Nefesle birlikte her zaman geldiğimiz restorana geldik tekrardan. Sahra ve Sevda ablanın burada olmasına şaşmamalı. Sonuçta merkezdeki en iyi restoran burası. Ayrıca evet, çok lezzetli yemekleri var. Normal yemekler ve fast food menüsünün karışık olması da ayrıca bir güzeldi. Yani, menü ve mekan gerçekten iyi tasarlanmıştır.
Arabadan ilk ben ardımdan Nefes indi. Ön taraftan dolanıp, onun yanına gittiğimde elini belime yerleştirdi ve bana yaklaştı biraz daha.
İçeri doğru yürümeden önce, "Heyecanlı mısın?" diye sordu.
Gülümseyerek elinden tutarken, "Hayır, sen?" dedim ona. Bir süre düşünür bir hal aldı.
Ardından, "Yani biraz. Sonuçta o senin anne figürün, değil mi?" dedi bana bakarak.
Kapıyı açıp, geçmesine izin verirken kafamı salladım. "Evet, öyle de denebilir." dedim cevap olarak.
Gergin bir şekilde kafasını salladığında gülüp yanaklarını avuçlarım arasına aldım. Eğilip hafifçe alnımı alnına yaslarken gülümseyerek, "Heyecanlı olma. Sevda abla oldukça sevecen ve tatlı bir kadındır." dedim.
Elleriyle ellerimi tutup, bana bakarken derin bir nefes aldı. "Biliyorum ama elimde değil."
Eğildim ve yanağına bir öpücük kondurdum. Gözlerini kapatıp, kafasını dudaklarıma doğru biraz daha eğdi. Uzun bir öpücükten sonra geri çekilip gözlerimi onun deniz mavisi gözlerine çevirdim.
İki elini de sıkıca tutup, indirdim. "Hadi, gidelim." dedim ve içeriye doğru ilerledik.
Bizi yine Ferit karşılamıştı. Koşarak yanımıza gelip, "Merhaba Nefes abla, merhaba Mayıs hanım." dedi bize bakarak.
Nefes ona kafasını sallayarak, "Merhaba Ferit, biz Sahra ve Sevda Zaimoğlu ile oturacaktık. Masaları nerede?" diye sordu.
Ben de sadece ona kafa sallayarak selam vermiştim. Ferit bir süre etrafa bakındıktan hemen sonra bize dönerek, "Peşimden gelin." dedi.
İçeriye doğru ilerlerken el ele tutuşmaya devam ettik. Müşterilerin hepsi Nefes'i tanıdığı için ona bakıyorlardı. Muhtemelen herkes dedikodu sayesinde benim de ismimi biliyorlardı. Sadece yüzümü hiç görmedikleri için hakkımda pek bilgileri yoktu. Fakat, Nefes'le el ele mekanda gezdikten sonra tanınmama gibi bir durumum yoktu.
Etrafa baktığımı fark eden Nefes elimi yavaşça sıkarak, "Onları umursama, hatta yapabiliyorsan, görmezden gel." dedi.
Yeniden o düğün gecesine referans yaptığını anladığım için gülümsedim. Bir şey demeden hafif bir mırıltı çıkararak kafamı salladım ona. Sonunda büyük pencerelere yakın olan masaların birinde Sevda abla ve Sahra'yı oturup, konuşurken gördük.
Kendi aralarında muhabbet ediyorlardı. Fakat yaklaşan bizi fark ettiklerinde Sevda abla oturduğu sandalyeden kalkarak bir adım öne çıktı. Ben yaklaşırken kollarını açarak beni karşıladı. Nefes'in elini bırakıp, hiç bekleme yapmadan hızlı adımlarla ona sarıldım.
Benim kollarım onun beline dolanırken onun da kolları eş zamanlı olarak boynuma dolandı sıkıca. Onu hafifçe kaldırıp, bir tur döndürdükten sonra geri bıraktım.
Benim bu haline gülerek, "Hâlâ bir çocuk gibisin." dedi ve yanaklarımın ikisine de öpücük kondurdu.
Gülümseyerek geri çekildiğimde gözleri bir adım arkamda duran Nefes'e kaydı. Onu gördüğünde daha da mutlu olmuştu. Ben de Nefes'in yanına giderek elimi sırtına koydum ve Sevda ablaya, "Bu da kız arkadaşım Nefes." dedim.
O gece tanıştılar ama bunun daha iyi ve resmi bir tanışma olmasını istiyordum. Yani, daha sakin olanından.
Sevda ablanın bakışları benden Nefes'e kaydı. Nefes ona en gergin gülümsemelerinden birini saldığında dudaklarımdan kısa bir kıkırtı çıktı. Bunu duyup, dirseğini karnıma vurdu yavaşça.
![](https://img.wattpad.com/cover/357542449-288-k688389.jpg)