"Lix! Benim demir haplarım nerede?"
Minho odasında demir hapını ararken derse geç kalması an meselesiydi.
"Lix!"
Kıyafet dolabına dahi baksa da bulamadığı ilaç kutusuyla oflayıp komodinin çekmecelerini karıştırmaya başladı.
"Cidden yerini değiştirecek zaman mıydı Minho?"
Kendi kendine söylene söylene ilacını ararken kapı pervazına yaslanan Felix abisine seslendi. "Sanırım bunu arıyorsun?"
Minho hızla doğruldu ancak başı döndüğü için yalpaladı bir an. Kendini bildi bileli demir ilaçlarına bağlı yaşıyordu ve son birkaç gündür yaşadıkları yüzünden artan baş dönmeleri ve saç dökülmeleriyle demir değerinin tekrardan düştüğünü anlamıştı.
"Ah, evet..." Yerdeki çantasına uzandı hemen ve kapıya yürüdü. "Teşekkür ederim bebeğim."
Felix'in elindeki tek jelatini alıp yanağına bir öpücük kondurdu ve dış kapıya koştu.
"E kahvaltı!?"
"Kafeteryada yerim, önce ilaç almam lazım. Dikkat et!"
Ardından aceleyle kapıyı çarpıp evden çıktı. Felix kollarını bağlamış giriş holündeki boşluğa karşı dururken başını iki yana salladı.
"Neyse ki elementlerinden biri ateş falan değil, yoksa telaştan geçilmez birisi olurmuşsun."
"Lix?"
Chan kapının sertçe kapanma sesine uyanırken koridora başını uzatmıştı. "Minho muydu çıkan?"
"Hım, dersi varmış. Senin yok mu hyung?"
"Dersim yok ama Jeongin esir alacak gibi. Bugün öğleden sonraya kadar özgür bir bireyim."
Büyüğünün dediklerine güldü ve mutfağa yöneldi. "Jeong'u da çağır da kahvaltı yapalım. Birlikte kahvaltı yapmayı özledim."
Chan kapıyı ardından açık bırakıp odaya geri girdi. "Bin uyanmadı mı?"
Mutfaktan bağırdı. "Çıkmış çoktan. Sekizden beri yok evde."
"Ah, anladım." Kafası karıştığı için tek parmağıyla ensesini kaşıdı. "Onun dersi mi vardı ya?"
Üstünde çok durmadı ve Jeongin'in yatağına oturdu yavaşça.
"Jeong? Uyan hadi. Jeong..."
Omzundan sarstı hafifçe. Jeongin ufak mırıltılar çıkardığında eğilip terden hafif nemlenmiş saçlarına ufak bir öpücük bıraktı. "Bebek ekmeğim? Uyan da kahvaltı edelim. Lix bizi bekliyor mutfakta."
Yavaşça arkasında kalan abisine döndü. "Saat kaç ki?"
"Minho it gibi koşturduğuna göre on olmuş olmalı. Şu ara her yere geç kalıyor."
İkili uyanıp kendilerine gelmeye çalışıyorlarken Felix de masadaki eksikleri tamamlıyordu.
Gözüne salonda bulup mutfağa getirdiği ilaç kutusunu kestirince elindeki işi bırakıp abisinin demir hapına ilerledi. Kutunun ağzını açıp tam olan diğer jelatinlere bakarken hafızasını yokladı. "Abim ne ara aldı ki bu yeni kutuyu? Diğerinde daha vardı diye hatırlıyordum."
Evirip çevirirken bir karara varamayınca ilacı sehpaya geri bıraktı. "Neyse, gelince sorarım."
Sonrasında mutfağa giren Chan ve Jeongin ile onlara günaydın dedi. Chan beline sarılıp yanağını öptü. "Sana da günaydın civciv. Ellerine sağlık şimdiden."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Brawe With Brave | SeungChan ✓
Fiksi Penggemar"Her elementin öfkesi farklıdır. Ateş her yeri kora dönüştürür, su boğar, hava fırtınalarıyla yerle bir eder ve toprak da taş üstünde taş bırakmaz. Aslında hepimiz birbirimizi öldürebilecek potansiyellere sahibiz. Yine de bir şekilde yüzyıllardır bu...