Evet, güzel bir bölümle buradayım. Sözü Leyal'e bırakıp kaçıyorum, yorumlarda buluşalım.
İyi okumalar.
"Kalbime yasladığı hançeri defalarca saplayıp çıkardı. O kimseye acımaz. Ama ben, beni sevdiğine inandım. Seven sevdiğine acır sandım."
Defalarca çalan kapıyla spor salonundan çıkıp kapıyı açtım. Dora nefes nefese içeri girdi, arkasından da Lara. ''Bugün Lara'nın doğum günü.'' dedi Dora zorlukla nefes alıp verirken. "İyi." diye fazla bile olan bir tepki verdim. Komodindeki sigara paketinden bir sigara çıkardım, yaktığımda ikisi de garip garip bana bakıyorlardı. "Ne?" dedim bakışlarımı aralarında dolaştırırken. "Kutlamamı mı bekliyorsunuz?"
"E yani." dedi Dora kırık bir sesle. Merdivenlerden atlayarak inen Vera kolunu omzuma attı. "Siz Leyal'in kusuruna bakmayın. İyi ki doğmuşsun Lara." Lara zayıf bir tebessümle karşılık verdi. Sigarayı avucumda sıkarak söndürdüm. "Doğum günümün annemin ölüm günü olduğunu sana da mı anlatayım Vera?" dediğimde ben hariç herkesin gerildiği bir sessizlik oluştu. ELimdeki izmariti çöpe attığım sırada Baran ve Atlas içeri girdi. "İkna edemediğinizi anladık." dedi Atlas. kaşlarımı çattım. "Niye?"
"Lunaparka gidecektik." dediğinde kalbimin sıkıştığını hissettim. Vera ayrı, Baran ayrı kaş göz yapıyordu. Vera diğerlerine gitmemem gerektiğini anlatmaya çalışırken Baran açık açık kolyem için gelmek zorunda olduğumu söylüyordu.
İyi ki bir söz vermiştim, sözümü tutmak için canımı bile verirdim ama bu fazlaydı. Bıkmıştım.
"Gelmeyeceğim." diye direttiğimde hepsi aynı anda göz devirdi. "Herkesin içinde bir çocuk vardır Leyal." dedi Dora. "Biraz da senin içindeki çocuk sevinsin, kan görmekten kusmuş kalbine amına koyayım." Omuz silktim. "İçimdeki çocuk benden önce büyümüşse yapacak bir şey kalmamış demektir." dedim bıkkınlıkla "Amına koyayım beni bir salın." diye sinirli söylemlerime devam ettim.
Nefeslerim sıkıştığında yeniden küfrettim. Bu defa dayanmak beni çok zorluyordu. "Leyal ne oluyor?" Geceleri beni uyutmayan kriz yeniden geliyordu, dudaklarım titremeye başlamıştı. Koşarak üst kata çıktım. Odaya girdim, kapıyı kilitledim ve duvara yaslandım. "Hayır ya hayır kullanmayacağım." diye kendime telkinler versem de ne kadar dayanabileceğim meçhuldü. "Leyal kapıyı aç!" diye bağıran Baran'ı duyuyordum ama sesi kesik kesikti.
"Yapma. Yapma bana bunu." diyerek kendimle konuşarak dikkatimi dağıtmaya çalıştım. Ayağa kalktım, çekmeceye ilerledim. Çekmeceyi açtığım sırada kapı kırıldı, Baran ve Vera içeri girdi. Çekmeceden aldığım şırıngayı gören Baran koşarak yanıma geldi, şırıngayı elimden aldı. "Baran ver şunu!" diye bağırdım anında. "Hayır. Kullanmayacaksın."
"Ya çok kötüyüm ver şunu Baran. Dayanamıyorum ve şunu kurtulayım ya!"
"Kullanmayacaksın." diye bağırdığında dizine tekme attım. Yine de vermemişti, bu sefer Vera'ya attı. Ayaklarının dibine yuvarlanan şırıngayı alan Vera bana baktı. "Vera versene ya." dedim acı çekerken. "B-bu ne ki?" dedi şaşkınlıkla. "Uyuşturucu." dedi Baran. Başımı salladım, Vera'ya doğru birkaç adım attım. "Ver şunu Vera!" diyip üzerine atıldığımda o şırıngayı yeniden Baran'a attı. "Ya oyun mu oynuyorsunuz benimle versenize!" diye bağırdım öfkeyle. "İhtiyacım var diyorum versenize!" Dora, Atlas ve Lara bana yaklaşmaya korkuyorlardı. Bence de zaten en doğrusunu yapıyorlardı. Baran'a ilerlediğimde şırıngayı Dora'ya attı ve bu sefer kollarını bedenime sararak gitmeme engel oldu. "Ya iyi değilim diyorum verseniz ne olur ya?" dedim ellerimi yere çarparken. 3 saat boyunca sakinleşmemi beklemişlerdi.
Sonuç olarak arabanın içindeydim.
Kriz geçirmemi umursamadan zorla arabaya bindirmişlerdi. "Ulan, koskoca Karanlık'ı dize getirdik ya, helal olsun bize." dedi Dora. Kafasına vurdum, bir tane de cam yapıştırdı. "Atarım seni arabadan, üstüne kendim de atlarım delirtme beni."
İkinci tokadım "Haklılar." diyen Vera'nın olmuştu.
"Susun hiç konuşmayın!" dedim sinirle. Araba durdu, kimse ölmeden arabadan indik. Biraz boş boş dolaştıktan sonra Dora beni dönme dolaba götürmek için uğraşmaya başladı. "Bak, Leyal'i getirdik ama dönme dolap gerçekten olmaz." Dora beni bırakıp uzaklaştığında ensemde Baran'ın nefesini hissettim. "Olmak zorunda." diye fısıldadı kulağıma. Arkama döndüğümde burun buruna geldik, biraz geri çekilmeye çalıştığında gömleğinin yakasından tuttum ve kulağına eğildim. "Yaptıklarını burnundan fitil fitil getireceğim." Bir anlık durdum. "Demek isterdim ama burnundan gelecek olan tek şey kan olacak. Nefes almanı, konuşmanı engelleyecek. İnce ince yakacak. Kalbin durana kadar. Gördüğün son şey de." Geri çekildim ve gözlerimi gözlerine diktim. "Benim gözlerim olacak."
Normal durmaya çalışsa da gözlerine garip bir korku yerleşmişti. Yalandan gülümsedim. Gülüşüm solarken arkama döndüm, Dora'yla göz göze geldim. Parmağımla onu işaret ettim. "Aynı şey sana da geçerli. Ağlama diye dillendirmeyeceğim. Biniyorsak binelim, gideceğim." Vera şaşkınca bana bakarken omuz silktim ve dönme dolaba ilerledim.
Her ne kadar iyi gibi görünsem de uyuşturucuya ihtiyacım vardı.
Artık nedense Baran ile aynı kabindeydim, hızlı nefeslerimi belli etmemeye çalışıyordum. "Yüksekten mi korkuyorsun Leyal?" Ona ters bir bakış attım. "Yoksa neden binmek istemiyor-"
"Sanane?!" diye çıkıştım anında. İrkildi. "Madem her şeyi biliyorsun, bunu da bilsene." diye alayla devam ettim.
"Kimse olan ben değilim." dediği anda tekmemi yüzüne savurdum. "Kes sesini." diye hırladığımda benden uzağa kaydı, bakışlarını dışarı çevirdi. Dönme dolap harekete başladı.
"Çok güzel değil mi? Tüm şehri görebiliyorsun." Başımı sallamıştım. "Bir gün bu evlerden birinde olacaksın. Mutlu bir şekilde."
"Sen?" Bakışları bir anlık donuklaşsa da başını sallamıştı. "Ben de iyi olacağım."
Dönme dolap tepeye vardı.
"Neden aşağı iniyor, inmesin anne!" Beni kucağına doğru çekmiş, saçlarımı öpmüştü. "İnecek anneciğim, hayalini kurduğumuz hayatı yaşamamız için." Başımı sallamış, yeniden dışarıyı izlemeye başlamıştım.
Dönme dolap tepede sarsılarak durdu, insanların çığlıkları duyulurken nefeslerim hızlandı.
"Leyal, uzaklaş Leyal! Koş!" Birkaç saniye ona bakmamın ardından boşlukta yankılanan silah sesi, ardından canımı yakan çığlığı ile durmuştum. Benim durmamla birlikte kolumu yakalamak üzere olan adam da durmuş, kolumdan yakalamıştı. "Anne!" diye haykırmıştım son defa. Adam beni onun kanlar içindeki bedenine sürüklemişti. Gözlerini görmüştüm, aynaya bakmaktan nefret etmeme sebep olan gözlerini. "Leyal." diye fısıldamıştı.
"Leyal, iyi misin?" Başıma kapattığım ellerimi saçlarımdan ayırmaya çalışan Baran'a nefretle baktım, yakasına yapışırken ayağa kalktım. Beklemediği hamlem yüzünden bana teslim olmak zorunda kalmıştı. "Seni öldürürüm." dedim bedenini kabinden aşağı iterken. "Bırak parçanı, küllerini bile bulamazlar."
"Ley-"
"Adımı ağzına alma." diye fısıldadım nefretle. aşağıda bağırışlar artıyordu fakat kendi sesimden ve onun sesinden başka hiçbirini duymuyordum. Gözlerimi kapattım fakat gözlerimin altına yerleşmiş gülüşüyle açamadım. Boşluğumdan yararlanan Baran kendini şiddetle itti, ikimiz yere düştük. Başımın altında eli vardı, nefesini yüzümde hissediyordum, daha da berbatı üzerime düşmüştü. Ama ben sadece gözlerimi kapatmıştım, açmıyordum.
"Leyal." diye fısıldadığında sıcak nefesi yüzüme akmaya devam etti. "Teslim ol bana." Gözlerimi zor da olsa açtım, ela gözlerine baktım. Dönme dolap hareketlense de uzaklaşmadı. Daha da eğildi, kulağıma fısıldadı. "Yaran değil, yara bandın olayım."
Nasıldı?
Nasıl buldunuz bölümü?
Siz nasılsınızzz?
Bir sonraki bölümü hemen yetiştirmeye çalışacağım.
Görüşürüzz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Durak +18
Teen FictionNot: İçerdiği cinayetler ve şiddet sebebiyle yetişkin içeriği taşımaktadır. Annesinin katilini bulmaya hayatını vermiş bir kadın... Ortadan kaybolan babasını bulmak için örgüt kuran adam... Kimdi katil? Can alanlar mı katildi can yakanlar mı? Kim...