0.1-Otobüs

358 122 74
                                    

Bu kitapta geçen kişi ve kurumlar tamamen hayal ürünü olup her ayrıntısıyla kurgudan ibarettir.

"Bir şeyi tanımak için başlayamazsın, o zaman kaybedersin. Onu tanıyarak başla. Savaşa, düşmanını tanıyarak başla. "

Bambaşka bir kurgum ile buradayım.

Ne kadar kalabalık bir şehirde yaşarsanız yaşayın, son durağa kimse kalmaz. Zaten son durak, evi olmayanlar içindir.

Motorum arıza yaptığı için homurdanarak bindiğim otobüste sadece 3 kişi kalmıştık. Zaten kalabalıktan hoşlanmayan bir insandım, babamın ünü yüzünden etrafımdaki yaşlı-genç herkes tarafından resmen boğulmuştum ve şimdi dikiz aynasından bana iğrenç, şerefsiz olduğunu bas bas bağıran bakışlar atan bir adamla uğraşmak zorunda kalmak istemiyordum. Fakat bu adam beni rahat bırakacağa benzemiyordu. Duruşumu dikleştirdim, başımı iki yana salladığımda savrulan dalgalı, siyah saçlarım yeniden omuzlarımdan belime doğru döküldü.

Otobüs son durağa yaklaştığını belli ederek yavaşladı, sarsılarak ve garip bir ses çıkararak durdu. Kapı aynı tıslarcasına çıkan sesle açıldı, önde diğer adam, arkada ben ve benim arkamda gitmesi gereken fakat otobüsü durduran şoför inince otobüs boşaldı. Kapılar kapandı, diğer adam tam zıddı yöne ilerlerken ben de ilerlemeye başladım. Adımlarımı serileştirdiğimde ıssız sokakta yankılanan sesler de serileşti, kafamda çalan, nereden duyduğumu bile bilmediğim şarkı istemsizce tekrarlandı.

Bir anda durdum, arkamdaki adam da durdu. Başımı yukarı doğru kaldırıp sıkıntıyla ofladım. "Canımı yeterince sıktın." dedim adama. Elimi çantama attığımda yüzünde aptal bir gülüş oluştu. "Ne o? Biber gazı mı çıkaracaksın?" Hiç gocunmadan silahımı çıkarıp başına doğrulttum. Göz bebekleri korkuyla büyüdü, tetiklenen vücudu titremeye başlarken geriye doğru birkaç adım attı. Üzerine yürüdüm, her adımımda daha da titrerken gerilemeye devam etti. En sonunda arkasını dönüp otobüse doğru koştu, kapıyı bile kapatmadan hareketlendi. Başımı iki yana salladım. "Bu kadar korku bünyeye zarar." İnsanlar konuşmadan önce derin, dikkatli dinleyene göre gürültülü bir nefes alırlardı.

Nefes sesini duyunca arkama döndüm ve beni izleyen ela gözlerin sahibine silahımı doğrulttum. "Sakin." dedi, başını iki yana salladı. Karşımda duran, otobüsteki kumral adamdı.

Dikkatli incelemediğim yapılı vücudu karşımdaydı. Üzerindeki tişörtten kol kasları belli oluyordu fakat diğer türlü vücuduna bol gelen siyah bir gömlek vardı. Altında ne dar ne de bol gelen siyah bir pantolon vardı, elinde ise siyah kapüşonlu bir ceket. Ela gözleri vücudumda dolaşıp yeniden gözlerime çıktı, bende vücudunu incelemeyi bırakıp gözlerine döndüğümde bakışlarımız buluştu. Benim insanları ürküten kara harelerime zıt olan onun ela gözleri şüpheyle karışık tanımadığım bir duyguyla yüzüme bakıyordu. Bakışlarıyla hala ona doğrulttuğum silahı işaret ettiğinde silahı yavaşça indirdim fakat ne kilitlemiştim ne de kaldırmıştım. O da bunu farketmiş olacak ki ellerini kaldırdı. "Bir şey yapmayacağım hanımefendi, sakin olabilirsiniz."

"O zaman siz de gidebilirsiniz beyefendi." dedim onun alaycı ve yatıştırıcı sesine karşıt kinayeli ses tonumla. Omuz silkti. "Sadece adamın size nasıl baktığını farketmiştim, bu yüzden."

"Düşüncelisiniz fakat gördüğünüz gibi olay çözüldü, beni rahat bırakın." Arkama döndüm, birkaç adım attığım sırada sol bileğime sarılan elleriyle durdum. Bakışlarımı ela gözlerinden çekip bileğimdeki eline odakladım. Bakışlarımdan rahatsız olan kumral adam elini çekti. "Adın ne?" dediğinde sinirli nefesimi verdim. "Sana ne." Yeniden önüme döndüğümde bu sefer kolunu yoluma siper etti. "Adın ne?" diye ısrar etti. "Kaba olmak istemiyorum ama artık siktirip git." Güldü. "Hiç kaba değilsin güzel hanımefendi, artık adını öğrenebilir miyim?" Elini bu sefer tokalaşmak için bana doğru uzattı. "Baran Soykan." diyerek kendini tanıttı. Tokalaşmayı es geçerek başımı salladım. "Leyal Karan." Adama sinir bozucu bir gülüş sundum, gülüşüm anında solarken arkama döndüm ve ilerlemeye başladım.

Ben Leyal Karan.

Adı sadece 40 saniyelik bir kadın cinayeti haberinin konusu olmuş Seda Karan ve ünlü iş adamı Altay Karan'ın ikiz kızlarından biriydim.

Annem ölmüştü. 7 yaşındaki kızının önünde 7 haftalık bir cehennemde yanmıştı ve yakılan külleri, bir dönme dolabın tepesinden savrulmuştu.

Onun rüzgara karışan küllerinden Karanlık doğmuştu.

Ben Leyal Karan. Ya da Karanlık.

Adımın anlamı gecelerdi, ama ben gece değildim. Geceyi aydınlatan ay vardı, ben karanlıktım, zifiri karanlık. Can yakanların canını yakmak için gelmiştim, can yakanların gördükleri son şey benim koyu kahverengi gözlerim olsun diye yaşıyordum.

Son nefesin, o sonsuz karanlığın mimarı olmak için.

Belki de Karanlık için.

Evet, kısa bir bölümle Son Durak'a merhaba diyoruz. Leyal Karan sizi bekliyorr.

Yorumlarınızı bekliyorum, oylarınızı da.

Seviliyorsunuuz.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Son Durak +18 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin