"O kadının tüm toprak hücrelerini suyla boğacağım."
Hyunjin yüzünü o kadar çok yıkamıştı ki okul sabunu kalitesizliğinden dolayı yanaklarını kurutmuştu şimdiden. Seungmin ile beraber yürürlerken adımlarını kantine çevirdiler.
"Yüzüme hapşırdı resmen!"
O yüzünü peçeteyle kurularken Seungmin sadece gülüyordu.
"Gülme! Seungmin sana diyorum!"
"Kadın sabah yüzünü yıkamadığını anlamış olmalı."
"Hah," yüzünü kuruladığı peçeteyi yanındaki çöpe attı. "Benim suya mı ihtiyacım var? Damarlarımdan kan yerine su akıyor zaten." Omzuna geçirdi bir tane. "Ayrıca çok merak ediyorsan söyleyeyim, sabah gayet de bebek gibi yıkadım yüzümü."
Kantine girip sıraya geçtiler. Seungmin ellerini cebine koyarken Hyunjin de parmaklarıyla saçlarını silkeliyordu.
"Saçların taş gibi olmuş, çok sert görünüyorlar." Birkaç saç teline dokunup küçük parçaların dökülmesini sağladı.
Hyunjin sıkıntıyla oflayıp kollarını göğsünde bağladı. "Direkt boyasam daha iyiydi. Şu halime bak."
Sıraları gelirken birer kahve alıp köşedeki bir masaya oturdular. Hyunjin sıcak olan kahvesine üfledi. "Jisung nerede?"
Seungmin bilmiyorum dercesine omuzlarını silkti. "Haberim yok, telefonlarını açmıyor. En son evde beraberdik."
"Felix de bakmadı mesajlarıma, sanırım dersleri bitmemiş."
Cümlesinin sonuna gelirken yan taraflarında yükselen konuşmalarla ikisi de o tarafa döndü. Jisung ellerini sağa sola sallayarak hararetli hararetli yanındaki Felix'e bir şeyler anlatıyordu.
Sertçe boştaki sandalyeyi çekti ve çantasıyla beraber kendini bıraktı. Felix de karşısına geçmişti.
"Bitmiştir. Bir daha asla birisi için kedimi ortaya atmayacağım."
Jisung'un dediğiyle ikilinin gözleri Felix'le buluşurken sıkıntıyla alnını ovaladı. Felix cevap vermekten vazgeçip karşısında söylenen çocuğa odaklanmaya karar verdi.
"Bu dediğine gerçekten inanıyor musun Jisung? İyi niyetin yüzünden hep başını belaya sokuyorsun."
Jisung alayla güldü. "Bana diyene bak, sanki sen de karışmadın kavgaya."
"Ne?"
"Ne?"
İkisi tek bir ağızdan konuşurken Felix ve Jisung aralarında tartışmaya devam ediyordu.
"O benim çocukluk arkadaşım, onu korumam gerek. Sen neden atladın ki?"
"Çünkü sen de benim arkadaşımsın Felix! Sen neden Jeongin için kavgaya karıştıysan ben de o sebepten karıştım. Seni ve onu korumak için."
"Benim senin korumana ihtiyacım yoktu Jisung!"
Jisung göz devirdi. "Hadi ama Lix, dört tane adamla kendi başına kavga edemezdin!"
"Burada neler oluyor?"
Hyunjin'in yükselen sesiyle bir anda hararetli tartışma son bulmuştu. Kendilerinin ne halde olduklarını fark ettiklerinde diğer fark ettikleri şey de yakınlarındaki çoğu masanın onlara bakıyor olmasıydı.
"Çok üzgünüz." Seungmin her tarafa saygı ifadesi olarak eğildi ve ardından dönerek hemen yanındaki sandalyede oturan Jisung'un başına hafifçe vurdu. "Neden bu kadar yüksek sesle tartışıyorsunuz? Ne kavgasından bahsediyorsunuz siz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Brawe With Brave | SeungChan ✓
Fanfic"Her elementin öfkesi farklıdır. Ateş her yeri kora dönüştürür, su boğar, hava fırtınalarıyla yerle bir eder ve toprak da taş üstünde taş bırakmaz. Aslında hepimiz birbirimizi öldürebilecek potansiyellere sahibiz. Yine de bir şekilde yüzyıllardır bu...