19

1K 97 57
                                    

İyi geceler öpücüğünüz benden.

––––––––

Chan sabaha karşı zar zor uykuya dalmıştı. Her zamanki uyku vaktinden de geç uyurken, uyanması da aynı şekilde geç saatlere kalmıştı.

Ancak bu saate kadar uyuyan tek kişi o değildi. Uyanmasına sebep olan şey burnuna ve çıplak göğsüne sürtünen kıvırcık saç tutamlarıydı. Başını iki yana döndürüp kaşınmasına neden olan saçlardan kaçmaya çalıştı ancak göğsündeki ağırlık fazla hareket etmesine izin vermiyordu. Burnuna ulaşan tanıdık kokuyla yavaşça araladı gözlerini ve hemen dibindeki siyah saçları gördü. Aklına dün gece yaşananlar üşüştüğünde kalbinde yine o bilindik sızı dolandı, göğsündeki bedenle yan dönüp Jeongin'e daha çok sarıldı ve parmakları saçlarında gezinirken boş duvara daldı gözleri.

Baktığı yeri görmüyordu ama pek de farkında değildi bunun. Geceden beri gözünde canlanan tek şey Jeongin'le yaşadıkları tartışmalarıydı.

Kardeşinin sesi yine zihninin duvarlarına çarpıp yankılanırken derin bir nefes aldı.

Keşke hiç almasaydın beni o yurttan da kendi başımın çaresine baksaydım.

Gözlerini kapatıp yutkundu.

Senin yokluğunun korkusuyla yaşamak çok ağır ve sen de bana hiç yardımcı olmuyorsun.

Zihninde başıboş çocuklar gibi dolanan sesleri yok etmek için başını salladı ancak boş bir çabaydı. İğne misali batan düşüncelerinin canını acıttığını hissetti. İçgüdüyle kardeşine sığınmak istedi, Jeongin'i göğsüne daha çok çekti ve saçlarında dolanan parmaklarının hareketi daha da yoğunlaştı.

Çok geçmeden Jeongin, Chan'ın kıpırdanışlarıyla uyanırken yavaş yavaş gözlerini kırpıştırdı. Fakat kendine geldiği gibi Chan'ın elementindeki bunaltıyı hissetmeyi beklemiyordu.

Bütün gece hareket etmeden uyuduğu için kaskatı kesilmiş vücuduyla alnını zar zor Chan'ın göğsünden uzaklaştırdı. "Chan?"

Chan gözlerini açıp kardeşine baktı, biraz gülümsemeye çalıştı. "Günaydın."

"Günaydın. Neden elementin bu kadar karamsar?" Tek dirseği üzerinde doğruldu. "Bir şey mi oldu?"

Chan'ın gamzelerine usul usul parmak uçlarını dokundurdu. Bunu yapmaya bayılıyordu, gülümsemeyle daha da belirginleşen çukurları görmek her zaman güzel hissettirirdi.

Abim olduğunun en büyük kanıtı bunlar sanki.

Chan da bunu fazlasıyla iyi biliyordu. Gözlerini kapatıp elementiyle de sığındı kardeşine. Hafif endişesiyle titreşen havasına kendi rüzgarıyla dokundu. Gülümsemesi rahatlamayla daha da artarken bir elini başının altına koydu, bir elini de Jeongin'in beline attı. "İyiyim, rüya gördüm sadece."

Jeongin eğilip saçlarından öptü. "Senin tilkilerin kuyrukları yine dışarı fırlayıp saçlarına dolanmış. Bu kıvırcıklığı başka türlü açıklayamıyorum."

Chan kısık bir kahkaha attı dediğine. Jeongin de kazandığı zaferle parmaklarını yeniden gamzelerine dokundurdu.

"Sen derse gitmeyecek misin ekmek?"

"Hayır. Bugün seninle vakit geçirmek istiyorum." Yüzü düştü hafiften. "Hem dünün özrü olsun."

Chan da alışkanlıkla Jeongin'in saçlarına doladı parmaklarını. "Bu konuyu kapattık sanıyordum."

Başını iki yana salladı. "Böylesine kırıldığın bir konuyu nasıl rafa kaldırabilirim Chan?"

"Üzülmüyorum ki bebeğim. Takma kafana. Ayrıca ortada asıl kalp kıran bir konu varsa o da benim senin ne kadar korktuğunu görememem." İç çekti. "Himchan'ın kaçtığına o kadar odaklanmışım ki seni geri plana attım."

Brawe With Brave | SeungChan ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin