2.9-Sonumuz

51 31 20
                                    

Model~Değmesin Ellerimiz

Çağan Şengül~Çok Yazık

Kubilay Karça~Seni Kırmışlar

Taladro/Sancak/Canfeza~Gözümden Düştüğün An

İyi okumalarr.

"Belki sana sevdiğimi söyleyemedim ama canın yandığında can verdim."

Gözlerimi araladığımda uyuduğum yerdeydim, evde, yataktaydım. Baran yoktu, nereye ne zaman gittiğini bilmiyordum, farketmemiştim.

Ayağa kalktım, hızlı bir duş aldım, üzerimi değiştirip evden çıktım. Motor kullanırken bir yandan Baran ile telefonda konuşuyordum. "Örgüte geldim, şu şerefsizle ilgilenmek için." Kahkaha attı. "Dediğini yaptım. Açlıktan kıvranıyordu, parmağını kesip yedirdim." dediğinde kahkaha attım. "Mükemmel işkence yöntemlerimiz var amına koyayım." dedim gülerek.

Motoru durdurdum, indim ve örgüt binasına girdim. Telefondan haberlere bakarken Aylin'in açıklamasına denk geldim.

Ölen ünlü iş adamı Altay Karan'ın ikiz kızlarından Aylin Karan, güvenlik sebebiyle öldü gösterildiğini açıkladı. Leyal Karan'ın niye korunmaya alınmadığını şu sözleriyle belirtti. "Karanlıkta kimse önünü göremez."

"Orospu çocuğu." diye mırıldandım hiddetle. Kimse bilmiyordu, avukat gizli kalmasını sağlamıştı fakat bu orospu çocuğu anlaşılan söylemeye meraklıydı.

Şirketteki asistanı aradım. "Suat'ı çağır." dedim keskin bir sesle. Birkaç saniye sonra sesi duyuldu. "Suat, gidiyorsun ve Aylin Karan'a sessiz olmasını söylüyorsun. O anlar."

"Anlaşıldı Leyal Hanım." dedi, telefonu kapattı. Telefonu bıraktım, 5 dakika içinde Aylin aradı. "Ne demek oluyor bu hanımefendi?" diye çıkıştı. Güldüm. "Sen ne diyorsun peki? Karanlık'ta kimse önünü göremez ne demek oluyor?" diye sordum öfkeyle. "Bir de ilan et seri katil olduğumu."

"Senin gibi bir ikizim olduğundan utanıyorum amına koyayım ne biçim insansın?"

"Valla bende bir şey demek isterdim ama seni eleştirebilrceğim bir şey yok siktir git Aylin." Telefonu suratına kapattım. Spor salonuna indim, dövüşenler dağıldı. "Bakın işinize." dedim geçiştirir gibi.

Kum torbasından sıkılıp arkama döndüğümde Baran ile burun buruna geldim. "Gel." dedi, bandajlı eli elimi sardı. Çekti, çemberin içine girdi. Pozisyon aldığında güldüm. "Emin misin?" Sinirliyken gözümün döndüğünü en iyi bilenlerden biriydi. Başını salladı. "Eminim." Bende pozisyon aldım, dövüşe başladık.

Savurduğu yumruğunu tuttum, nadir yapabildiğim bir hamleyi deneyerek kendimi üzerine attım. Bileğini kurtarmaya çalıştı fakat kurtaramayınca beraber yere düştük, bacaklarımı boynuna doladım.

Gücü kalmayınca bıraktım, ayağa kalktım. Yüzümü örten saçlarımı geriye attım, ayağa kalkan Baran'ın kafasına tekme attım. Koluyla tekmemi savurdu ve bu sefer o belime tekme attı, ben yere yıkıldım.

Üzerime atıldı, ben doğrulmaya çalışırken bastırarak kalkmamı engelledi. Dudaklarıma bir buse bıraktığında dondum. "Baran?" dedim sorar gibi. "Efendim güzelim?" dedi gülümseyerek. "Dövüşüyoruz ya hani." dedim, yine de kendi söylediğimi umursamadan doğrulup dudaklarını öptüm.

Dikkatimiz dağıldığı için ayağa kalktık ve bir daha başladık. Kaburgalarına yumruk attım fakat etkisi olmamıştı, geri çekilip art arda tekmeler attım. Geriye doğru savruldu, sert bir tekmeyle yere yıktım. "Ulan savaşta mısın?" dedi acıyla. Üzerine atıldığımda kaburgalarıma bir tekme attı, geriye savrulduğumda toparlanıp kalktı. Tellere çarptım, nefes almaya çalıştım. Üzerime saldıran Baran'a yumruğumu savurdum fakat yumruğumu yakalayıp beni yere yıktı, üzerime atıldı.

Vurmaktan vazgeçip kalktığında bacağına vurdum, üzerime düştü. "Allah belanı vermesin Leyal." dedi sinirle. Arkasını döndüğünde artık ensesine değil, ela gözlerine bakıyordum. O da birkaç dakika gözlerime baktı, ardından bakışlarını dudaklarıma indirdi, saniyeler içinde dudaklarımızı birleştirdi.

Doğrulurken beni de yanına çekti, oturduğunda bacaklarımı beline doladım ve ellerimi ensesinde birleştirdim.

Kapı çaldı, geri çekildiğimde açıldı ve Selim içeri girdi. "Leyal Hanım, Kimse'nin örgütünden birisi geldi. Örgüte baskın olacağını söylüyorlar." Selim Kimse'nin ben olduğumu bilmiyordu. Başımı salladım, ardından ayağa kalktım.

Üst kata çıktım. "Herkes hazırlansın!" diye bağırdığımda koşuşuturmalar başladı. Diğer örgütten gelen kızın yanına ilerledim. "Abla iki örgüt birleşmişler, baskına geliyorlar. Çok büyük bir grup. 400'e yakın. Aynı zamanda Hilal Mira Alkın'ın tuttuğu 50 tetikçi varmış." Bu sefer gerçekten bitirmek amaçlı geliyorlardı. "Hira tüm örgütü buraya çağır kızım, tam takım bir halde." Telefonu çıkardım ve Sona Kalan'ı aradım. "Ne oldu?"

"400 adam 50 tetikçi ile baskına geliyorlarmış." dedim anında. "İki örgüt toplam 150 kişi, yetmez, yardım lazım."

"Geliyoruz." dedi hiç düşünmeden. Telefonu kapattı. Bu sırada Hira da telefonu kapattı. "Örgüt geliyor abla." dediğinde başımı salladım.

Silah sesleri yükseldi. Polisler buraya toplanırdı. Herkes buradaydı, dikkat dağıtacak kimse yoktu. Sona Kalan'ın örgütü hala gelmemişti, 450'ye karşı 150 kişiydik.

(Yazar anlatımı.)

Çatışma sıcak ve duraksız devam ediyordu. Baran Leyal'i arıyordu, Leyal ise hayyatta kalmaya çalışıyordu. "Lütfen ona bir şey olmasın." diye mırıldandı Baran. Önündeki adamı da öldürdü, yan odaya geçti. Atlas buradaydı, etrafını temizlemeye çalışıyordu. Örgütten birisinin cesedi ile yan yanaydı.

Araba kornaları, ardından daha da artan silah sesleri yankılandı.

SKD'nin örgütünün gelmesiyle etraf sakinleşmişti, herkes etrafına bakınırken Baran Leyal'i arıyordu. Mahzene indi, kapıyı açtı. Donakaldı.

Leyal buradaydı ama iyi değildi.

Vücudunda Baran'ın zor da olsa seçebildiği 6 kurşun yarası vardı. Aralık dudaklarından kusuyormuş gibi oluk oluk kan akıyordu, bir eli kalbinde, bir eli ise omzuna saplanan demirdeydi. "Leyal." dedi Baran telaşla, Leyal'in yanına ilerledi. Leyal koluna tutundu, Baran anında kucağına aldı. "Kendinde kal Leyal." dedi gözleri kapanmak üzere olan Leyal'e.

Arabaya bindi, Cedric anında şoför koltuğuna geçti ve arabayı çalıştırdı. "Kendinde kal!" dedi korkuyla, kana bulanmış saçlarını yüzünden çekti. "Kendinde kal." Başını boynuna gömdü. "Ne olur kendinde kal." dedi acı içinde. "Bırakma beni, yalvarırım bırakma beni."

"Anne." diye fısıldadı Leyal. Koyu gözleriyle Baran'a bakıyordu. Bir şey daha söylemeye çalıştı, fakat konuşamadan gözleri donuklaştı. "Leyal!" diye bağırdı korkuyla. Elini kalbine bastırdı, o sırada araba durdu. "Leyal!" Kapı açıldığı anda indi, koşarak hastaneye girdi.

(Birkaç saat sonra.)

Saatlerdir çaresiz bir halde ameliyathanenin kapısında bekliyorlardı. Hemşireler sessizdi, doktorlar girip çıkmıyordu.

Başını hastanenin koltuğuna yaslamıştı. "Bir kere daha." diye fısıldadı kimsenin duymayacağı şekilde. Aralık dudaklarından titrek bir nefes aldı. "Bir kere daha onun mezarını göremem." Islanan yüzünü kanlı bilekleriyle sildi ve ayağa kalktı. Bacakları titriyordu, ayakta kalamayacak gibiydi. Birkaç adım attığı sırada hemşirenin bağırışıyla ayakta kalamadı, yere düştü.

"Hastanın kalbi durdu!"

Leyal'in kalbi durdu.
Baran öldü.
Acı, iki kişiyi kucakladı.

Nasıl olduğunu sormuyorum. Siz yorum yazın.

Görüşürüzz.

Seviliyorsunuzzzz.

Son Durak +18 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin