Mitski - Francis Forever
İyi okumalar.
--------
Seungmin geniş arabada babasının karşısında otururken gözleri de bir yandan hemen dibinde oturan Chan'a dönüyordu. Gerildiği o kadar belliydi ki onu böyle bir duruma soktuğu için babasından bir kez daha nefret etmişti.
Üstelik Chan babasıyla ilgili bir şey de hatırlamıyordu. Babası Chan'a bir şey sormasın ya da demesin diye içten içe sürekli dua ederken uzanıp Chan'ın koltukta yumruk halde duran elini tuttu. Anında karşılık alırken gülümsemeye çalıştı ama karşısında put misali oturan babasıyla fazlasıyla zorlu bir çabaydı.
Yarım saati aşkın bir araba yolculuğundan sonra geldikleri malikane Chan'ın ağzının açık kalmasına neden olmuştu. Şaşkınlıkla Seungmin'e dönerken Seungmin Chan'ın kulağına yaklaştı. "Babamla alakalı bilmen gereken bazı şeyleri biliyordun ama her şeyi anlatmaya vaktim olmamıştı. Sakın hiçbir şeye şaşırma ve babamın sorduğu sorulara da bir yolunu bulup cevap verme."
Chan yutkunup başını salladı.
Seungmin arabadan indiklerinde neredeyse üç yıldır adım atmadığı malikanenin bahçesinde nefes alamadığını hissetti. Chan'ın elini daha sıkı tuttu ve babasının peşinden yürümeye başladı.
Ona o kadar güvenmiyordu ki kesinlikle babasını arkasına alıp yürümezdi, her daim babası önünde yürürken kendisi de tetikte bir şekilde arkasında kararlı adımlarını atmaya devam edecekti.
Evin kapısını annesi açtığında hiçbir şey olmamış gibi gülümseyen ifadesiyle kollarını kaldırıp oğluna sarıldı. "Hoşgeldin oğlum."
Seungmin bir şey demedi ama annesini fazlasıyla özlemişti. Sessiz kalsa da kollarını beline sarmaktan geri duramadı.
"Geçin hadi, yemekleriniz soğuyacak."
Chan'a yalnızca gülümsemiş, üçünü de girişten yemek salonuna yönlendirmişti. Seungmin'in babası baş köşeye geçerken Seungmin onun yanına oturmuş, Chan'ı da diğer tarafına almıştı. Annesi ise Seungmin'in karşısındaydı.
"Beni kırmayıp soframa teşrif ettiğiniz için teşekkürler çocuklar. Fazlasıyla kibar bir davranıştı."
Seungmin istemsiz sırıttı sinirle. "Ya ya, ne kibarlık ama."
"Bir şey mi dedin oğlum?"
Seungmin boş ver dercesine elini salladı. "Devam edebilirsin."
"Hadi önce karnımızı duyuralım, aç karna çok da mantıklı düşünemeyiz değil mi?"
Bay Kim gülümsedi ve sol tarafındaki ekmek sepetini Seungmin'e uzattı. Seungmin'in gözleri sepette takılı kalırken iç çekti. "Beni o kadar tanımıyorsun ki bu ekmeği sevmediğimi bile bilmiyorsun."
"Ah, öyle miydi? Kusuruma bakma oğlum," Sepeti yerine koydu. "Yıllardır eve gelmediğin için böyle ufak tefek detayları unutmuşum."
Ufak tefek detaylar... Senin için hepsi ufak tefek olduğu için şimdi bu haldeyiz.
Seungmin yumruklarını sıkarken başını Chan'dan yana çevirdi. Onun da tereddütle sofrayı incelemesinin ardından göz göze gelmeleri aynı duyguları paylaştıklarını birbirlerine iletmelerini sağlamış, sinir bozukluğuyla gülmüşlerdi.
Annesi çatalını masaya koyup iki gence baktı. "Ee ama siz yemiyorsunuz?"
"Aç değiliz, kahvaltı saatimiz değil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Brawe With Brave | SeungChan ✓
Fanfic"Her elementin öfkesi farklıdır. Ateş her yeri kora dönüştürür, su boğar, hava fırtınalarıyla yerle bir eder ve toprak da taş üstünde taş bırakmaz. Aslında hepimiz birbirimizi öldürebilecek potansiyellere sahibiz. Yine de bir şekilde yüzyıllardır bu...