlar yeriz."

Jeongin güldü. Uyku sersemi peşinden yataktan kalktı ve uyuşuk adımlarla birlikte mutfağa geçtiler.

İkili kısa bir meyve molasından sonra ertesi gün Chan ve Seungmin'in yanına gitme kararı almışlardı. Ne zamandır Chan'ı görmeyen Jeongin için bu heveslendirici bir haberdi çünkü bu geceki rüyası fazla gerçekçiydi. Sabahın beşi olduğunu bilmese kalkıp gidecek ve Chan'a kocaman sarılacak kadar etkileyen bu rüyadan kurtulmanın başka bir yolu var mıydı merak ediyordu.

Belki Minho'ya sorabilirim. Terapilerin sonrasında rüyaları neredeyse bitmişti.

Jisung Jeongin'i zorla yatağa gönderdi ve kendisi de tabaklarını toplayıp yanına geçti. Yatak odalarına döndüğünde Jeongin'i camın önünde görmek iç çekmesine neden oldu ve sakin adımlarla arkasından yaklaştı. "Jeong, yürüyelim ister misin? Kar yağıyor, sıkıca giyinip güzel bir yürüyüş yapabiliriz. Kafan dağılır."

Brawe With Brave | SeungChan ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin