2.2-Hapis

63 38 29
                                    

Çağan Şengül~Canım Yanıyor

Çağan Şengül/Emre Aydın~Yansın

İyi okumalarr.

"Ben onun gözlerine hapsoldum, kalbine gömüleceğim."

İçeri giren polise nefretle baktım. "Kimse bizi duymayacak. Normal bir şekilde sohbet edeceğiz." dedi.

"Sana güvenir miyim ben Kadir Doğan?" diye cevap verdim. "Kızımın katil olduğunu söyleyecek kadar güven." dedi. Omuz silktim. "Kızının hayatı çok da sikinde zaten." dedim nefretle. "Ne istiyorsun?"

"Elimdesin, fazla rahat konuşuyorsun. Kimsenin seni kurtarmaya gücü yetmez."

"Kurtarılmak isteyen yok zaten." dedim. Dudaklarım alaycı bir gülüşle kıvrılırken şova başladım. "Herkes gerçek yüzünü öğrenince seni kurtarmamı ister misin?" Kaşları çatılırken yüzümdeki alaycı gülüş büyüdü. "Tecavüzcüleri tutuklarken kendi kızını 8 yıl tecavüz ettiğini internete sızdırsam mesela? Çökerttiğim örgütlerden biriyle işbirliği yaptığını kimsenin asla ulaşamayacağı bir adamla kanıtlarıyla beraber polise versem mesela? Kardeşinin yardımıyla Kumsal'ın kızını kaçırttığını ve alıkoyduğunu insanlara kanıtlasam mesela?" Her kelimemde daha da beti benzi atıyordu.

"Sen-"

"Normal, bir şekilde sohbet ediyoruz sadece." dedim boştaki elimi kaldırırken. "Beni adının bir harfini dahi ağzına almayı haketmediğin kızınla vurmaya kalkarsan acımam. Gerçi ben sana, asla acımam Kadir Doğan. Şimdi git kayda mı alıyorsun, ne yapıyorsan yap. Yüzünü görmeye tahammülüm yok, gördükçe her bir hücreni parçalamak istiyorum. Ve ben, istediğimi alan bir insanım." Aceleyle ayağa kalktı ve odadan çıkarken sorgu için başka birinin gönderilmesini söyledi.

İçeri giren kadın polis bana baktı. "Hiç uğraştırma bizi, tüm deliller elimizde, dökül de uğraşmayalım." dedi bir çırpıda. Rahat bir tavırla sandalyeye oturdu, arkasına yaslandı. Aynı şekilde ben de arkama yaslandım, boştaki kolumu sandalyenin sırtına koydum. "Ne anlatayım?" dedim umursamaz bir halde.

Yalan söylüyorlardı, ellerindeki tek şey Baran'ın ihbarıydı. Bir de Karanlık olduğumdan emin olmaları fakat hiçbir cesette parmak izim yoktu, daha neti benim parmak izim yoktu. Devletin zararına da bir şey yapmamıştım, daha da MİT ajanı gibi onlara çalışmıştım, daha ne yapsaydım?

Omuz silktim. "Cinayetim yok, kayıtlara geçmiş suçum yok, atsan en fazla 5 yıl atabilirsin." Gülümsedim. "Karanlık benim, evet. İnkar etmiyorum. En azından ölenlerden daha çok faydam dokundu size." Başını sallayarak söylediklerimi kabul etti. "Ölenleri kim öldürdü?" diye sordu. Beni avlayabileceğini mi sanıyordu? "Bilmem." dedim, yüzümdeki sahte sırıtışla omuz silktim. Derin bir nefes aldı, muhtemelen ona beni konuşturmadan çıkmamasını söylemişlerdi.

Birkaç saat onunla karşılıklı oturduk, en sonunda bıkıp çıktığında içeri psikolog olan yaşlı bir kadın girdi. "Ben seni sorgulamaya değil, sohbet etmeye geldim." dedi kadın gülümseyerek. Omuz silktim. "Sohbetinizden pek hayır gelmiyor ama olsun."

"Neden böyle bir kimlik aldın Karanlık?" diye sordu. Karanlık denmesi daha iyi hissettiriyordu. "Anlatacak olsam size değil başkalarına anlatırdım." diye tersledim kadını.

Mesela Baran'a.

Bir an afallasa da başını salladı. "Travma ya da intikam duygusu diyorum." Başımı salladığımda gözleri parladı. Cevap alabilmek onu mutlu ediyordu. Önce beni tutukladıkları yazılacaktı, sonra bu kadının benim hakkımda makalesi. "Ailenden kaynaklı mı?" Tepki vermedim. "Aşk?" Cevap vermedim ki aşktan harap olmak çok saçmaydı.

Son Durak +18 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin